Beş Çayı'nda Ömer Şahin'in konuğu İbrahim Uslu: Erdoğan ve Kılıçdaroğlu ile çalışan İbrahim Uslu’dan gündemi s
Beş Çayı'nda Ömer Şahin'in konuğu İbrahim Us... İşte röportajdan başlıklar:Fark 20 puan oldu. Erdoğan yüzde 40’ı bulamıyor. MHP’nin yarıdan fazlası Erdoğan’a oy vermeyecek. Bir dönem kapanıyor. HDP'liler Erdoğan'a değil Yavaş’a oy verir. Masa kazanır.
Ömer ŞAHİN - Ankara
İbrahim Uslu, kamuoyu yoklamaları ve siyasi analiz denilince ilk akla gelen isimlerden. Neredeyse son 15 yıldır analiz ve yorumlarıyla sürekli medyada yer alıyor. Kamuoyu onu daha çok AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan ile çalışan isim olarak görüyordu. Öyleydi de. 1995 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken tanıştığı Erdoğan’a 2015 yılına kadar araştırma hizmeti vermişti. Akademik hayatın ardından yöneticisi olduğu ANAR Araştırma Şirketi ile AK Parti’ye her ay düzenli kamuoyu yoklaması yaptı. 2016 yılında ise kendi kararıyla AK Parti ile bağlarını kopardı. 2019 yılında da ANAR’dan ayrılarak çalışmalarını ulusal ve uluslararası şirketlere siyasal danışmanlık yapan başka şirkette devam etti. Kemal Kılıçdaroğlu’nun teklifi üzerine de 2020 yılı Kasım ayından itibaren CHP’ye de kurumsal danışmanlık yapıyor.
İbrahim Uslu ile Cumhurbaşkanlığı yarışı, ittifaklar, siyasetteki son gelişmeler üzerine kapsamlı bir söyleşi yaptık. Hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile çalışmış ve her iki “mahalleyi” de bilen birisi olarak Uslu’nun söyleyecekleri önemliydi ve tahmin ettiğim gibi ilginç değerlendirme ve tespitlerde bulundu. Uslu şu anda Millet İttifakı’nın yüzde 62, Cumhur İttifakı’nın yüzde 38 olduğunu bu tablonun “bir dönemin kapanacağı yeni bir dönemin başlayacağı”na işaret ettiğini söylüyor.
Uslu’ya göre önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri 2014 ve 2018 yılında yapılandan çok farklı.
"Erdoğan'ın aday olmama konforu yok"
“O seçimlere baktığımızda temel sorun muhalefetin aday yokluğuydu. 2023 e giderken muhalefetin aday sayısı fazla. Bunlardan hangisi daha iyi, hangisi daha çok oy alır konuşuluyor. O noktadan buraya gelmek iç siyasi dengeler açısından kıymetli bir dönüşüm. Bunun tersi iktidar açısından geçerli. Mesela Erdoğan diyelim ki , ‘yoruldum, aday değilim dese iktidarın aday çıkaracağı Erdoğan’ın iddiasına sahip adayı kalmadı. İktidar tarafı sadece Erdoğan ile yarışabilir, o olmadığı zaman yarıştıracak ikinci ismi yok. Tayyip Bey, “mücbir” bir sebep olmadığı sürece aday olacak. Hatta buna kendisi de tek başına karar veremez. Yüzbinlerce partili var, MHP var. Bunların tamamı Tayyip Bey’in adaylığı üzerinden siyaset yolculuğunu sürdürüyor. O yüzden Erdoğan’ın aday olmama lüksü yok”
Erdoğan’ın adaylığı konusunda kimsenin şüphesi yok da muhalefet yani “Millet İttifakı”nın adayı kim olacak? Aylardır konuştuğumuz hatta konuşturulduğumuz öyle görülüyor ki en az 6 ay daha konuşulacak konu bu. İbrahim Uslu şu anda üç ismin gündemde olduğunu söylüyor ki bunlar “sır” değil: Kemal Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu. Bu isimlerden hangisi daha şanslı? Başka isim çıkabilir mi? Uslu’dan özetleyerek vereyim merak edilen soruların cevaplarını:
Kılıçdaroğlu, Yavaş, İmamoğlu
Muhalefetin elinde şu anda hazır üç aday var. En uygun ismi aday gösterecekler. Bunların dışında dördüncü, beşinci isim aranır mı çok emin değilim. 6’lı masada aday profili tanımlanırken ‘devlet, siyaset deneyimi’ arandı. Meral Hanım bunlara bir de “kazanabilecek aday” eklemesi yaptı. Bu profil ‘güçlü aday’ demektir. Zaten yarış güçlü aday ile kazanılabilir. Karşılarında Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir isim olacak. Adı geçen 3 isim (Kılıçdaroğlu, Yavaş, İmamoğlu) de güçlü adaydır, çizilen profile uyuyor.
