AKP iktidarının eğitimde bıraktığı enkaz

AKP iktidarının eğitimde bıraktığı enkaz

AKP iktidarının eğitimde bıraktığı enkaz Eğitim İş Sendikası 2017-2018 eğitim-öğretim yılına yönelik değerlendirmelerin yer aldığı bir rapor yayımladı. Raporda, sınav sisteminin sürekli değişimesi, eğitimde artan dinselleşme, okullaşma oranının düşürülmesi,...

Eğitim İş Sendikası 2017-2018 eğitim-öğretim yılına yönelik değerlendirmelerin yer aldığı bir rapor yayımladı. Raporda, sınav sisteminin sürekli değişimesi, eğitimde artan dinselleşme, okullaşma oranının düşürülmesi, bütçeden eğitime verilen payın azlığı gibi konulara değinilerek, bunların 2017-2018 eğitim yılına nasıl yansıdığı anlatıldı. 

Sendikanın hazırladığı rapor şu şekilde:

AKP’nin iktidarda olduğu diğer yıllar gibi 2017-2018 eğitim-öğretim yılında da bilimsel, laik ve çağdaş eğitimden biraz daha uzaklaşılmıştır.

Siyasi iktidarın, bilimsellikten uzak olarak sadece ideolojik hedefleri doğrultusunda yaptığı değişiklikler, başta öğrencilerimiz, eğitim emekçileri ve velileri olumsuz olarak etkilemiştir. Bir taraftan eğitim sistemi özelleştirilirken, diğer taraftan eğitimi büyük ölçüde dini kurallara göre biçimlendirme ve dini eğitimi devlet eliyle yaygınlaştırma yönünde çok sayıda adım atılmıştır.

Sınav sistemlerinde ve müfredattaki değişiklikler, dernek ve vakıflarla imzalanan protokoller, personel istihdam sorunları, derslik açıkları, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, ikili öğretim, taşımalı eğitim, uluslararası sınavlardaki başarısızlıklar, öğrencilerin tarikat ve cemaatlerin yurtlarına mahkum edilmesi, çocukların örgün eğitim dışına itilmesi, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik, hukuksuz bir şekilde görevden alma ve ihraçlar, sürgün uygulamaları gibi sorunlar maalesef bu öğretim yılına damgasını vurmuştur.

xqefp_1496912285_2518.jpg

İKİ SINAV SİSTEMİ BİRDEN DEĞİŞTİ
2017-2018 eğitim öğretim yılı Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi (TEOG) tartışmalarının gölgesinde başladı. TEOG, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ve öğrencilerin sınav stresi yaşaması gerekçe gösterilerek kaldırıldı. Bir kişi dilek ve temennileriyle MEB'in kararlarını, planlarını değiştirmekte eğitimi yaz-boz tahtasına kolayca çevirebilmektedir.

Yeni sistemde sınava giren 1 milyon 200 bin öğrencinin sadece %10’u, yani 126 bin 536 öğrenci, Bakan Yılmaz’ın nitelikli olarak tarif ettiği 1367 okula yerleşecek. Yani öğrencilerin büyük bir bölümü, imam hatiplere, meslek liseleri ve açık liseye yönlendirilecektir.

1367 okuldan 747 okulun imam hatip ve meslek liselerinden oluştuğu düşünüldüğünde, AKP’nin, çocuklarımızın geleceği pahasına eğitimi dinselleştirme politikasında ne kadar ısrarcı olduğu görülmektedir.

TEOG’un kaldırılmasının ardından yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla üniversiteye geçiş sistemi, “ben yaptım oldu'' mantığıyla değiştirilmiştir. Yedi yıldır uygulanan YGS ve LYS kaldırılmış, yerine Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) getirilmiştir.

