CHP Sözcüsü'nden İliç Faciası ve Kurum'a Sert Tepki
CHP Sözcüsü'nden İliç Faciası ve Kurum'a Ser... CHP Sözcüsü Yücel, Bakan Özhaseki'nin İliç maden faciasına geç müdahalesini ve Murat Kurum'un adaylığını eleştirdi: "Hukukun üstünlüğü gereği Kurum yargılanmalı."
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Sözcüsü Deniz Yücel, MYK gündemiyle ilgili yaptığı basın toplantısında açıklamalarda bulunmuş oldu.
İliç'te meydana gelen maden faciasında Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'nin madene geç gitmesine tepki göstererek "Sorumsuzlukta birbirleriyle yarışıyorlar. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki... Al birini vur diğerine. Erzincan'ın İliç ilçesinde büyük bir çevre felaketi yaşanıyor, bu beyefendi Erzincan'a ama felaketin 9’uncu gününde gidiyor. İliç’e gitmesine engel olan sağlık sorunları her ne de olsa İstanbul’a, Osmaniye’ye gitmesine engel olmuyor. Felaketin olduğu yer aktif fay hattının üzerinde fakat bu zat, hiç fakat hiç utanmadan, 'İlk defa duyuyorum' diyebiliyor" dedi.
"ÖLÜME SEBEBİYET VERMEKTEN YARGILANIR"
Yücel ayrıca şu ifadeleri kullandı:
"Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünün olduğu bir ülkede Murat Kurum, ölüme sebebiyet vermekten ve çevre felaketine yol açmaktan yargılanır fakat Türkiye’de bu kişi, 16 milyonluk bir mega kenti yönetmeye talip oluyor."
Yücel'in konuşmasından satır başları şu şekilde:
"İLİÇ’İN AÇTIĞI YARA HAFİFLEMEDEN ERZİNCAN’DAN GELEN GÖÇÜK HABERİYLE SARSILDIK"
Dinmeyen acı Hocalı Katliamı’nın üstünden geçen 32 yıla rağmen acımız ilk günkü kadar taze. Çocuk, yaşlı, genç, kadın demeden canlarımıza kıydılar. 32 yıl önce Hocalı’da şehit edilen Azerbaycanlı kardeşlerimizi, rahmet ve saygıyla ve saygıyla anıyoruz. Ruhları şad olsun. Erzincan İliç’te toprak altında kalan ve 13 gündür ulaşamadığımız 9 işçimizin yüreklerimizde açtığı acı hafiflemeden bugün sabah saatlerinde Elazığ Palu’da bir madende göçük meydana geldiği haberiyle sarsıldık. Tek tesellimiz, göçük altında kalan işçilerimizin tamamının kurtarılmış olması. İşçilerimize ve Elazığ’a geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
"YILMAZ TUNÇ’A SORUYORUZ: İLİÇ’TE GÖREV YAPACAK 4 SAVCI, MURAT KURUM’UN BAKANLIK DÖNEMİNİ DE SORUŞTURACAK MI?"
Elbette çok üzgünüz fakat daha çok da öfkeliyiz. Bu ülkede, son 22 yılda, tamamı öngörülebilir ve önlenebilir iş cinayetlerinde, en az 33 bin işçimiz can verdi. Yerlilik ve millilik nutukları atanlar, ülkemizin topraklarını yabancılara peşkeş çekmekte; bu toprakları emekleriyle bereketlendiren insanımızın canına kast etmekte hiçbir sakınca görmediler. Şimdi kalkmış, ‘35 milyon metreküplük toprak var, 400 bin kamyon gerekli’ diyorlar. Her gün artan öfkeyi bastırmak için soruşturma başlatıldığını ifade ediyorlar.
Ama İliç’te göz göre göre gelen bu felaketin gerçek sorumlularının kim olduğunu söylemiyorlar. O zaman biz açıklayalım: İliç'teki maden sahası kimyasal sızıntı sebebiyle 22 Haziran 2022’de kapatılıyor. Sadece 3 ay sonra yeniden açılıyor. Kimin zamanında? Murat Kurum. Madende kapasite artışına gidiliyor, onayını kim veriyor? Murat Kurum. Peki ‘Kapasite artışı için ÇED gerekli değildir’ diyen kim? Yine Murat Kurum. Buradan, ‘İliç faciasıyla ilgili soruşturma başlatıldı’ diyen Yılmaz Tunç’a soruyoruz: Bölgede görev yapacak olan 4 savcı, Murat Kurum'un Bakanlık dönemini de soruşturacak mı?
