Ertuğrul Özkök: En ünlü kadın gazetecinin terk edildiğini öğrendiği an

Ertuğrul Özkök, "Pazar Mektubu" başlığı altında, yazdığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazısında bugün Meryl Streep'in "Şeytan Prada Giyer" (Türkiye'de Şeytan Marka Giyer ismiyle vizyona girdi) filminde canlandırdığı dünyanın en güçlü kadın genel yayın yönetmeni Anna Wintour karakterinin kocası tarafından terk edildiği ana işaret ederek, "Ve o an biz en güçlü karakterin de çökebileceği bir anı olabileceğini görüyoruz. Ama gördüğümüz en az onun kadar çarpıcı bir başka şey daha var. Bakışlarındaki yaşlılık…" diye yazdı.

Özkök'ün "En ünlü kadın gazetecinin terk edildiğini öğrendiği an" başlıklı yazısı şöyle: 

En ünlü kadın gazetecinin terk edildiğini öğrendiği an

Bu yazının başlığını şöyle de koyabilirdim.
“Elli yaş üstü kadın gazeteciler ve ben neden güneş gözlüğü takarız?”
Bir adım daha ileri de gidebilirim:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan Pazar günleri neden güneş gözlüğü takar?”

Bakan Soylu’dan Ertuğrul Özkök’e tepki

Bu sabahın 4'ünde aklıma takılan soru

Bu yazılı bu sabah saat 4’de yazmaya başladım.
“Yahu böyle sorular sabahın köründen bile erken saatte niye aklına takılır” diye sorabilirsiniz.
Yemin ediyorum benim değil New York Times gazetesinin aklına takılmış.

O rolleri kendisi mi oynuyor, yoksa gözlükleri mi?

En ciddi gazete dün durup dururken, bütün sinema çevrelerinde bomba gibi patlayan bir soru ortaya attı:
“Meryl Streep gerçekten iyi bir oyuncu mu? Yoksa Oscarları kazandığı filmlerdeki rollerinin yarısını kendisi değil, gözlükleri mi oynuyor?”
Amanda Hess’in yazısı aslında Merly Streep’in en önemli filmlerinde “Gözlük takıp çıkarma sahnelerinin” ne kadar önemli olduğunu anlatıyor.
Gazete de onun çeşitli filmlerinden onlarca çarpıcı fotoğrafı yayınlamış.
Hepsinde gözlüklü…

Gazetenin kadın patronu gözlüğünü ne zaman takar?

Mesela Washington Post gazetesi patronu Katharine Graham’ı canlandırdığı “Post” filmi…
Gazetenin patronu gazeteyi her okumaya başladığında gözlüğünü takıyor, durunca da çıkarıyor.
Bunu filmin çeşitli sahnelerinde görüyoruz.
O nedenle bir arkadaşı “Meryl Streep’in oyununu yarısı gözlük işi demiş.

Bu sözler ünlü bir oyuncuya hakaret mi

Yazar, “Arkadaşımın bu sözü önce bana hakaret gibi geldi lakin yıllar boyunca onun filmlerini seyrederken ben de onun oyunculuğunda gözlüğü manipüle edişine takıldım” diyor.
Aynı sahneler İngiltere Başbakanı Thatcher’ı canlandırdığı filmde de vardı.
Dahası bir çok öteki filmde de benzer bir oyunculuk açıkça görülüyordu.