Bu sistem kurgulanırken de birçok değişikliğe uğramış, son olarak 5 Haziran tarihinde 0,5 ham puan zorunluluğu getirilmiştir. 0,5 ham puanın karşılığı bir soru bile değildir. Bu kadar plansız ve programsız bir anlayış söz konusudur.

egitim-sen-egitim-sekreteri-elif-cuhadar-kadikoy-mitingi-oncesi-birgun-e-konustu-sarayla-itibar-olmaz-32665-5.jpg

EĞİTİMDE DİNSELLEŞME ARTIYOR
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2017-2019 yatırım planına göre fen liselerine 109.6 milyon lira bütçe ayrılırken imam hatip okullarına 1.7 milyar lira ayrılması, iktidarın önceliğini gözler önüne sermektedir. Bu rakamlar 1 fen lisesine karşılık 17 imam hatip lisesi kurulacağı anlamına gelmektedir.

Birçok imam hatip ortaokulu ve imam hatip lisesinde kız ve erkek öğrencilerin sınıfları ayrılmış yani karma eğitime son verilmiştir. Bazı okullarda sınıfların ayrılması yetmemiş, kız ve erkek öğrencilerin koridorları dahi ayrılmış, gerekçe olarak da “veliler böyle istiyor'' bahanesinin arkasına sığınılmıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı ulusal eğitimden uzaklaşmış, başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, iktidara yakın dini kurum ve vakıflarla protokoller imzalanmıştır. Böylece TÜRGEV ve Ensar Vakfı başta olmak üzere, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı, İHH, Furkan Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti gibi dini vakıfların, devlet okullarında “değerler eğitimi'' adı altında ders ve seminerler vermeleri, bağış toplamaları, dini içerikli yayınları dağıtmaları sağlanmıştır.

Kamu kreşleri teker teker kapatılırken, Diyanet’in açtığı kreşlerde 4-6 yaş arası çocuklara dini eğitim verilmesi yine sıbyan mektebi adı altında dini eğitim veren Kuran kursu kreşlerinin açılması gibi uygulamalar MEB’in Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve tarikatların güdümüne girdiğinin bir diğer göstergesi olmuştur.

OKULLAŞMA ORANI DÜŞTÜ
Eğitimin temel sorunlarından biri olan okullaşma oranlarındaki yetersizlik çözülememiş bir sorun olarak ortada durmaktadır. İstatistiklere göre, ilkokul ve ortaokulda okullaşma oranlarında belirgin bir düşüş yaşanmıştır. 2013-2014 eğitim öğretim yılında okullaşma oranı ilkokullarda yüzde 99.57 iken, 2017 yılında bu oran yüzde 98.13’e düşmüştür. 2013-2014 eğitim öğretim yılında yüzde 99.61 olarak gerçekleşen kız çocuklarının okullaşma oranı ise yüzde 98.19’a gerilemiştir.

ORTAÖĞRETİMDE ÖĞRENCİLER AÇIK LİSEYE YÖNLENDİRİLİYOR
AKP hükümeti tarafından 4+4+4 düzenlemesi “zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması'' girişimi olarak sunuldu. Oysa MEB’in verileri ortaöğretim çağındaki çocukların örgün eğitimden koparak açık liseye yönlendiğini ortaya koymuştur.

MEB performans hedefinde, eğitim öğretimden erken ayrılma oranını yüzde 34,81 olarak belirlemiş, ancak bu oran yüzde 36,40 ile hedefin üzerinde gerçekleşmiştir.

Mesleki açıköğretim lisesi de dahil olmak üzere açıköğretim lisesinde okuyan toplam öğrenci sayısı 1.554.938’dir. Bu sayı 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında 940 bin 268’di. 4+4+4 düzenlemesinin ardından açık lisede okuyan öğrenci sayısı yüzde 60 oranında artmıştır.

Açıköğretim ortaokulunda kayıtlı 142 bin 557 öğrenci sayısını da dikkate aldığımızda, toplam 1 milyon 429 bin 806 öğrenci örgün eğitimden kopmuştur.

İstatistiklere göre 541 bin 408 kız öğrenci açıköğretim liselerinde okumaktadır. Kız öğrenciler 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte örgün eğitim dışına itilmiştir. Ortaya çıkan tablo zorunlu eğitimin fiilen 4 yıla indirildiğinin göstergesidir.