"MEHMET ÖZHASEKİ’NİN SAĞLIK SORUNLARI HER NASILSA OSMANİYE’YE GİTMESİNE ENGEL OLMUYOR"
Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünün olduğu bir ülkede Murat Kurum, ölüme sebebiyet vermekten ve çevre felaketine yol açmaktan yargılanır fakat Türkiye’de bu kişi, 16 milyonluk bir mega kenti yönetmeye talip oluyor. Felaketin baş sorumlusu hiçbir şey olmamış gibi çevrecilik, şehircilik, dayanıklı şehirler nutukları atıyor. Bu zat, uzmanların ‘Ayakkabıyla bile girilmemeli’ dediği Salda Gölü'ne iş makinelerini soktu. Maden ocaklarının kapasite artırım taleplerine hep destek verdi, İliç'te bir faciaya neden oldu. İmar barışı adı altında kat artışlarına izin verdi, binaları denetlemek yerine denetimsiz binaların müteahhitlerini korudu.
Biz, bu sorumsuz adamın İstanbul'u mahvetmesine izin vermeyeceğiz. Bir de bu sorumsuz adamın halefi var, sorumsuzlukta birbirleriyle yarışıyorlar; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki. Al birini, vur ötekine… Erzincan'ın İliç ilçesinde büyük bir çevre felaketi yaşanıyor, bu beyefendi Erzincan'a ama felaketin 9’uncu gününde gidiyor. İliç’e gitmesine engel olan sağlık sorunları her ne de olsa İstanbul’a, Osmaniye’ye gitmesine engel olmuyor. Felaketin olduğu yer aktif fay hattının üzerinde fakat bu zat, hiç fakat hiç utanmadan ‘İlk defa duyuyorum’ diyebiliyor.
"DOLARIN YEŞİLİNİ SEÇEN BU İKTİDARI HALKIMIZLA BİRLİKTE SANDIKTA GÖNDERECEĞİZ"
Biz, bu felaketin sorumlularını biliyoruz, tanıyoruz. Siz kaçmaya, saklanmaya, sorumluluğu üzerinizden atmaya devam edin. Biz işçilerin, emekçilerin yanında olmaya ve halka tüm gerçekleri anlatmaya devam edeceğiz. Yeni felaketlerin yaşanmaması, gereken önlemlerin alınması için her ortamda tepkimizi koymaya devam edeceğiz. Amasra’da, Soma’da, Ermenek’te, Karadon’da madenlerdeki iş cinayetlerini ‘kader’ ve ‘fıtrat’ diye geçiştiren; gözünü kar hırsı bürüyen; insan canını, doğayı ve yeşili değil, doların yeşilini seçen; işçileri, geçimle ölüm arasından tercih yapmak zorunda bırakan bu iktidarı halkımızla birlikte sandıkta göndereceğiz. Ülkemizde siyanürle altın madenciliği yapılan yerlerde bu vahşi madenciliğe karşı halkımızla, işçilerimizle birlikte direneceğiz.
"24 KASIM 2023 TARİHİ İTİBARIYLA BİREYSEL KREDİ KARTI BORÇLARI 1 TRİLYON 43 MİLYAR LİRAYLA REKOR BİR DÜZEYE ULAŞTI"
Ülkemizde her eve, her cebe, her mutfağa etki eden büyük bir ekonomik buhran olduğunu görmekteyiz. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 27 Aralık 2022 tarihinde bireysel kredi kartı borçları, 446 milyar liraydı. Bankalarda faizler yükseldi, yurttaş geçinebilmek için kredi kartlarına yüklendi. Son dönemde gecikme faizlerinin yükselmesi, nakit avans limitinin aşağı çekilmesi gibi zorlaştırıcı önlemlere rağmen çığ gibi büyüyen bir bireysel kredi kartı borçlanma dönemi başladı.
Ve sonuç: 24 Kasım 2023 tarihi itibarıyla bireysel kredi kartı borçları 1 trilyon 43 milyar lirayla rekor bir düzeye ulaştı. 2 yılda 446,6 milyardan 1 trilyon 43,6 milyara, yüzde 133 artış göstermiş. Hal böyleyken AKP hükümeti, kredi kartlarıyla ilgili düzenleme çalışmalarının devam ettiğini söylüyor. Vatandaşın cebinde nakit para bırakmayıp cüzdanındaki karta sınırlama getirerek ekonomiyi düzelteceklerini zannediyorlar. Kredi kartı düzenlemesi, ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Umurlarında mı? İçi boş, günü birlik, palyatif ekonomik tedbirlerden anlıyoruz ki hayır.
