Alman Meclisi 'nefretin sesine' teslim olacak mı?

Stuttgart - Işın Toymaz

Anketlere göre Almanya’da 24 Eylül’deki seçimlere 3. büyük parti olarak Federal Meclis’e girmeye hazırlanan Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin, Alman siyaset kültürünü de ciddi şekilde etkilemesiden endişe ediliyor.

Almanya’nın yükselen yıldızı AfD’ye karşı karşı ise uzmanlar alarm veriyor. Ülkede, ırkçılara ve sağ popülistlere karşı büyük partilerin ortak tavır alma çağrısı yükseliyor. AfD bir yandan ırkçı parti NPD ile ilişkisini güçlendiriyor, diğer yandan eyalet meclislerinde ve Alman siyasi sahnesinde sık sık ırkçı söylemlerle çıkış yapıyor. Sivil toplum örgütlerinin uyarılarına paralel Alman sendikacılar ise Alman seçmenin AfD eğiliminden, ekonomik ve iş piyasasındaki durumun rol oynadığını belirtiyorlar.

TÜRK TOPLUMU DA ENDİŞELİ
Yaklaşık 750 bin Türk kökenli seçmenin yer aldığı Almanya’da AfD’nin Federal Meclis’te söz sahibi olması durumunda, ülkedeki en büyük göçmen grubunu oluşturan Türk toplumu ise ciddi ölçüde etkilenecek. Sağ popülistlerin olası Meclis zaferinden elbette Türkiye - Almanya ilişkileri de büyük zarar görecek.

Seçimlere 3 hafta kala AfD’nin güçlenerek yoluna devam etmesinin yarattığı endişeyi en az Almanlar kadar Türk kökenli seçmen de taşıyor. İşte bu ortak endişe dolayısıyla, Berlin’deki Amadeu Antonio Vakfı Başkanı Timo Reinfrank büyük partilerin milletvekillerine seslenerek Meclis’te AfD’ye karşı tavır almaya çağırdı. Reinfrank, AfD’nin demokrasi kültürünü yok edeceğini dile getirdi. Tartışmaların içeriğinin demokrasi ve insan düşmanlığı zeminine kayabileceği yönündeki kaygılarını da telafuz eden Reinfrank, AfD’li siyasetçilerin “Diktatör Merkel“ ve „Sistem köleliği“ gibi söylemlerine işaret etti. Reinfrank söz konusu söylemlerin karşıdakine saygısızlığı beraberinde getirdiğini ve siyasi arenada saygısızlığı teşvik ettiğini de belirtti.

SAĞ POPÜLİSTLERE KARŞI YAPILMASI GEREKENLER LİSTESİNİ HAZIRLADILAR

Reinfrank ile beraber “Miteinander“ (Birlikte) adlı dernek ile “AfD’ye karşı Yapılması Gerekenler“ adlı bir broşürün tanıtımını yapan Thüringen’deki Demokrasi ve Sivil Toplum Enstitüsü Başkanı Matthias Quent ise AfD’yi „Meclis’teki nefretin sesi“ olarak niteledi.

Göçmen dijital dergisi Migazin’in haberine göre AfD’ye karşı izlenecek tutumla ilgil siyasetçilere, sivil toplum örgütlerine ve resmi dairelere tavsiyelerin yer aldığı broşürle, sağ popülistlerin stratejilerini ortaya sermek istediklerini belirten Reinfrank, “AfD parlamenter demokrasi kurallarına bağlıymış gibi davranıyor ancak diğer taraftan demokrasi, basın özgürlüğü ve azınlıkların korunması gibi konularda karşı tutum izliyorlar. AfD’nin amacı tahrik etmek. AfD, Meclisi sahne olarak kullanıyor“ dedi.

Quent de Sachsen Anhalt Eyalet Meclisi’nde AfD’li politikacıların Meclis Başkanı tarafından defalarca ihtar edildiklerine işaret etti.

“TAHRİKLERE KAPILMAYIN“

Ancak AfD’ye karşı yapılması gerekenler broşüründe somut bir reçete yer almıyor. Okullar, medya, siyaset ve resmi makamlarra seslenilen broşürde sağ popülistlerin argümanlarına ve tahriklerine karşı çıkılması, yorumlanması ve arka planının araştırılması öneriliyor.