TAŞIMALI EĞİTİM UYGULAMASINDAKİ ARTIŞ SÜRMEKTEDİR
6287 Sayılı Yasa hazırlanırken ileri sürülen en önemli gerekçelerden biri de kesintisiz 8 yıllık eğitim nedeniyle kırsal kesimde pek çok köy okulunun işlevsiz kaldığı, fizikî şartların yetersiz olduğu, yatılı bölge okullarına ya da taşımalı eğitim merkezi olan okullara öğrencilerin taşınması için tahsis edilen servislerin uzun mesafeleri kat ettiği ve öğrencilerin bu yolculukta çektiği eziyetler olarak ileri sürülmüştü.

Ayrıca kırsal bölgelerdeki ailelerin küçük kızlarını bu şartlardaki taşımalı eğitime vermeleri konusunda ciddi şikâyetleri olduğunu ve bu uygulamanın okullaşma ve özellikle de kız çocuklarının eğitimi adına sorunlara kaynaklık ettiği ifade edilmişti. Ancak MEB’in 2018 Performans Programı’nda, öğrencilerin eğitime erişimi için taşımalı eğitim uygulamasının devam edeceği belirtilmiş, bunun için 2.560.812.000 TL bütçeden pay ayrılmıştır.

2012-2013 eğitim öğretim yılında taşınan öğrenci sayısı 801 bin 708 iken, 2017-2018 eğitim öğretim yılında taşınan öğrenci sayısı 1.321.238’e çıkmıştır.

2grafik.jpg

(Kaynak: egitimsen.org.tr)

BÜTÇEDEN YİNE EĞİTİME PAY YOK
Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi, okul, derslik, öğretmen ihtiyacı ve altyapı sorunlarına rağmen 2018 yılı için 92 milyar 529 milyon TL olarak belirlenmiştir.  Bütçeden Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bu miktar, eğitimin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan ve eksiklikleri gidermekten oldukça uzaktır. Yıllardır eğitime en çok pay ayırdığını iddia eden AKP Hükümeti, 2018 yılı için de sadece zorunlu harcamaları karşılayan bir bütçe hazırlamıştır.

MEB bütçesinin yüzde 69’u personel giderleri, yüzde 11’i sosyal güvenlik devlet primi giderleri olmak üzere, toplamda yüzde 80’i doğrudan doğruya personel harcamaları için kullanılmaktadır. Eğitim bütçesi yıllar içinde rakamsal olarak artıyor gibi görünse de personel giderlerinin bütçenin %80’ini kapsaması, eşit ve adil eğitim imkânına erişmeyi engelleyecek önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır.

Milli Eğitim Bakanı eğitime ayrılan bütçenin çok fazla arttırıldığını söylese de, önceki yıla göre MEB bütçesinin Merkezi Yönetim Bütçesi içerisindeki payının %7,96, GSYH’ye oranının ise %4,28 oranında azaldığı görülmektedir. OECD ülkelerinde milli gelirin ortalama yüzde 6’sı eğitime ayrılmaktadır. Bu haliyle Türkiye, 2018 yılında da milli eğitime ayırdığı bütçe açısından OECD ülkelerinin gerisinde kalmış, eğitime en az pay ayıran ülkeler arasında yer almaktan kendini kurtaramamıştır. 

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay % 17,18 iken, 2018 yılı itibariyle bu oranın % 8,36’ya geriletilmesi öngörülmüştür.  Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden yatırımlara ayrılan pay AKP iktidarı döneminde sürekli azalma eğilimi göstermiştir. Son 15 yılda özel okullara sürekli destek verilirken, devlet okulları kendi sorunları ile baş başa bırakılmıştır.

SÖZLEŞMELİ VE ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK İLE KADROLAŞMANIN ÖNÜ AÇILDI
MEB, ataması yapılmayan öğretmen sayısını 438 bin, öğretmen açığını ise 109 bin olarak açıklamıştır. Eğitimde ciddi oranda öğretmen açığı olmasına rağmen Bakanlık, 15 Temmuz sonrasında kadrolu öğretmen atamasından vazgeçmiş “doğrudan torpil'' anlamına gelen sözlü sınava dayalı sözleşmeli öğretmen sistemini getirmiştir. Atamaların sözlü sınav ile yapılması ise milli eğitim sistemimiz için utanç verici bir uygulama olmaya devam etmektedir.