Akşener ve diğer liderler de aday olabilir
Masa, bu 3 isim dışında profile uyan başka birini aday gösterirse yine şanslı olur. Akşener ve masadaki diğer liderlerden hiç birinin adaylık teklifi geldiği zaman ‘hayır’ diyeceğini zannetmiyorum.
Masanın adayı kazanacak
Aslında önemli olan adaydan çok masadır. Kimin aday olduğu değil kimlerin adayı olacağı önemli artık. Sihirli formül aday değil masanın kendisi. “6’lı Masa” kimi aday gösterirse o kazanacaktır. Erdoğan’a karşı favoridir. Masa kimi aday gösterirse favori o. Niye? Şöyle bir tablo var. Oyların büyük kısmı iktidar tarafındaydı, güçlü adayı vardı. Rahat kazanıyordu. Şimdi iktidar küçüldü, muhalefet toplamda büyüdü. Bunun AKP açısından yarattığı risk o havuzdan oy alamıyor. Seçmen duygusal olarak kopmuş. Yüzde 40’ı 50’ye taşıyacak oy havuzu yok. Muhalefetin rahatlığı ne? Yüzde 60’lık oy havuzu var. Onun içinden 50 artı 1'i çıkaracak adayını belirlemeye çalışıyor. Masa kimi desteklerse o rakamı bulma olasılığı yüksek.
Erdoğan'ın oyu yüzde 40'ı bulmuyor
6’lı Masa neden favori? Çünkü son 8 aydır “Erdoğan’a oy verir misiniz?” dendiğinde “evet” diyenlerin oranı yüzde 38’in üzerine çıkmıyor. Erdoğan’ın oyu yüzde 40’ın altına düştü. Seçimi kazanmak için yüzde 50 artı 1 lazım. Yüzde 40 ile 50 arasında 6 milyon oy var. Bu ne demek biliyor musunuz? Önceki seçimde İYİ Parti’nin ya da HDP’nin aldığı oy… Erdoğan’ın bunu üretmesi, rakip seçmenlerden 10 puan transfer etmesi gerekiyor. Öyle bir oy havuzu yok. İşte Tayyip Bey’in handikapı da bu.
Seçmen yüzde 60 oy vermeyecekse, en az o havuzdan 10 puan almanız gerekecekse bu denklemi nasıl çözeceksiniz? Soru bu. Bunun cevabı yok. Benim gördüğüm bunun çözümü yok. Bunu tartıştırmak yerine benim gördüğüm muhalefetin adayını tartıştırıp bunu kamufle ediyorlar. Sorunu halının altına süpürüyorlar. Seçimde de halının altında tutabilecek mi
Erdoğan o farkı kapatamaz
Bu kutuplaşma stratejisi bir dönem sonra kültür haline geldi. AK Parti oyların çoğuna sahipken avantajdı şimdi bumerang etkisi yapıyor. Rakip seçmenleri itiyor. Ters tepiyor. Artık Erdoğan’ın rakip seçmenlerinden 10 puan transfer etmesi gerekiyor, diyalog kurması gerekiyor ama kuramıyor çünkü kutuplaşma gerginliği devam ettiriliyor. Oyların çoğunluğunu kaybettiğinde bundan vazgeçmesi gerekiyordu. Kutuplaşınca kendi seçmeninizi konsolide ediyorsunuz ama Cumhurbaşkanlığını kazanmanın yolu çoğunluk oyundan geçiyor. Uzlaşmak ve rakip parti seçmeninden oy almak zorundasınız. Bu saatten sonrası o farkı kapatması kolay değil. Duygusal olarak insanları kendisinden kopardı. Seçime uzun süre kalsa, biz yanlış yaptık deyip diyalogcu dil kullanıp bir kısmını ikna edebilirsiniz. Ama şimdi neredeyse kampanya dönemi başladı. 1 yıl kaldı seçime. Şu andan itibaren yapılan her şeyin seçim için olduğunu herkes biliyor. Bundan sonra o diyalogu kurmaya imkan yok. Seçim atmosferinde rakip seçmenle diyalog geliştiremezseniz.”
