Arşivde saklı, Frida Kahlo

Aslı Kayabal/ İtalya“Yaşamımda iki büyük kazaya denk geldim. Biri 17 eylül 1925’de tüm hayatım boyunca beni acıya mahkum eden kaz ,öteki ise her şeyim, büyük bir aşkla sevdiğim eşim, Diego Rivera'. Doğumunun yüzüncü...
Aslı Kayabal/ İtalya
“Yaşamımda iki büyük kazaya denk geldim. Biri 17 eylül 1925’de tüm hayatım boyunca beni acıya mahkum eden kaz ,öteki ise her şeyim, büyük bir aşkla sevdiğim eşim, Diego Rivera'. Doğumunun yüzüncü yılında Milano’da Meksikalı sanatçı Frida Kahlo’nun (1907-1954) yüz dolayında yapıtını bir araya getiren sergi, sanatçıdan bu alıntıyla başlıyor.
Milano’da MUDEC’te (Milano Kültürler Müzesi) “Frida Kahlo Oltre İl Mito/Frida Kahlo Mitin Ötesinde' adı altında düzenlenen bu sergi, bugüne kadar çizilen Kahlo portresinin ötesine geçen, bilinmeyen bir Frida Kahlo’yla tarıştırıyor bizleri.
Kahlo’nun yaratıcılığında ve ürettiği işlerde 18 yaşındayken okul dönüşü bulunduğu otobüse çarpan tramvayın neden olduğu kaza, bunun sonucunda ağır biçimde zedelenen ve üç noktadan kırılan omurgası nedeniyle otuz iki operasyon geçirmesi, yaşadığı sürece çektiği korkunç ağrılar, hayattan soyutlanması, iç dünyasındaki çatışmaların ağırlıklı bir rolü olduğu düşünülüyordu. Oysa Milano sergisinin çekirdeğini oluşturan, sanatçının ölümünden sonra on beş yıl boyunca Casa Azul’ün banyosunda kilitli kalan gizli arşiv, farklı bir Kahlo getiriyor karşımıza.
Serginin küratörü Diego Sileo’nun da vurgu yaptığı gibi bu arşivden çıkan yüzlerce yapıt, fotoğraf, sanatçının akrabaları ve dostlarına yazdığı mektuplar, notlar, Kahlo’nun yapıtlarının iç dünyasındaki çatışmalar ve dalgalı özel yaşamıyla sınırlanmadığını gösteriyor. Arşiv belgelerinden gelen yeni ayrıntılar öncelikle kadın, öncü bir feminist, aktif bir siyasetçi, çok arzulamasına karşın olamadığı anne, doğayla her zaman iç içe bir Frida Kahlo portresi çiziyor. Meksika’daki arşivde gün ışığına çıkan, ilk kez Yeni Dünya’nın dışında sergilenen belgeler, bu ufak tefek kadının saklı tuttuğu sırları paylaşıyor.
Kahlo sergisinde yer verilen yapıtlar, Meksikalı sanatçının dünyada en önemli iki koleksiyoncusu kabul edilen Mexico City’deki Dolores Olmedo müzesi ile Jacques ve Nataşa koleksiyonundan geliyor. Bu sergiye eklenen ve şimdiye kadar hiçbir yerde sergilenmeyen yüzlerce fotoğraf, aile albümleri, Frida’nın yazdığı mektuplar, kısa notlar, geleneksel giysiler, takılar sanatçının yaşadığı Casa Azul’ün banyosunda kilitli tutulan gizli arşivden. Sergiye İtalya’dan verilen destek ise, Milano Belediyesi ile yayın grubu 24 Ore Cultura’nın imzasını taşıyor.
Frida Kahlo sergisi Meksikalı sanatçının dünyasına “Kadın', “Toprak', “Siyaset' ve “Acı' başlıkları altında düzenlenen bölümler çerçevesinde bakıyor. 100’ü aşkın yapıtın yanı sıra resim, portre ve fotoğraflardan oluşan 50 yapıt, zedelenen bedenini ilk kez bir manifestoya dönüştüren kadın sanatçı sayılan Kahlo’yu anlatıyor. Bu protestoda zıtların savaşına, adalet ve adaletsizliğe, iyiye ve kötüye, güçlü ile kırılgana, bireysel özgürlükle sosyal anlaşmanın çatışmasına tanık oluyoruz.
