ABC Kritik | Coşkun Özdemir | Milli Egemenlik ve Milli İrade
ABC Kritik | Coşkun Özdemir | Milli Egemenli... Prof. Dr. Coşkun Özdemir yazdı...
Başbakan Tayyip Erdoğan kuşkusuz çok ilginç bir insan. Dünya politika aleminde benzersiz olduğunu düşünüyorum. Çok müstesna bir aklı ve mantığı var. Bunun örneklerine sıklıkla tanık oluyoruz. Cesur bir politikacı, kendine büyük güveni var.Yadsınamaz yetenekleri ve karizması var. Bu güven, halkı iyi tanımasından ve iyi değerlendirmesinden ileri geliyor.
60 yılı aşan bir süreden beri din ve İslam üzerinden siyaset yapan, aydınlanmaya sırt çeviren, eğitim birliğini alt üst eden önceki muhafazakar iktidarlar adeta onun bu güvenceye sahip olabilmesi için bu halkı ve bu toplumu biçimlendirdiler.CHP Anayasa mahkemesine başvurduğu zaman bu mahkemeyi “Ana Muhalefet Mahkemesi “ olarak anıyor.
Sanırım bir ülkenin yüksek mahkemesini bu türlü tanımlayan bir politikacı, bir başbakan dünyada yoktur, olması da tasavvur edilemez. Yüksek Seçim Kurulu kararını da beğenmiyor. Onu da meclis üzerinde bir güç olarak anıyor. Gazete patronlarına seslenip yazarlar için “Parasını siz vermiyor musunuz atın onları” diyebiliyor. Bakanları için “Kapının önüne koyarım” diyor. Bunlar da benzersiz davranışlarından sadece bazılarıdır.
Dayatmacı ve hırçın ama karizmasını sürdürüyor. Beğenmediği kararları komünist zihniyet, sol zihniyet diye suçluyor. Solun ne olduğunu bildiğini sanmıyorum. Onu karalanacak, suçlanacak bir şey gibi görüyor. Ya da öyle sunuyor. Zonguldak’taki faciayı “Olabilir böyle şeyler, bu bir kaderdir” diye karşılıyor. Sonra büyük bir cüretkarlıkla Atatürk’ten başka Nazım Hikmet’in, Aziz Nesin’in, Ahmet Kaya’nın isimlerini anıyor.Türk yutseverlerinin aydınlanmacılarının, solcularının tüylerini diken diken edercesine!
Yaptıkları medya ve TV tartışmacıları tarafından benzeri görülmedik bir hoşgörüyle karşılanıyor. Gazze olayı ile Ortadoğu liderliğine oynuyor. Arapsız yaşamak “deliliktir” diyor. Halkın İsrail karşıtlığını tahrik ediyor. Her zaman olduğu gibi iç politikada İslami duyarlıkları kullanarak oy toplamayı hedefliyor. Türkiye dış politikada bir eksen kaymasına uğruyor. Bu büyük fotoğraf artık iyice konuşulur oldu. Baykal için hazırlanan ve özel yaşama kastederek hukuka aykırılığında bir görüş birliği oluşmuş bulunan kaset konusunda “bizim toplum eşine ihanet eden politikacıyı hoş görmez ve affetmez” diyerek rakibine belden aşağı vurmakta ahlak dersi vermekte hiç sakınca görmüyor.
Laik bir ülkenin başbakanı olarak yasalara uymadan birden fazla eşle yaşayan milletvekillerini, Anadolu’daki ensest ilişkilerini, utandırıcı çocuk tacizlerini göz ardı ediyor. Her fırsatta İslam’ın değer ve ölçülerini öne çıkarıyor. Onu Makyavelizmin yurdumuzdaki en büyük temsilcisi saymak yerinde olur.
Kılıçdaroğlu ülkede yepyeni bir umut ve atmosfer yaratmıştı. Şimdi hangi demagojiyle Kılıçdaroğlu’nu vuracağının hesabını yapıyor. Ağzından düşürmediği demokrasi anlayışını da iyi biliyoruz.Tüm güvencesi halktır, tabii bir de emekçi yoksul halkı temsil etmekten uzak dokunulmazlık zırhına bürünmüş, biat kültüründen gelen itaatkar milletvekilleri. Muhalefetin anayasa mahkemesine gitmesine karşı “biz millete gideriz, halk iradesine halk egemenliğine başvururuz”diyor. Hukuk adalet yerine öteki dünya ile avunan halkın yargılarını tercih etmesinin onları karşı karşıya getirmesinin sırrı nedir dersiniz?