Seçmen kanaatini netleştirirse onun fikrini değiştirmek zordur. Bu Erdoğan siyasi yeteneğini kaybettiği için olmuyor. Erdoğan gibi güçlü ve uzun süre yönetimde olan bir liderden kopuş zor olabilir ama kopan kitlenin kararı kesin oluyor. Karar verdikten sonra da dönüş olmuyor.
HDP, muhalefete verir
Seçim ikinci tura kalır ise…HDP ve diğer partiler muhalefetten yana oy kullanır. Oy oranı yüzde 12 görülen HDP’lilerin sadece yüzde 1.5’u şartlar elverirse Erdoğan’a oy verebileceğini söylüyor. Geri kalanı “asla vermem” diyor.
Erdoğan şapkadan tavşan çıkaramaz
Seçime doğru Sayın Erdoğan’ın “şapkadan tavşan” çıkaracağını söyleyenler var. Olmaz. Atacağı adımların oy getirisi olmaz. Özgür bir seçim ortamında Tayyip Bey’in şansı yok. AK Partili dostlarla konuşuyorum. “Son 8 ayda yüzde 40 ı göremediniz, Yüzde 50 yi nasıl bulacaksınız? Nasıl bir strateji uygulanacak? Bunun cevabı yok. Şu ana kadar strateji değişikliği de görünmüyor. Sonunda metafizik bir umuda sığınıyorlar. İşte şapkadan tavşan çıkarır. İyi de İstanbul’da çıkaramadı, Ankara’da, Hatay’da Antalya’da çıkaramadı…
Kılıçdaroğlu, Yavaş, İmamoğlu hangisi çok oy alır?
Kılıçdaroğlu, Yavaş, İmamoğlu ya da masanın göstereceği başka bir aday… Hangisi olursa olsun alacağı oylar birbirine yakın olur. Erdoğan yüzde 40’ı aşamayınca geriye kalan yüzde 50 artı 1 i bulması zor olmayacak.
Aday 2023'de açıklanır
6’lı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayını seçim takviminin açıklanacağı 2023 Ocak ayı sonrasında ilan edeceğini düşünüyorum.
Seçmenin yüzde 50'den fazlası dini hassasiyet aramıyor:
Seçmenin yüzde 50’si kendisini “muhafazakar” olarak tanımlamayan seküler seçmen kitlesi. Yüzde 60’ın siyasal kimliğine baktığımızda; 26-28’i CHP seçmeni. İçinde yüzde 1,1.5 muhafazakar var. Geri kalan klasik CHP’li. Yüzde 15 tahmin ettiğimiz İYİ Parti seçmeninde de muhafazakarım diyen yüzde 1’in altında. Geri kalan milliyetçi, Atatürkçü olarak tanımlıyor kendisini. Yani bunlar dini değerler ile siyasete bakmayan seçmen kitlesi. Saadet, DEVA, Gelecek, Yeniden Refah gibi partilerin tabanlarında muhafazakar duyarlılık var. Dolayısıyla siyasete dini duyarlılıkla bakmayan seküler kitle yüzde 50’nin üzerinde.
Kürtler, Yavaş'ı da Erdoğan'a karşı tercih eder
Kürtler, Mansur Yavaş ile Erdoğan arasında kalır ise Yavaş’ı tercih ederler. Ankara seçimlerinde bunu gösterdiler. Firesiz oy verdiler. Erdoğan’ın rakibi kim olursa olsun ittifakın oyu değişmiyor. Muhalefetin seçmeni adayı beğenmiyorum diye gidip Erdoğan’a oy vermiyor. O durumda kararsız kalıyor.
Adayların liyakat sorunu yok
Kılıçdaroğlu’nun da İmamoğlu ve Yavaş’ın da liyakat sorunu yok. Kemal Bey’in devlet, siyaset deneyimi var. Yıllarca devlette çalıştı. İmamoğlu hükümetten sonra en büyük bütçeyi yönetiyor. İstanbul’u yönetmek Türkiye’yi yönetmek gibidir. Tayyip Bey de belediye başkanlığından gelmişti. Mansur Bey hukukçu aynı zamanda, fazlası var eksiği yok. Masadaki diğer liderler de öyle. Devlet ve siyasette önemli görev almış isimler. Liyakat açığı yok. Olsa zaten vatandaş oy vermez.
MHP'nin yarısı Erdoğan'a oy vermeyecek
Tayyip Bey, Cumhur İttifakı’nın tamamından oy alamıyor. Kişisel oyu ittifakın oyundan fazla değil. Bazı MHP seçmenleri bir önceki seçimde Erdoğan’a oy vermedi. Şimdi daha büyük bir kesim oy vermeyeceğini söylüyor. MHP’nin neredeyse yarısı Erdoğan’a oy vermeyeceğini söylüyor.