'Acı’nın resimleri
Sergilediği kadın kimliği aracılığıyla korkularını, bilinçaltında tuttuğu arzularını, zamanla kurduğu ilişkiyi sorguluyor Kahlo. “Toprak' başlıklı bölüm, Meksika kültüründe Toprak Ana’nın kalıcı gücü ve rolünün Kahlo’nun düşünce silsilesindeki ağırlığını irdeliyor. “Politika'ya adadığı yapıtları, Kahlo’nun pek tanınmayan siyasi militanlığı, 1928’de Meksika komünist partisine üyeliği, Stalin, Troçki gibi politik liderlerle kurduğu ilişki, tuvallerine taşıdığı siyasi liderlerin portreleri bu bölümde sergileniyor.. “Acı' başlığı altında bir araya getirilen yapıtlar, ilk sevgilisi Alejandro Gomez Arias’la (Alejandro ile Frida’nın birlikteliği 1922-1925 yılları arasında sürse de Frida, ilk sevgilisine her zaman bağlı kaldı) birlikte geçirdiği kazadan ölümüne kadar uzanan süreçte hastalığıyla mücadele eden bir Kahlo portresi çiziyor. İç dünyasındaki çatışmalar, yaşamın kendisine karşı haksızlığı, sınırlanma duygusu son dönemde ürettiği işlerde yansıyor. Yaşam ve ölüm arasındaki çizgide gidip gelen sanatçı “güzel' olanla ölümü çağrıştıran semboller arasında seyahat ediyor.
“Viva la vida!'
“Kendi gerçeğimi resmediyorum, bildiğim tek şey resmetmek çünkü buna gerek duyuyorum.
Aklıma esen her ayrıntıyı çiziyorum, gerisi beni ilgilendirmiyor' diyor Frida Kahlo. Yaşadığı dönemde “gerçeküstü' ressam diye anılmayı reddediyor.Bütün düşüncesi, kendi dünyasına odaklı. Yaşamın kıyısına itilmek zorunda kaldığı için hep öfkeli, ölümün yaklaştığını hissettiğinde imzaladığı son yapıta, “Viva la Vida! Yaşasın hayat' diye not düşecek kadar da bağlı hayata.
Diego Rivera’yla yaşadığı fırtınalı ilişki, karizmatik kişiliğiyle tanınan Rivera’nın Kahlo’yu başka kadınlarla sürekli aldatması, Frida’nın kızkardeşi Cristina’yla yaptığı kaçamak, Diego’dan ayrılması, ama ikinci kez duygularına yenik düşüp yeniden evlenmesi… Arşivden çıkan belgeler arasında gün ışığına çıkan bir kısa film, Casa Azul’ün çiçeklere bürünen bahçesinde Frida’nın Diego’ya duyduğu tutkulu aşktan kısa bir kesit sunuyor.
Gizli arşivin saklı kaldığı Casa Azul’ün banyosundan siyah beyaz kareler, Kahlo sergisinin son durağı. Hayatı boyunca ağrılar içinde kıvranan Frida Kahlo, yaşama veda etmeden önce şöyle not düşüyor, “Bu hayata veda etmek umarım çok güç değildir. Bir daha asla geri dönmemek umuduyla…'
MEKTUPLAR
Frida’dan sevgilerle
Kızkardeşi Crisitina’nın kızı, yeğeni İsolda Kahlo’ya
Aralık 1941
Küçük kız İsoldita’ya birkaç tatlı gönderiyorum. Bir “yavru kuş' dün kulağıma şunları fısıldadı, “Ne olursa olsun İsolda hep beni çıplak ayaklarıyla yemek odasına kadar takip eden, 'Fisita teyze, Fisita teyze!’ diye bağıran küçük kız çocuğu olarak kalacak. Hatırlıyor musun? Benim için şimdi ve her zaman dünyanın en güzel çocuğu, benim küçük kızım olacaksın.
Alejandro Gomez Arias’ın portresine (1928) iliştirdiği not
“Alex, portreni büyük bir sevgiyle resmettim, her zaman hayat arkadaşım olarak kalacaksın. Frida Kahlo, 30 yıl sonra'
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.