Hangi halktır başbakanın kastettiği? Çünkü O, AKP’den öncekiler tarafından küçümsenemeyecek bir çoğunluğu akıl bilim ve halk karşıtı politikalardan payını almış, eğitim yoksunu bırakılmış, bilinçlenmesine kendi çıkarlarını gözetmesi engellenmiş doğmalardan hurafelerden kör inançlardan kurtulamamış, sınıf bilincine kavuşamamış, bulgura, fasulyeye, kömüre muhtaç bırakılmış, yoksullukla, işsizlikle boğuşan egemenlik hakkını kullanma şansına sahip olamamış, milyonlara güvenmektedir. İslamcı söylemlerle onları elde tutma gayreti içindedir.
Tüm geçmiş iktidarların sorumluluğunu taşıdığı bu halk ve toplum gerçeği iyi eğitim görmüş, iyi yaşayan tartışmacılar tarafından nadiren dile getiriliyor. Ülkenin umudunu oluşturan aydınlık güçlerine, bilinçli, emekçi ve yurtseverlerine, anti-emperyalistlere güvendiğini onlardan destek beklediğini söyleyebilir mi Erdoğan?
Milli irade ve egemenlik adı ve gösterisiyle halk karşıtı, emek karşıtı politikaları algılayamayan, gözleri bağlanmış bir bölüm halk ve çıkar ilişkileri içine düşmüş ya da düşürülmüş gruplar ve soldan çark etmiş sözde liberal takımdır başbakanın güvendiği. Bu halka karşı, egemenlik, insan hakları ve demokrasi, değişim, dönüşüm masalını ve türlü çeşitli entrikayı alçaklarda seyreden bir yalaka ve dönek takımını büyük bir iki yüzlülükle tepe tepe kullanıyor.
Tayyip bey tek parti dönemini ve İnönü’yü karalamaya kalkıyor. Türk halkına en büyük hizmet o tek parti döneminde verilmiştir. Bir ümmet toplumundan bir ulus yaratan Büyük Devrimci Atatürk’ün önderliğindeki o tek partidir. Uygarlık çağdaşlık atılımları o döneme aittir. Eğitim kalkınma sanayileşme hamleleri o günlerin halkçı idealist yöneticilerinin öncülüğünde gerçekleştirilmiştir. Demokrasiye insan haklarına kadın erkek eşitliğine en büyük katkıyı verenler o Hakkı Tonguç’lar, Hasan Ali Yücel’ler değil midir?
Son yıllarında ve sandık demokrasisi gündeme geldiğinde o partinin içinden de çıkan halk düşmanları köy enstitülerini ardından halkevlerini yıkmayı başardılar. Türkiye’nin bağımsızlığını ikili anlaşmalarla başlayıp adım adım yok edip, solu darbeleyip ülkeyi ilkel bir kapitalizme mahkum ettiler. Bunlara fırsat verilmeseydi bugün bambaşka bir Türkiye’de yaşayacaktık
AKP ve benzerleri belki yine olacaktı ama iktidarı ancak rüyalarında görebileceklerdi. İhanete uğramış Türk halkının gittikçe daha çok daha çok Atatürk’ü onun dünyasını onun aydınlığını anladığını, algıladığını gözlemliyorum. Bir uyanışın işaretlerini halkın Baykal’a ve parti içindeki statükoculara karşı Kılıçdaroğlu’nu büyük çoğunlukla ve coşku ile desteklemesiyle de somut bir şekilde görüyoruz.
Kılıçdaroğlu ve onunla başlayan partideki silkiniş soldaki toparlanma büyük bir umuttur. Halk nasıl bir kuşatma altında olduğumuzu, küresel güçlerin egemenliği altına girdiğimizi gittikçe daha iyi kavrıyor ve CHP’de ki bu yenilenmeye destek veriyor. Belki yıllardır ilk defa halk egemenlik hakkını ve milli iradeyi ülke ve halk yararına kullanmak için harekete geçiyor. Bu millet her şeye karşın tüm etnik ve inanç grupları ile birlikte bu karanlık tünelden aydınlığa çıkmayı başaracaktır.Buna inanıyorum
Not: Bu yazı çok yakın geçmişi hatırlatmak ve Erdoğan’ın değişmezliğini vurgulamak için
yayınlansın istedim.
"ABC Kritik | Coşkun Özdemir | Milli Egemenlik ve Milli İrade" haberi, 30 Kasım 2018 tarihinde yazılmıştır. 30 Kasım 2018 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan ABC Kritik | Coşkun Özdemir | Milli Egemenlik ve Milli İrade haberi 2018 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. ABC Kritik | Coşkun Özdemir | Milli Egemenlik ve Milli İrade 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 23 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.