Ahmet Davutoğlu: Yüce divanda yargılanmalılar
Ahmet Davutoğlu: Yüce divanda yargılanmalılar İdlib'deki Türk askerlerine yönelik saldırıyı değerlendiren Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, "Soçi mutabakatı hala geçerliyse,
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İdlib'deki gelişmeleri değerlendirirken Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Suriye sorumluluğuna ilişkin, "TC bir devlet, bir geleneği var. O dönemde cumhurbaşkanı 3 başbakan geçmiş 4 genelkurmay başkanı geçmiş ve tek sorumlusu bir kişiye atfediliyorsa burada samimiyet olmaz. 3.5 yıl kara propaganda işlendi" dedi. Davutoğlu, Emevi Camii eleştirileri hakkında, “Hiçbir zaman irrasyonel bir dil kullanmadım. Kime ait olduğu belli. En kolay saldırılabilir konumdayım” ifadelerini kullandı. 17 Aralık sürecinde dört bakanın yargılanmasıyla ilgili Erdoğan ile görüş ayrılığı olduğunu söyleyen Davutoğlu, "En doğru yolun yüce divanda aklanmak olduğu kanaatindeydim. Şu anda da öyle düşünüyorum" diye belirtti.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Fox TV'de İsmail Küçükkaya'nın sunduğu Çalar Saat programına katıldı.
Partisinin manifestosunu açıkladıktan sonra çok sayıda AKP'liden olumlu dönüş aldıklarını söyleyen Davutoğlu, şunları söyledi: "Manifestoyu yayınladıktan sonra çok sayıda AK Partili üst düzey yetkili 'Sayın başbakanım elinize sağlık, biz bunları söylemek istiyorduk, söyleyemiyorduk' dedi."
"TEK SORUMLU BİR KİŞİ GÖRÜLÜYORSA SAMİMİYET OLMAZ"
İdlib'deki gelişmeleri değerlendiren Davutoğlu, "TSK mensupları tek taraflı bir operasyon dolayısıyla orada bulunmuyorlar. Telabyad bölgesinden farklı. Rusya ve Türkiye arasındaki bir mutabakatla TSK oraya gitti. Burada sorumlusu Suriye rejimidir. Ama Rusya'nın yeşil ışığı olmadan böyle bir şeye kalkışabilir mi? Soçi mutabakatı geçerliyse, Türkiye Rusya'dan bunun resmen araştırılmasını gerekirse Suriye rejimine karşı ortak tavır için bir talepte bulunmalıdır" dedi.
"Bu gözlem noktalarını beraber oluşturmuştuk. Bu saldırı hepimize yapılmıştır. Beraber cezalandırma yapmalıyız. İdlib'de 450 binden fazla insan her an Türkiye'ye mülteci olarak gelebilir. Bizim askerimiz neden Suriye'de?" sorusuna, "Böyle kırılgan bir sınır Suriye rejiminin kendi halkına dönük saldırılar sonucunda korunabilirliğini kaybettiği zaman Türkiye'nin kendi sınırını korumak için tedbir alma hakkı var"
Davutoğlu, Küçükkaya'nın, "Bu işin sorumluluğunda Ahmet Davutoğlu'nun etkisi nedir?" sorusuna da şöyle yanıt verdi:
"Görev zamanımda ne yapmış etmişsem sorumluluktan kaçmam. Başbakanlığı bıraktıktan sonra ana akım medyada ilk defa bir programa katılıyorum. Dolayısıyla 3.5 yıldır tek taraflı bir propaganda işledi. Pelikan ve çevresi bütün suçu şahsen benim üzerime yüklemeye çalıştı. En kolay eleştirilebilir kimse ona yöneldiler. TC bir devlet, bir geleneği var. O dönemde cumhurbaşkanı 3 başbakan geçmiş 4 genelkurmay başkanı geçmiş ve tek sorumlusu bir kişiye atfediliyorsa burada samimiyet olmaz. 3.5 yıl kara propaganda işlendi."