Öğretmenlerin sözleşmeli olarak atanması başlı başına bir sorun iken, açıklanan kontenjanların beklentilerin çok altında olması, kontenjan sıralamasında yine din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliğinin ilk sıralarda yer alması, yıllardır atama bekleyen binlerce işsiz öğretmeni hayal kırıklığına uğratmıştır.

Öte yandan, ücretli çalıştırılan öğretmen oranında hedefin üzerinde çıkılmıştır. Ücretli öğretmen sayısının toplam öğretmen sayısına oranında yılsonu hedefi yüzde 6,5 iken, gerçekleşme yüzde 8,64 olmuştur. 2017 yılında 78 bin 106 kişi ücretli öğretmen olarak çalıştırılmıştır.

PDR YÖNETMELİĞİ BİLİMSELLİKTEN UZAK BİR ŞEKİLDE DEĞİŞTİRİLDİ
10 Kasım 2017 tarihinde yayımlanan MEB Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği ile okullarımızdan Psikolojik Danışmanlık hizmetleri kaldırılmış, içeriği tamamen bilimsel gerçeklerden uzak bir düzenleme yapılmıştır. Rehber öğretmenlere görevleri ile bağdaşması mümkün olmayan belleticilik ve nöbet görevi dayatılmıştır.

Bugüne kadar çocuklarımızın maruz kaldığı şiddet, istismar, aile içi sorunlar gibi konularda yaşanan psikolojik travma niteliğindeki adli ve idari olayların ortaya çıkarılması noktasında yararlandığımız danışma hizmeti okullarımızdan kaldırılmıştır ve çocuklarımız Diyanet’in görevlendirdiği “manevi rehber''lerin eline teslim edilmiştir.

Diyanet’in ilk kez 2016 yılında 43 ilde 83 personel ile pilot proje olarak başlattığı Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) ait ''yurtlarda manevi rehberlik’ uygulaması, bu eğitim öğretim yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan işbirliği protokolüyle tüm illere yayıldı.

Manevi rehberliğe dair illerde yaşanan örnekler, çocuklarımızın, sorunlara bilimsel yaklaşan uzman eğitimciler yerine kimlere emanet edilmek istendiğinin göstergesi olmuştur. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bir uzmanlık alanıdır, bilimsellikten uzak bir anlayışla yapılamaz. Bu görev, vasıfsız insanlara emanet edilemez. KYK’larda genelleştirilen “manevi rehberlik'' uygulaması ile tüm devlet okullarında geçişin alt yapısı oluşturulmak istenmektedir. Eğitim-İş olarak buna asla geçit vermeyeceğiz.

SONUÇ
Ülkemizde eğitim 2002 yılından bu yana defalarca sistem değişikliği ile karşı karşıya kalmıştır. 16 yıllık AKP iktidarında 6 kez Bakan değişmiş, sistem kaotik bir yapıya sürüklenmiştir.

80 milyonun yaşadığı bir ülkede eğitim sisteminde yapılacak değişiklikler, reformlar büyük bir toplumsal uzlaşıyla ve tamamen pedagojik önceliklerle yapılması gerekirken eğitimcilerin görüşleri önemsenmeden, bilimsel temellerden yoksun bir şekilde hayata geçirilmiştir.

Yapılacak düzenlemelerin toplumun ve eğitim sisteminin tüm paydaşlarının onayı ile olması sistemin, düzenlemenin başarısını da etkilemesi olasılığı yüksektir. Oysa 2002 yılında iş başına gelen ve 16 yıldır tek başına ülkeyi ve dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığını yöneten AKP iktidarı müfredat başta olmak üzere, sistemin bütünlüğü, teşkilat yapılanması ve eğitim mevzuatlarında sayısız düzenlemeleri “emrivaki'' bir şekilde yapmış ve istenilen sonuç alınamamıştır.