"HÜKÜMETİN FİYAT İSTİKRAR HEDEFİ 2028. 2028’E KADAR DAYAN DAYANABİLİRSEN"
AKP hükümeti yüzünden Türkiye'de gelir düzeyi düşük kesim ve orta sınıf, kredi kartıyla borçlarını döndürerek ay başını getiriyor. Borcunu ödeyip limit açıyor, limiti ay sonuna gene tükeniyor, bu kısır döndü de böyle sürüp gidiyor. Kredi kartı limitlerinde olası bir ani azalış ve sert taksit önlemleri, işte bu kesimin yaşamını olumsuz etkileyecektir. Çünkü şu ayrıntıyı görmezden geliyorlar: Vatandaş artık kredi kartından lüks harcamaları değil, temel gereksinimlerini karşılar hale geldi. Vatandaşın cebinde para yok. Ekmeği, sütü, peyniri, yumurtayı kredi kartıyla alıyor. Bir yanda, 2 yılda 1 trilyon artan bireysel kredi kartı borçlanması; diğer yanda kredi kartı olmasa sofrası peynir-ekmek göremeyecek olan yurttaş... Bütün bunlar yaşanırken hükümetin fiyat istikrar hedefi ise 2028. 2028’e kadar dayan dayanabilirsen.
"ADALET BAKANI ‘KİRADA YÜZDE 25 SABİT ZAMDAN VAZGEÇİLECEK’ DEDİ. SARAY, BU BİLGİYİ YALANLADI"
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, 8 ay sonra ilk kez faizi sabit tutmanın müjdesini verirken enflasyonu ve fiyat artışlarını ağzına dahi almıyor. Mesele faizi sabit tutmak değil, sorun tutarları sabit tutmak. Bakın, tutarları düşürmek demiyoruz bile. Fiyatları sabit tutun da yurttaş rahat bir nefes alsın. Sabit tutun ki Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın, ‘Enflasyonla mücadele ederken büyümeyi de sürdüreceğiz’ yalanının bir anlamı olsun. Yılın ilk ayında yükselen enflasyonun sonraki aylarda kademeli, yıl ortasından sonra da belirgin şekilde düşmesini bekliyorlarmış. Belirgin olan ne biliyor musunuz?
Belirgin olan halka yalan söylemeleri. Bakın bir yalan daha: Adalet Bakanı çıktı, hükümetin kirayla ilgili atacağı adımı açıkladı, ‘Yüzde 25 sabit zamdan vazgeçilecek’ dedi. Bir gün geçmeden saray, bu bilgiyi yalanladı. Kendi bakanlarının açıklaması için ‘uydurma’ dediler. 1 Nisan sonrasında yaşanacak krizlere, kira kaosunun da ekleneceğinin söylenmesinden rahatsız oldular. Her zaman olduğu gibi sorunları halının altına süpürdüler, yerel seçim sonrasına ötelediler. Bu nedenle, kıymetli milletimize yerel seçimlerde oy verirken 1 Nisan sonrasını da iyi düşünmelerini söylüyoruz.
"TÜRKİYE VARLIK FONU KARA BİR DELİK, NE DENETİMİ VAR NE DE YUTTUĞU MİKTAR BELLİ"
Geçtiğimiz günlerde, partimizin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri, ‘Türkiye Varlık Fonu (TVF) 2022 Raporu’nu hazırladılar. Raporda, içerisinde kamu bankalarından THY’ye, BOTAŞ’tan ÇAYKUR’a kadar birçok devasa kurumu barındıran TVF denetiminin yetersiz olduğu ifade edildi. Kurumların neden milyarlarca lira zarar ettiğinin araştırılmadığı, TVF’nin tamamen Cumhurbaşkanına bağımlı hale getirilmiş olduğu ve fonun hazineyle ilişkisinin açık ve şeffaf olmadığı söylendi. TVF kara bir delik, ne denetimi var ne de yuttuğu miktar belli. Düşünün, bir çeşmenin başını tek adama bağlamışlar, tek adam kana kana içiyor, paşa gönlünden geçene içiriyor, ülkeyse açlıktan ve susuzluktan kırılıyor. İşte TVF buna benziyor.
"SADECE SARAYIN AMPULLERİNİ YARI YARIYA AZALTSALAR, BİNLERCE EMEKLİYE KAYNAK BULABİLİRLER"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, emeklilere verilen bayram ikramiyelerinin 3 bin lira olacağını söyledi. ‘Bütçeyi zorladık’ masallarını anlatırken hiç utanmadı. Emekli ikramiyesi yalnız ve yalnız 1000 lira artırıldı. Gerçekten emeklilerle dalga geçiyorlar, emeklileri yok sayıyorlar. Ancak unuttukları bir şey var. Marketlerdeki fiyat artışlarını, sağlık harcamalarındaki artışı, faturalardaki artışı en iyi gören ve tahlil eden kesim emekliler. Yani emekliler neyin, ne kadar olduğunu çok iyi biliyorlar. Emekliler dini bayramlarda ödenen bayram ikramiyesiyle 2018 senesinde küçükbaş kurbanlık alabiliyordu.
