Artık yazmak içinden gelmiyor, hoşçakalın!
Artık yazmak içinden gelmiyor, hoşçakalın! Ali Kaya SoysalCumartesi gecesi vahşetinden sonra "güya" spor, aslında futbol programlarına göz atıyorum TV'lerde. Hangilerine mi, Kanal 360, Beyaz TV, A Spor ve ne yazık ki TRT Spor. Bu 4 ana futbol kanalı Katarlıların satın...
Ali Kaya Soysal
Cumartesi gecesi vahşetinden sonra "güya" spor, aslında futbol programlarına göz atıyorum TV'lerde. Hangilerine mi, Kanal 360, Beyaz TV, A Spor ve ne yazık ki TRT Spor. Bu 4 ana futbol kanalı Katarlıların satın aldığı Lig TV ile beraber ülkede en çok izlenen futbol kanalları. Ne yazıkki, başka alternatif kalmadı medyanın diğer ürünleri gibi çünkü...
Tüm ülkenin üzüldüğü, kınadığı, onlarca insanımızın canını yitirdiği terör faciasını programlarında birer siyasetçi edasıyla, çalıştığı malum kurumların yandaş zihniyetiyle, aldıkları binlerce "doları", işlerini kaybetmeme adına öyle güzel yorumluyorlar ki, tek kelimeyle "esef verici"...
Aslında görevini layıkıyla yapan savcılarımızın olduğuna inansam, bunların hepsini "anayasamızın bilmem kaçıncı maddesine göre halkı ırkçılığa ve ayaklanmaya teşvik etmekten" şikayet ederim..
Neden; asıl işleri maçların teknik analizlerini yapmak, hakem kararlarını tartışmak, oyuncuları olumlu, olumsuz eleştirmek olan bu "lejyonerler" 72 saattir ülkemizin masum insanlarını futbol üstünden Tayyip Erdoğan adındaki kişiye oy vermeye davet ediyorlar. Tüm yayınlarında hayatını kaybedenlerin -kusura bakmayın, ben şehit diyemiyorum, çünkü şehit inancımıza göre savaşlarda olur, Çanakkkale, Kurtuluş Savaşı gibi- üstünden prim yapma eğilimlerini görüyor, izliyorum..
Konumuz spor, futbol olduğuna göre sizlere bir örnek vereyim: Cumartesiden bu yana stadlarımızda çok güzel "jestler" izliyorum.. Maç önünde harika görüntüler, gol atılınca polis kardeşlerimize koşmalar, asker selamları falan... Kusura bakmayın, bunların samimi olduğuna inanmıyorum. Yapılanarı "show" olarak nitelendiriyorum, cenaze törenlerindeki "ateşin düştüğü yeri yaktığı" anlar dahil.. Son örnek dün gece Antalyaspor'un Fenerbahçe'yi yendiği maç sonunda yaşandı. Saha ortasında çılgınca sevinç gösterileri yapan futbolcuları ve halay çeken yöneticileri görünce biz Türklerin yas bile tutamadığına iyice ikna oldum artık.
Oysa kilometrelerce öteden, İngiltere'den West Ham'ın menejeri Hırvat Slaven Bilic'in her haliyle vücud dilinden belli olan samimi mesajı ne kadar anlamlıydı. Tıpkı "Beleştepe"de taziyeye katılan yabancı ülke misyonerleri gibi. Ama onları da rahatsız eden birileri vardı. Gücü kimden aldığı belli olan terbiyesizler boş durmadı.
***
Sonuç olarak, 6 yıl sonra biten deplasman yasağından sonra Beşiktaş İnönü Stadına gelen bin 900 Bursa taraftarının sağ salim tahliyesi için geç saatlere kadar mesai harcayan onlarca çevik kuvvet polisinin ve oradan geçen masum sivillerin katledilmesinden sonra artık ben "yok 4-4-2 iydi, yok penaltıydı" yazmak istemiyorum. İçimden gelmiyor sevgili ABC okuyucuları..
Ne zamana kadar? Bu ülkenin bir yöneticisi çıkıp, "ben istifa ediyorum" diyene veya stadlarımızda yazılı duran , Atatürk'ün vecizesi "Ben Sporcunun Zeki, Çevik ve AHLAKLISINI Severim" sözü anlaşılıncaya kadar..
HOŞÇAKALIN....
"Artık yazmak içinden gelmiyor, hoşçakalın!" haberi, 13 Aralık 2016 tarihinde yazılmıştır. 13 Aralık 2016 tarihinde de güncellenmiştir. Spor kategorisi altında bulunan Artık yazmak içinden gelmiyor, hoşçakalın! haberi 2016 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Artık yazmak içinden gelmiyor, hoşçakalın! 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Spor konusunda 24 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.