Reinfrank AfD’nin tahriklerine vakıf olarak kapılmadıklarını ancak hukuki yollara başvurduklarını vurguluyor. G 20 zirvesi esnasında Vakfı sol teröristlerle bir tutmaya kalkan AfD’ye karşı hukuki yollara başvurduklarını dile getiren Reinfrank, AfD’nin söz konusu iddia ve ithamların yer aldığı sosyal medya paylaşımlarının tümünü silmek zorunda kaldığına da işaret ediyor. Son anket sonuçlarına göre AfD’nin, seçmenin yüzde 8 oyuyla Meclis’e girmesinin beklendiğini belirten Reinfrank Alman siyasi partilerini AfD’ye karşı ortak tavır almaya çağırıyor.

MECLİSE GİRERSE AfD 12 MİLYON EURO ÖDENEK ALACAK

Meclis’e girdikleri takdirde AfD Meclis Grubu’nun yaklaşık 12 milyon Euro ödenek alacaklarını da hatırlatan Reinfrank “Eğer bunu başrırlarsa AfD Meclis Gruubu’nun komisyonlara 4 temsilci göndermesi mümkün. Ki bu durumda Eyalet Meclisleri bve yerel meclisler de bunu örnek alabilirler“ sözleiryle konunun önemine dikkat çekiyor.

GELECEK KORKUSU SEÇMENİ AfD’YE YÖNLENDİRİYOR

Diğer taraftan Alman Basın Sendikası’ndan (DGB) yapılan bir açıklamaya göre ise Alman seçmenin AfD’ye yönelmesinde gelecek korkusu, belirsiz çalışma koşulları ve düşük emekli maaşları rol oynuyor.

Hans Böckler Vakfı’nın bir araştırmasına göre AfD seçmeninin ekonomik durumu toplumun diğer keismlerinden daha düşük değil. Ancak buna karşılık gelecek kaygısı AfD seçmeninde çok ciddi rol oynuyor.

DGB Başkanı Reiner Hoffmann 24 Eylül’deki seçimler yaklaşırken Alman siyasi parti temsilcilerine selsenerek halkın güvenlik ihtiyacına kulak kabartmalarını, iş piyasasında istikrar ve sosyal güvenlikte adalet taleplerini ciddiye almalarını istedi.

“IRKÇILIK ALMANYA’DA YERİNİ SAĞLAMLAŞTIRIYOR“

Bununla birlikte aşırı sağla mücadele uzmanları ise Almanya’da “yerini sağlamlaştırmak“ üzere olan ırkçılığa karşı tehlike çanları çalıyorlar. Aşırı Sağla Mücadele ve Danışma Merkezi Başkanı Bianca Klose Alman siyasetinin ırkçı tetikçilere karşı uyanık olması gerektiğini ve korkutma stratejilerine karşı net tavır almalarını istedi. Klose, ırkçı şiddet kurbanı yabancılara oturum izni verilmesini ve ırkçı şiddet kurbanları danışma merkezlerinin daha güçlü finanse edilmesini de istedi. Klose halkın büyük bölümünün demokrasi ve kültürel çeşitliliği savunsa da küçük bir kesimin ırkçı tavır içine girdiğini ve nefretin yeniden yüksek sesle telafuz edelebilir hale geldiğini de bildirdi.

Uzmanlar Alman politikacıları sağ popülist AfD’ye karşı uyara dursun, Almanya’nın ırkçı partisi NPD ile AfD arasında ise son dönemde su sızmadığı dikkati çekiyor. AfD’li politikacılar, rağbet görmenin verdiği sarhoşlukla üzerlerindeki çekingenliği atmış olmalılar ki ırkçı parti Almanya Milliyetçi Parti’li (NPD) siyasetçilerle aleni bir şekilde ile flört ediyorlar. AfD’nin aşırı sağcı kanadının gözde isimlerinden Ralph Weber’in ev sahipliğndeki İslam konulu bir toplantıya yaz başında ırkçı parti NPD’nin üst üzey politikacılarının katıldığı ise biliniyor.

FACEBOOK HESABINDAN IRKÇI MESAJLAR

Mecklenburg Vorpommern Eyalet Parlamentosu’nun AfD’ Meckis Başkan Vekili Weber aslında geçtiğimiz Nisan ayındaki parti kongresinin ardından kışkırtıcı aşırı sağcı ifadeler kullanmış ve Facebook hesabından “Almanya Almanlarındır“ ifadesini kullanabilecek kadar ileriye gitmişti. Aslında Ralph Weber daha o dönemde NPD ile AfD arasında kalın ve sert bir çizginin bulunmadığının sinyalini de veriyordu. İşte o sinyal hedefe ulaştı. Greifwald’daki İslam karşıtı bir toplantıya Weber, NPD’nin üst düzey siyasteçilerini davet etti.