Bu yıl ise yalnız 6-7 kilo et alabilecekler. Bakın, bu hükümet kendine yakın görmüş olduğu vakıflara para buluyor, Suriyeliler için kaynak bulabiliyor, şatafatlı gezilere ve törenlere para ayırabiliyor, her gün çakarlı araçlarla şov yapacak, kent turları atacak kadar bol para var fakat iş emekliye gelince para yok. Bu koşullarda emeklilere asgari ücret kadar ikramiye vermek zor olmasa gerek. Sadece sarayın ampullerini yarı yarıya azaltsalar, binlerce emekliye kaynak bulabilirler. Sorun da bu zaten, kaynak var fakat bu kaynağı emeklilere harcamak istemiyorlar. Bir kez daha hatırlatıyoruz: En düşük emekli maaşı, asgari ücret düzeyine çekilmeli, bayram ikramiyeleri de bu oranda iyileştirilmelidir.
"ŞİDDETİN BU KADAR NORMALLEŞMESİNİN SEBEBİ SENSİN SAYIN ERDOĞAN"
Bu ülke böyle bir ekonomik kriz, böylesine bir ekonomik buhran görmedi. Ülkece fakirliği iliklerimize kadar hissediyoruz. Vatandaş sebze meyveyi tek tek alır hale geldi. Yarım bardak çay, yarı fiyatına bayat ekmek satılıyor. Vatandaş pazar yerlerinden çürük meyve sebze topluyor. Açlık sınırı 15 bin lira, yoksulluk sınırı 49 bin lira. Ama Erdoğan hala utanmadan ‘Alternatifiniz benim’ diyebilme yüzsüzlüğünü gösterebiliyor. Sayın Erdoğan, bu ülkedeki mutsuzluğun sebebi sensin. Bu ülkede et yiyemeyen, süt içemeyen, protein alamayan çocukların sebebi sensin. İntihar eden gençlerin, ana-babaların sebebi sensin. Depremden kurtulup yardım eli uzatılmadığı için hayata tutunamayanların, göstere göstere gelen felaketin sebebi sensin. Kevgire dönen sınırlarımızdan elini kolunu sallaya sallaya yurda giren ne idüğü belirsiz kişilerin sebebi sensin. 22 senedir yürüttüğün kin ve nefret dolu siyasetinle toplumun ruh sağlığının bozulmasının, yaptığı iyiliğe yenilen taksicinin, şiddetin bu kadar normalleşmesinin sebebi sensin Sayın Erdoğan. O yüzden sen kimseye, hele ki CHP’lilere alternatif olamazsın.
"NEZAKETSİZ, SAYGISIZ, HALKINA VE MİLLETİNE ÜSTTEN BAKAN SİYASET ANLAYIŞINA SON VERECEĞİZ"
Genel Başkanlarından feyz aldıkları çok belli olan AKP’li belediye başkan adaylarının seçim çalışmalarına şu şekilde bir göz atalım. Vatandaşa ağza alınmayacak küfürler eden mi ararsınız, vatandaşa el hareketi çeken mi ararsınız. Görüyoruz ki anlatacak vaatleri olmadığı için yerel seçim çalışmalarını bu şekilde yürütüyorlar. AKP’nin Niğde Hacıabdullah beldesinin adayı, konuşması sırasında devletin jandarma komutanına hadsizce, ağza alınmayacak küfürler etti. İnanılır gibi değil fakat AKP’nin Balıkesir Bandırma adayı, tarla tutarları üstünden tartıştığı vatandaşa el hareketi çekti. AKP’nin Konya Cihanbeyli adayı, vatandaşlara hitap ederken küfür etti. Bu nezaketsiz, saygısız, halkına ve milletine üstten bakan, üst perdeden konuşan siyaset anlayışına son vereceğiz.