Partilerin oy oranı
Anketlere göre son 8 ayda tablo fazla değişmiyor.
AK Parti 32-34,
CHP 26-28,
MHP 7-8,
İYİ Parti 13-15,
HDP 11-12 bandında.
DEVA ve Gelecek Partisi’ni 2-4 aralığında değerlendiriyoruz.
Kavga eden değil mutedil olan kazanır
Tablo değişti ve Erdoğan'ın çok fazla seçmene ihtiyacı var. Muhalefetin yüzde 60'ı sandığa götürüp oy verdirebilmesi için herkesi kucaklayan dil kullanabilmeli. Bir süre sonra Erdoğan da kucaklayıcı dile geçmek zorunda olduğunu anlayacak. O yüzden seçim sürecinin yüksek gerilimle geçeceğini düşünmüyorum. Siyasi tablo mutedil, demokrasi şenliğinde bir kampanyayı zorunlu kılıyor. Kavga eden değil mutedil olan aday şanslı olacaktır.
Güçlü başkan yardımcılığı destek görür
Bizim siyasi kültürümüzde A Takımı vardır. Seçmen güçlü kadro görmek ister. Partiler başkan ile birlikte güçlü yardımcılarını da tanıtır öyle bir konfigürasyon olursa seçmen buna pozitif karşılık verir. Liderlerden başkan yardımcısı olan olur mu, şu anda bir şey söyleyemeyiz. Olursa seçmenden destek görür.
Bir dönem kapanıyor
Benim gördüğüm artık bir dönem kapanıyor. Yeni bir dönem başlayacak. Yeni dönem demek. “ Ak parti yok buhar olacak” demek değil, buna inanmıyorum. Yeni bir siyasal sistem, yeni bir siyasal kültür olacak. AK Parti paradigmalarını değiştirip yeni sistem içinde varlığını sürdürebilir. Ama bir sürü faktöre bağlı. Yeni dönem tüm aktörlerin sıfırdan formatlanması anlamına gelmiyor ama sistem güç dengeleri, siyasal kültür, gelenekler açısından yeni bir döneme doğru gidiyoruz.
Z Kuşağı değil ittifaklar belirleyici
Her bir seçmen grubu önemli. Biri daha değerli değil. Bu seçimin asıl aktörü ittifaklar, yapıları, mekanizmaları, kaç partiden oluştukları, nelerde uzlaştıkları seçim sonucunu belirleyecek. Başka aktör aramaya gerek yok.
Meydan değil sosyal medyadan yarış
Cumhurbaşkanlığı yarışının meydanlarda yaşanmasına gerek yok. Sosyal medyada daha çok insana ulaşılıyor. Milyonlarca insan izliyor. Mitinge kaç kişi gelecek. Önemli olan seçmenle kurulan diyalog. Nasıl kurduğunuzun önemi yok burada. Dönemden döneme değişiyor. Yüzde 50 artı 1 alınması gereken bir yarış Ankara’dan ayak oyunları ile sürdürülemez
Erbakan, Özal, Çiller isimleri oy getirmez
Tansu Çiller, Turgut Özal, Necmettin Erbakan…Eski liderleri seçmenin çoğu tanımıyor. Seçmenin yarısından çoğu 40 yaş altı. Aileden duymadıysa bilmiyor. O yüzden Erbakan, Çiller, Özal gibi soy isimleri oy getirmez.
Ayasofya'yı açmak yüzde 1 oy getirmedi
Ayasofya’nın Camiye dönüştürülmesi oy oranına yüzde 1 bile etki yapmadı. Dini söylemin etkisi olmuyor. Belli değer yargısına sahip seçmen zaten orada olduğu için yeni seçmen getirmiyor.
"Beş Çayı'nda Ömer Şahin'in konuğu İbrahim Uslu: Erdoğan ve Kılıçdaroğlu ile çalışan İbrahim Uslu’d." haberi, 27 Mayıs 2022 tarihinde yazılmıştır. 27 Mayıs 2022 tarihinde de güncellenmiştir. Gündem kategorisi altında bulunan Beş Çayı'nda Ömer Şahin'in konuğu İbrahim Uslu: Erdoğan ve Kılıçdaroğlu ile çalışan İbrahim Uslu’d.. haberi 2022 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Beş Çayı'nda Ömer Şahin'in konuğu İbrahim Uslu: Erdoğan ve Kılıçdaroğlu ile çalışan İbrahim Uslu’d.. 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Gündem konusunda 05 Kasım 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.