"BEN DIŞİŞLERİ BAKANIYKEN BİR HATA YAPILDIĞINI DÜŞÜNMÜYORUM"
"Ben diplomasisinden sorumluyum. Ben Dışişleri bakanıyken bizim açımızdan bir hata yapıldığını düşünmüyorum. Uluslararası toplumun bu kadar büyük insanlık suçlarına bu derece sessiz kalacağını düşünmedik. Amerikan sitem içindeki başkanlık seçimleri esnasındaki tablo Suriye'de önemli ölçüde etkili oldu. Bu konularda çok daha kararlı bir tutum bekledik. Türkiye'nin bir değerlendirme hatası varsa bu ülkelerin de insani hataları var. "
"ESAD'LA EN ÇOK GÖRÜŞEN BENDİM"
Davutoğlu, Perinçek'in Esad rejimi ile anlaşılması önerisini değerlendirdi
Davutoğlu, "Cumhur İttifakı’nı destekleyenlerden biri de aydınlıkçılar. Doğu Perinçek Türkiye’nin Esad rejimi ile anlaşması gerektiğini söylüyor. Esad rejimi ile anlaşma önerisi konusunda ne düşünüyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Son 17 yılda Esad’la çok görüşenlerden biri benim. Önce ilişkilerimizin yoğunlaşması anlamında büyük bir mesafe katedildi. Değişen şey Esad rejimi. Biz o rejimin karakterini biliyorduk ve istiyorduk ki kendi içinde yavaş yavaş dönüşsün. İki aile ekonomiyi kontrol ediyor. Sistemin sürdürülebilirliği de ancak ve ancak baskıcı yöntemlerle gerçekleştiriliyordu. Biz Suriye’nin dünyaya açılmasını istedik ama Esad başka bir yol tercih etti. Bütün savaş suçlarını yaptı. Biz her zaman Esad rejimiyle o kritik dönemlerde bile mümkün olduğunda ordu kullanmaksızın bu reformların yapılması için elimizden geleni yaptık. Türkiye'nin kapasitesi neyi sağlıyorsa bunları yaptığımızı düşünüyorum."
EMEVİ CAMİİ ELEŞTİRİLERİNE YANIT
Davutoğlu, Emevi Camii eleştirilerine ilişkin olarak da, “Hiçbir zaman irrasyonel bir dil kullanmadım. Kime ait olduğu belli. En kolay saldırılabilir konumdayım” dedi.
Davutoğlu'nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
"BEN ARTIK GERİYE BAKMIYORUM"
“Siz seçim kazandınız. Size Sayın Erdoğan bırak dedi siz de bıraktınız. Bırakmasaydınız bu millî iradeye sahip çıksaydınız ne olurdu?”
"Bir kere hem şahsi hukuk hem de devlet hukuku anlamında terk etmediğim ilkelerim vardı. Yetkili ve sorumsuz bir başbakan ile sorunlu ve yetkili cumhurbaşkanı arasında hep gerilimler yaşandı. Sayın Cumhurbaşkanı ile benim yakın bir dostluğum var. 2008’de benim siyasete girme kararım parti kapatma kararıyla olmuştu. Hem başbakanlık makamının hem kendi içindeki tutarlılığını korumak için çok çaba sarf ettim. 2016 baharında yüzde 49,5 gibi büyük bir halk desteği ile hukuktaki reformları yapabilecekken çok ciddi görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Bir takım çevreler bu görüş ayrılıkları üzerinden cumhurbaşkanı ve başbakanın ilişkisini bozacak şekilde devreye girdiler. Bu bir noktaya geldi. Bu ayrılıklarla birlikte uyumlu şekilde çalışma esasları kaybolmaya başladı. Ben yurt dışındayken arkadaşlarımızın MKYK’da benim yetkilerimi kısıtlayacak bir karar almak için toplanmaları. Bu beni bir tercih yapmak durumunda bıraktı beni. Orada Türkiye'nin ekonomisinin siyasetinin geleceğini 2001’de Ecevit ile Sezer arasında yaşananlar gibi tehlikeye atmamak için bir fedakârlık yapmam gerektiğini, bırakmam gerektiğini düşündüm. Ben artık geriye bakmıyorum, geleceğe bakıyorum."