"8. YARGI PAKETİ ANAYASA'YA AYKIRILIKLAR İÇEREN, YASA YAPMA TEKNİĞİ AÇISINDAN YANLIŞ VE İÇERİK OLARAK DA YETERSİZ BİR TEKLİF"
AKP'nin 22 senelik iktidarları süresince en fazla tahribat yarattığı alanlardan biri de hukuk oldu. Bugün ülkemiz, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının ciddi bir şekilde yara aldığı, millet iradesinin yok sayıldığı, Anayasa'nın ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının yok sayıldığı bir ortamda yerel seçimlere gidiyor. Hal böyleyken Meclis gündemine bir yargı paketi daha geldi. Kamuoyunda 8. Yargı Paketi olarak bilinen bu teklif, Anayasa'ya aykırılıklar içeren, yasa yapma tekniği açısından yanlış ve içerik olarak da yetersiz bir teklif. Yargıdaki sorunları çözmüyor fakat AKP ısrarla bu tekliflere ‘yargı reform paketi’ diyebiliyor. Bakın, ‘yargıda reform’ iddiasıyla ilgili 7 kanun teklifi, şimdiye kadar bu Meclis’te yasalaştı. Ekim 2019'dan Mart 2023'e kadar gelen 7 yargı reform paketi, esasen yargıda reformu hedeflemiyordu. Zaten öyle olsaydı Dünya Adalet Projesi (WJP) 2023 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne göre, ülkelerin hukukun üstünlüğüne bağlılıklarının ölçüldüğü raporda, 142 ülke arasında Türkiye, 117’inci sırada yer almazdı.
"AKP DE KENDİNE YAKIŞANI YAPTI"
İktidarın istekleri doğrultusunda istatistik açıklayan TÜİK’in ‘Yaşam Memnuniyeti Araştırması’ sonuçlarına göre, Türkiye’de yaşayan nüfusun yüzde 40’ı, yasaların herkese adil ve tarafsız olarak uygulanmadığını düşünüyor. Dikkatinizi çekerim, TÜİK verisinde bile bu oran yüzde 40’lardaysa gerçek oranı siz düşünün. Demek ki ‘reform’ diyerek süsledikleri bu yargı paketleri hiç bir işe yaramamış. Yargıtay’ın Anayasa’ya darbe niteliğindeki girişimlerine ve Meclis’e talimat verme hadsizliğine ses çıkarmayıp hatta bunu alkışlayan AKP’nin ‘yargıda reform’ çıkışı elbet inandırıcı değil. AYM’nin iptal ettiği pek çok maddeyi, iptal gerekçeleri yerine getirilmeden yeniden Meclis’e getirmek AYM’yi yok sayan AKP'ye yakışırdı, AKP de kendine yakışanı yaptı. Biz CHP olarak reformun R'sinin bile olmadığı bu teklifle ilgili itirazlarımızı komisyonda olduğu gibi Genel Kurul’da da dile getireceğiz.
"BİZ KENTLERİMİZİ EMİRLERLE, TALİMATLARLA VE DAYATMAYLA YÖNETMEYECEĞİZ"
Ülkemizde iktidarın himayesindeki bir grup azınlık haricinde toplumun her kesimi, ekonomik açıdan kuşatma altında. Emeklisinden işçisine, öğrencisinden memuruna ekonomik açıdan kaygılı ve mutsuz bir toplum olduk. Sürekli felaketlere uyanan, bu felaketler karşısında hep yetersiz kalan bir iktidarla sınanır olduk. 22 senedir AKP’nin tehdit eden, kutuplaştıran sözlerinden usandık. Bu iktidarın halk iradesini yok sayan tutumlarından; vatandaşa kafa tutan, halka had bildiren, demokrasiden bihaber, kendisi zenginlik içinde yaşarken kürsüden tasarruf nutukları atan tavırlarından bıktık. Biz CHP olarak gençlerin umutlu, çocukların mutlu, yurttaşlarımızın insan onuruna yaraşır, güvenli kentlerde rahatlık içinde yaşadığı, gelirin hakça ve adilce paylaşılmış olduğu bir Türkiye için mücadele ediyoruz. Biz kentlerimizi emirlerle, talimatlarla ve dayatmayla yönetmeyeceğiz. Kentlerimizi, o kentte yaşayan yurttaşlarımızla birlikte yöneteceğiz. Her yurttaşımızın, belediye hizmetlerinden eşit şekilde yararlanmasını sağlayacağız. Bunun için, 31 Mart yerel seçimlerini önemsiyoruz. İşimiz, gücümüz Türkiye.
"CHP Sözcüsü'nden İliç Faciası ve Kurum'a Sert Tepki" haberi, 26 Şubat 2024 tarihinde yazılmıştır. 26 Şubat 2024 tarihinde de güncellenmiştir. Gündem kategorisi altında bulunan CHP Sözcüsü'nden İliç Faciası ve Kurum'a Sert Tepki haberi 2024 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. CHP Sözcüsü'nden İliç Faciası ve Kurum'a Sert Tepki 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Gündem konusunda 23 Aralık 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.