Emekliyi enflasyona ezdirmiyoruz masalı hayal

Emekliyi enflasyona ezdirmiyoruz masalı hayal Emekliler, aylıklarına yapılan son zamların yeterli olmadığını bir kez daha belirterek, yaşam pahalılığına dikkat çekti. Emekli vatandaşlardan biri, "Kasapta etin kilogramı 400 lira. Pazardan 4 tane kabak aldım, 55 lira para verdim. Bu dönem çok kötü," dedi.

Türkiye'de emekli maaşlarına uygulanan zamdan sonra da yüksek enflasyon ve yaşam pahalılığı vatandaşın belini bükmeye devam ediyor. Özellikle yeni yılla birlikte iğneden ipliğe her şeye zam gelirken vatandaşlar aldıkları maaşlarla geçinmeye çalışıyor.

SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yapılan yüzde 37.56 oranındaki zamma gelen tepkiler üzerine ilave yüzde 5 zam daha yapıldı. 2024 yılının ilk altı ayında uygulanacak olan emekli maaşlarına yapılan zam oranı, tüm emekliler için eşit şekilde yüzde 49.25 olarak belirlendi. Böylelikle en düşük emekli maaşı 7 bin 500 TL'den 10 bin TL'ye çıkarıldı.

Pahalılık karşısında oldukça düşük kalan zamma, emekliler tepki göstermeye devam ediyor.

'KIYMA 400 TL, KİRA 15 BİN TL, 4 TANE KABAK 55 TL'

Sinop'ta emekli vatandaşlar son yapılan zamların yeterli olmadığını şu şekilde dile getirdi:

Sinoplu emekli yurttaş Hasan Erbul: "Ben senelerdir esnaflık yapıyorum. Çay bahçem var ve genel anlamda emekliler geliyor. Emekliler ağacın kenarından bakıp kimin yanında otursam da ücretsiz çay içsem diye düşünüyor. Kasapta etin kilogramı 400 lira. 5 kişi otursalar 1’er çay içseler 50 lira. Bizde 50 lira, başka yerde 15 lira çayın tanesi. Biz 10 liraya ucuza veriyoruz. Yazık, günah. Sinop’ta kiralar çok kötü durumda. Bizim mahallede bir ev kirası 15 bin lira. 15 bin liradan aşağı kira yok. Pazardan 4 tane kabak aldım ve 55 lira para verdim. Ben Tansu Çiller’in zamanını, Demirel’lerin zamanını, Ecevit zamanını da gördüm. Fakat bu perişan. Bu dönem çok kötü. Sinop’ta yazın 20 kişi evlendi desek bunların 10 kişisi boşandı. Niye boşandı bunlar? Ekonomik durumundan dolayı boşandı. İlk aylar güzel gitti fakat ondan sonra ekonomik duruma geldiği zaman boşandılar."

'ÇALIŞAN VE EMEKLİ MAAŞI FARKI YARI YARIYA FARK ETTİ'

Emekli maaşıyla çalışan arasındaki maaş farkını ifade etmek istediğini söyleyen emekli Alperay Ün, "Ben bir yıl önce emekli oldum. 41 yıl hizmetle emekli oldum. Ben emekli olduğumda çalışan öğretmenle emekli maaşı arasındaki fark 5 bin lira civarındayken, şu anda benim ile çalışan aynı derece ve kademedeki öğretmen arasındaki maaş yarı yarıya fark etti. Yani demek istediğim şu. Benim hizmet sürem içerisinde çalışan öğretmenin aldığı maaşın ben yarısını alıyorum. Dolayısıyla 1 yıllık bir süreçte çalışan ve emekli arasındaki farkın bu kadar oluşması hiçbir şekilde izahı mümkün olmayan ve kabulü de mümkün olmayan bir durumdur.

'EMEKLİYİ ENFLASYONA EZDİRMİYORUZ MASALI HAYAL'

Oransal olarak yapılan zamların emeklilerin bütçesine ve ekonomisine olumlu yansımasının söz konusu olmadığını belirten Ün, "Çünkü, zaten bu zamlar aylar önceden konuşularak toplumda bir algı oluşturuluyor ve her şekliyle piyasadaki vatandaş esnafı da dahil olmak üzere, büyük marketlerde buna dahil olmak üzere verilen zammın daha üzerinde piyasaya yansıtıldığı için bizim bütçemize daha ilk ayda bile olumu bir katkısı ne yazık ki olmuyor. Ben bir yıllık emekli olarak, bir yıl içerisinde maalesef bu gerçeklerle yüz yüze kaldım. Çalışanla emekli arasındaki fark sürekli emekli aleyhine olumsuz bir şekilde devam ediyor. İşin özünde biz emekliyi enflasyona ezdirmiyoruz masalı maalesef hayalden öte değil emekli açısından."

'EMEKLİ MAAŞIMIZ YETMİYOR HER ŞEY UÇUK'

Emekli Musa Cengiz: "10 bin lira alan da var, 15 bin lira alan da var. Bu paralarla bizim işimiz zor. Çok zor. Kıymanın kilogramı olmuş 400 lira. Ev kiraları olmuş 15 bin lira. Pazara gidip, sırf sebze alsan 800 lira tutuyor. Karı, koca maaş alan da çok zor. Evi olmayan insanların geçimi de çok zor."

Emekli Cihat Usta: "Biz matematik bildiğimiz için, eski kuşak olduğumuz için idare ediyoruz. Fakat bu rakamlar yetmez. Emekli maaşımız yetmiyor. Her şey uçuk."

Emekli Ali Karagülle ise: "7 bin 500 liradan 10 bin lira oldu. 10 bin lira yeterli olur mu?"

BirGün yazarı Ozan Gündoğdu: Demografik deprem şiddetleniyor