"DÖRT BAKAN YÜCE DİVANDA YARGILANMALI"
"17 Aralık süreci yaşadık. Dört bakanla ilgili iddialarla ilgili siz yüce divana gidilsin dediniz Erdoğan ile bir görüş ayrılığınız oldu mu?"
"En doğru yolun yüce divanda aklanmak olduğu kanaatindeydim. Şu anda da öyle düşünüyorum. Bir takım iddialar varsa ve bu iddialar aklandığında kamuoyu vicdanı rahat eder. Burada bir görüş ayrılığımız oldu, doğru."
"HAYAT BOYU DUYDUĞUM EN BÜYÜK HÜZÜN..."
"Türkiye Cumhuriyeti’nin eski başbakanı bir parti kuruyor. 90’lı yıllarda olsaydı televizyon kanalları bizimle röportaj yapmak isterdi. Böyle bir ambargo var."
Erdoğan'ın Şehir Üniversitesi üzerinden Davutoğlu ve eski iki bakan hakkındaki 'dolandırıcılık' ithamı.
Hayat boyu duyduğum en büyük hüzün Erdoğan’ın hakkımdaki dolandırıcılık ithamı oldu.
"Şehir Üniversitesi arsasının tahsisi de Sayın Cumhurbaşkanı Başbakan iken yapılmıştır. Ortada hiçbir hukuksuzluk yoktur. Varsa hukuksuzluk hukuki süreç başlatılmalıdır. Bir hukuksuzluk var o da şu; Türkiye’nin en değerli üniversitelerinden birine siyasi bir cezalandırma aracı olarak görülerek baskı yapıp tasfiye etmeye çalışmak en büyük hukuksuzluktur. Vakfa kayyum atanması Osmanlı tarihi de dahil Andolu’da vakıf geleceğine yapılan en büyük darbedir."
"İSLAMCI TABİRİNİ HİÇBİR ZAMAN KULLANMADIM"
Size İslamcı diyebilir miyiz?
"İslamcı tabirini hiçbir zaman kullanmadım. Ben Müslümanım. Bundan hiç gocunmadım, bu kimliğimin gereğini yaparım. İslam’ın sonuna ‘cı’ ekinin eklenmesini kabul etmedim.
"Bir partinin başkanlık kurulunda bir Ermeni vatandaşımız parti genel başkan yardımcısı. Partimizde Rum ve Süryani vatandaşlarımız da var."
"MANİFESTOYU YAYINLADIKTAN SONRA ÇOK SAYIDA AK PARTİLİ..."
"Birinci aşama psikolojik olarak korku eşiğinin aşılması, herkesin görüşlerini tartışabileceği bir ortamın ortaya çıkarılması."
"Manifestoyu yayınladıktan sonra çok sayıda AK Partili üst düzey yetkili Sayın başbakanım elinize sağlık biz bunları söylemek istiyorduk söyleyemiyorduk dedi. Şu anda görevde olanlar. Bu halden çıkmak lazım. İkili bir hayat süren insanlardan çözüm çıkmaz. Beni çok üzen bir şey, övgü gibi söylendi ama üzen bir şey. Son dönemde görüştüğüm herkes cesaretinizi kutluyoruz diyorlar. Parti kurmak cesaret işi ise bu ülkede demokrasi yoktur. Parti kurmak baskı altına alınmamalıdır. Bu millete borcumuz var. Bu borcu ödemek için yola çıktık. Bunun için de herkesi kapsayan bir kadro oluşturmak lazım."
"Ahmet Davutoğlu: Yüce divanda yargılanmalılar" haberi, 04 Şubat 2020 tarihinde yazılmıştır. Son Dakika kategorisi altında bulunan Ahmet Davutoğlu: Yüce divanda yargılanmalılar haberi 2020 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Ahmet Davutoğlu: Yüce divanda yargılanmalılar 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Son Dakika konusunda 05 Kasım 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.