Beşiktaş'ın Avrupa - Türkiye çelişkisi

Ali Kaya Soysal

Eğer, futbolun beşiği İngiltere’den doğan "derby"  sözcüğü yani, aynı kentin iki takımının karşılaşması anlamına geliyorsa, dün geceki Beşiktaş - Başakşehir maçı da derbi idi. Fakat takımlardan biri 114 yıllık, diğeri ise 4-5 yıllık, "prematüre" doğmuş bir kulüpse benim bu maçı derbi olarak kabul etmem mümkün değil... Kaldı ki, aslında orijinal adı İstanbul Büyükşehir Belediyesi olan bu kulübün başta futbol şubesi olmak üzere Istanbul halkının vergileriyle milyonlarca dolarlık transferler yapması sorgulanmalı..

Ama bunu kim sorgulayacak, mimari ve altyapı açılarından “İstanbul’a ihanet etmişiz, bunda benimde  sorumluluğum var" diyen ülkenin Cumhurbaşkanı mı, yoksa "bir ömre bedel Şehr-i İstanbul’un" kötüye gidişini algılayamayıp, devamlı oy veren hemşeriler mi ?

Ancak, öyle veya böyle ligimizde  Başakşehir diye bir takım varsa iyi futbol oynadıklarının hakkını teslim etmeliyim. Tabi, ödemelerde aksama olmadığı bir ortamda başarı kaçınılmaz ama belirttiğim gibi kimlerin paralarıyla bu ortam sağlanıyor, onuda ben dahil Istanbul halkı düşünsün..

Maçın ilk 5 dakikasında hakem Mete Kalkavan Beşiktaş’ın 3 gol atağını yanlış faul kararlarıyla durdurdu, hatta sonuncusunda Emre’nin Talisca’ya yaptığı faulü tam terse verdi, bununlada kalmayıp Talisca’ya sarı kart gösterdi. Bunun ezikliği altında kalarak son dakikalarda

Caner’in ağır küfürlerine kulağını tıkadı, sahadan atamadı. Hakem yazmak istemiyorum, ama bu kardeş maça ya önyargılı çıktı, ya da hakemlik yeteneği bu kadar..

Beşiktaş karşısında takır takır top oynayan Başakşehir’i izledik ilk devre. Önde basmaya çalışan rakiplerini çabuk ve tek pasla etkisiz kıldılar, bunda tabi futbolun değişmez taktik kurallarından biri olan "baskıyı" siyah-beyazlı forvet oyuncularının yanlış uygulamasınında rolü büyüktü.."For- cheking" , yani önde baskı en az 4-5 futbolcuyla yapılır, top ayağına gelecek rakip önceden hissedilir, ona göre basılır ve en önemlisi aralarında kopukluk yaşanmamalıdır. Beşiktaş bu konuda eksikti...

İlk yarının bir taktik yanlışı daha vardı Beşiktaş’ın, kanat oyuncuları olan Quaresma ve Lens tam 10 kez alan değiştirdiler. Böyle bir yanlış olamaz, benim merak ettiğim, buna Şenol hoca mı karar veriyordu kenardan, yoksa oyuncular kafalarına göre mi davranıyordu, her ikiside yanlıştır...

Transfer aylarında ben Lens’in alınmasına olumlu yaklaşmıştım, ama bu kardeş eline geçen fırsatları iyi değerlendiremedi düne kadar... Bu bağlamda, Almanya alt yapılı, U 21 Milli takımda oynayan, sol ayaklı Orkan’a niye forma şansı tanınmıyor hoca tarafından? Babel’in olmadığı bir onbirde sol kanat niye teslim edilmez bu gence, acaba 20 yaşında olmasından mı? İkinci yarı Lens oyundan alınıp Oğuzhan girince Talisca’nın sağ kanata alınması ne kadar saçma ise, sonra Tolgay’ın yerine Negredo girince Cenk’in  orijinal yerinden uzaklaştırılıp sol kanada alınması da o derece saçmaydı... Tüm bunları Şenol Güneş’in eksi hanesine yazıyorum...

Maçın son 6-7 dakikası gerek oyun kalitesi, gerekse heyecan açısından üst düzeyde geçti. Beşiktaş mutlak galibiyet için bastırırken Kerim Frei’ın golüyle geriye düştü, ama 3 dakika sonra

kornerden gelen ortaya takımın en iyilerinden Tosic’in kafasıyla deyim yerindeyse, "önce eşeğini kaybetti, sonra bularak" sevindi.

Sonuç olarak, Beşiktaş Avrupa’da yoluna giderken içeride irtifa kaybediyor... Son 4 maçta kaybedilen 10 puan şampiyonluk yarışında büyük darbedir... Bunun en büyük sorumlusu Şenol hoca, elindeki derin kadroyu yeterince kullanamıyor bence, 13-14 futbolcuyla devam ediyor

Şampiyonlar Ligi ve "annemizin" ligine... Hoca, takımın yaş ortalaması yüksek, kısa vadeli başarıları hedeflerken, ki haklısın, biraz da "makro" düşün.. Dünkü maçın 10 kişilik yedeklerine bakıyorum, kaleci

Tolga’yı çıkartsam bile yaş ortalaması 26...

Dikkat!!