Türkiye’de eğitimle ilgili temel düzenleyici anlayış Anayasa’nın 42.maddesinde yer almaktadır. Anayasanın 42.maddesi “eğitim-öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.'' hükmü yer almıştır. Anayasa’da kesin hükümler varken, son 16 yılda Atatürk İlke ve inkılaplarına aykırı, laiklik karşıtı eğitim merkezleri açılmıştır. Bunun yanı sıra özellikle okul öncesi düzeyde dinsel eğitim veren kaçak binlerce kurum açılmıştır. Bu şekilde açılan okullara Devlet tarafından göz yumulmuş, kapatılmaları hususunda hiçbir çalışma yapılmamıştır. Aksine bu kurumlar görmezden gelinmiştir.

Anayasada ve Milli Eğitim genel politikalarını belirleyen 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda belirtilen eğitim şekli “çağdaş, bilimsel ve laik eğitimdir.'' 93 yıllık Öğretim Birliği yasası ile Milli Eğitim sistemimiz dogmatik bir yapıdan demokratik bir yapıya kavuşmuş iken son 16 yıllık uygulamalarla Cumhuriyetin bilimselliğe dayanan eğitim anlayışı yok edilme noktasına getirilerek tekrar cumhuriyet öncesi bilimsellikten uzak anlayış eğitim sisteminde egemen olmaya başlamıştır.

"AKP iktidarının eğitimde bıraktığı enkaz" haberi, 08 Haziran 2018 tarihinde yazılmıştır. 08 Haziran 2018 tarihinde de güncellenmiştir. Eğitim kategorisi altında bulunan AKP iktidarının eğitimde bıraktığı enkaz haberi 2018 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. AKP iktidarının eğitimde bıraktığı enkaz 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Eğitim konusunda 29 Mart 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 00:35 Korkunç kaza: 45 kişi hayatını kaybetti
  2. 00:28 Oy Kullanmayanlara 31 Mart'ta Para Cezası Geliyor!
  3. 00:19 YSK duyurdu: “Oy sayımında iftar molası olmayacak”
  4. 00:13 Fed, faiz indirmek için aceleye gerek olmadığını belirtti
  5. 00:13 Bakan Vedat Işıkhan'dan Emeklilere Maaş Açıklaması Geldi!
  6. 00:05 Lahana: Faydaları ve zararları hazırlama yöntemine göre değişiyor!
  7. 00:04 250 Bin TL'ye yatırım yapın, maaşınız iki katına çıksın!
  8. 00:03 Endişe verici artış: Gençlerde kolon kanseri vakaları patlıyor!
  9. 00:03 Dikkat! Gelir Vergisi Beyanname Süresi Değişti!
  10. 00:03 Erdoğan'dan seçmene çağrı: Sandıklar namusumuza emanet
  11. 00:03 Ekrem İmamoğlu, 14. Kent Lokantası'nın açılışını gerçekleştirdi: "Cumhurbaşkanı bile gelebilir"
  12. 00:01 Korkunç Zincirleme Kaza: 3 Can Kaybı, 8 Yaralı!
  13. 00:00 İspanya, Nelson Kasırgası'nın etkisi altında: 4 kişi hayatını kaybetti
  14. 23:48 Son Dakika: Oy Kullanmayanlar 300 TL ceza ödeyecek
  15. 23:37 Akşener'in öfkesi neden seçimlere yakın zamanda arttı?
  16. 23:27 Avcılar'da Korkunç Olay: Tartıştığı Eşini Çocuklarının Gözü Önünde Öldürdü!
  17. 23:07 Uraz Kaygılaroğlu ve Berna Koraltürk'ten Paylaşımlar Soru işareti Uyandıran Cinsten!
  18. 22:33 Kazakistan, Doğal Felaketin Pençesinde: Binlerce Kişi Tahliye Edildi!
  19. 22:10 Akşener: “Mansur Yavaş, artık CHP Genel Merkezi’nin ev kölesi olmuştur"
  20. 22:06 Koç Holding'in hisselerindeki hızlı yükselişin nedeni açıklandı!
Eğitim Haberleri