ÖĞRENCİ BİRLİKLERİNİN BİNALARINI KULLANIYORLAR

“İslamiyet neden Almanya’ya ait değildir?“ adı altında Weber’in düzenlediği toplantının davetiyesinde ise sadece Robert Blm Caddesi adres olarak gösterildi. Adrese gidenler orada aşırı sağcı eylemlerle gündeme gelen Alman Öğrenciler Birliği’ne (Deutsche Burschenschaft - DB) bağlı ve yöneticiliğini kısa bir süre önce Holocaust açıklamaları nedeniyle hapis cezasına çarptırılan Rigolf Hennig’in yaptığı Rugia Burschenshaft’ın binasının yer aldığını gördü.

Weber’in davetine aşırı sağcı kesimdeki birçok grubun temsilcilerinin yanı sıra AfD Eyalet Milletvekili ve aynı zamanda eski Burschenschatf liderlerinden Stephan Reuken, AfD Eyalet Milletvekili ve aşırı sağcı eski aktivist Eike Liefke de katılanlar arasında yer aldı. Geçen Eylül ayına kadar Eyalet Meclisi’nde temsil edilen ırkçı NPD’den Eyalet Milletvekili Tino Müller ve NPD Eyalet Teşkilatı Başkan Yardımcısı Enrico Heimisch de davetliler arasındaki yerlerini aldılar. Sağ popülist AfD’nin ev sahipliğindeki toplantıya ırkçı NPD’nin eyaletteki ağır toplarının katılması ise herhangi bir rahatsızlık yaratmadı.

Almanya Sosyal Demokrat Parti SPD Mecklenburg Vorpommern Eyalet Teşkilatı bünyesindeki Genç Sosyalistler’in internetteki bir yayın organı olan Endstation Rechts (Son Durak Sağ) sayfalarında yer alan bilgiye göre ırkçı NPD’li siyasetçiler Müller ve Heimisch geçtiğimiz Şubat ayında da AfD’nin bir gösterisine katılarak, ellerindeki pankartlarla poz vermişlerdi.

Aynı saatlerde eyaletin batısındaki Lübtheen kentinde de AfD Milletvekili Adayı Denis Augustin „İslamlaşma Tehlikesi“ adı altında bir toplantı düzenlerken, yine Weber’in toplantısıyla eş zamanlı olmak üzere Rosctock’ta Redaria Allemannia Burschenschaft da aşırı sağcı yayıncı Anabel Schunke’yi konuşmacı olarak davet etti. Neonazi grupların temsilcilerinin yanı sıra AfD’nin aşırı sağcı kanadının temsilcilerinden ve Weber’in Başkanvekili Yarmcılısı Holger Arppe de misafirler arasındaki yerini aldı.

AfD-NPD ARASINDAKİ ÇİZGİ SİLİKLEŞİYOR

Davetliler arasında Almanya Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın mercek altına aldığı isimler de vardı: Federal Almanya’nın en coşkulu neonazileri olarak bilinen Daniel Fiss, Hannes Krünaegel ve Daniel Sebbin.

Tüm bu üç AfD toplantısına baktığımızda Jusos bu tehlikeli yakınlaşmayı Mecklenburg Vorpommern Eyaleti’nde AfD-NPD arasındaki çizginin hergeçen gün biraz daha silikleşmesi olarak değerlendiriyor.

Binaları neonaziler tarafından kullanılmaya başlayan , Öğrenci Birlikleri olarak bilinen son dönemin tartışmalı örgütlerinden Burchenschaft organizasyonları ise aşırı sağcı hareketin yeni aktörleri olarak sahneye çıkmaya hazırlanıyor.

NSU CİNAYETLERİNİ DE ÖNEMSEMİYORLAR

Almanya'da 2000-2007 yılları arasında, 8'i Türk, 1'i Yunan, 1'i Alman polis olmak üzere 10 kişinin, ırkçı terör örgütü NSU tarafından öldürülmesiyle ilgili olarak, sağ popülist AfD, inceleme komisyonu için bütçe ayrılmasını reddetmesiyle de tanınıyor.

MEUTHEN TÜRKLERE VERDİĞİ SÖZÜ TUTMADI

AfD Eş Başkanı Jörg Meuthen ise Baden Württemberg Eyalet Meclis seçimleri öncesinde Türklere verdiği sözü unutmuş görünüyor. Meuthen o dönemde Türklere seslenerek “Biz sizin dostunuzuz. Irkçı değiliz. Endişe etmenize gerek yok“ demişti.