Onun gözlükleri Çehov'un silahı gibi

New York Times yazarı “Meryl Streep’in gözlüğü Çehov’un silahı gibi bir şey” diyor.
Yani her hikâyede bazı ögelerin zorunlu olmasını ifade ediyor.
Ve sonunda şuna bağlıyor:
Gözlükler, sinemada bir abartının takımyıldızıdır…
Sadece sinemada mı…
Hepimizin günlük hayatında da gözlük sadece gözlerin üzerine takılan bir aksesuar mıdır?
Onu çıkarıp takmak da, günlük oyunumuzun bir parçası değil mi…

Şeytan ne giyer, hangi marka gözlük takar

Ama tabii benim yaşlandıkça daha da hinleşen gözlerim yazıda başka bir ayrıntıya takıldı.
Oscar’lı oyuncunun “Şeytan Prada Giyer” filmindeki bir sahne bu.
Meryl Streep o filmde çok ünlü, güçlü ve acımasız bir moda dergisi editörünü canlandırıyor.
Bu rolün Amerikan moda yayıncılığının tartışmasız en efsane genel yayın yönetmeni Anna Wintour’dan esinlendiği herkesin bildiği bir sır.
Çok güçlü bir kadın. Aurası ve efsanesi, belki de genel yayın yönetmenliğinden bile büyük.
Bu da ona inanılmaz bir güç veriyor..
Filmde okuldan yeni mezun bir gazeteci onun yanında çalışmaya başlayınca aralarında çok ilgi çekici bir ilişki başlıyor.

En güçlü kadının güneş gözlüğünü çıkardığı an

Anna Wintour gibi filmdeki kadın editörü de hep güneş gözlüklerinin arkasında görüyoruz.
İşte o filmde bir sahne var ki orada bambaşka bir kadın karakteri çıkıyor karşımıza…
Dibe düşmüş, gücünü kaybetmiş bir kadına…
Dünyanın en güçlü kadın genel yayın yönetmeninin kocası tarafından terk edildiğini öğrendiği an…
İşte o anın verdiği şaşkınlık ile hiç yapmaması gereken bir hareketi yapıyor ve güneş gözlüklerini çıkarıyor.
Ve o an biz en güçlü karakterin de çökebileceği bir anı olabileceğini görüyoruz.
Ama gördüğümüz en az onun kadar çarpıcı bir başka şey daha var.
Bakışlarındaki yaşlılık…

Anna Wintour

47  yaşında çok fit bir İngiliz kadın gazeteci ne demişti

Bu kare bana yıllarca önce okuduğum bir İngiliz kadın gazetecinin kitabını hatırlattı.
Kitabı yazdığında 47 yaşındaydı ve şu cümleleri dikkatimi çekmişti:
Kendine çok iyi baktığını, sigarayı bıraktığını, spor yaptığını, çok fit olduğunu belirtiyordu.
Yani her şeyinin 30 yaşındaki gibi yerli yerinde olduğunu söylüyordu.
“Ama yine de bir şeyler gidiyor” diyordu.
Gözler….
Daha doğrusu bakışlardaki gençlik…
İşte onlar gidiyordu.

Bakışlardaki yaşlanmayı durduracak estetik keşfedilmedi

Ne yazık ki bakışlardaki yaşlanmayı durduracak bir estetik müdahale henüz bulunamadı…
En abarılı yüz estetiği bile bakışlardaki yaşlanmayı durduramıyor…
Yapabildiği tek şey gözlere tuhaf bir görüntü vermekten ibaret.

Gözlerdeki yaşlanmayı durduracak tek şey ne

İşte bu noktada güneş gözlüğü imdadımıza koşuyor.
Bugün için bakışlardaki yaşlılığı durdurabilecek tek çare güneş gözlüğü…
O yüzden son yıllarda beni hep güneş gözlüklü fotoğraflarımda görüyorsunuz.
O yüzden 50 yaşını geçmiş ünlü sinema oyuncularını, iş insanlarını, çok sık güneş gözlüklerinin arkasından görebiliyorsunuz.
O yüzden en güçlü siyasetçileri bile giderek daha çok görüyorsunuz güneş gözlükleriyle.

Güneş gözlüğü güneşe karşı mı korur... Yoksa

Çünkü güneş gözlüğü insanın gözlerini ışığa karşı korur.
Ama yaşlanan bakışlara karşı çok daha iyi korur…
Bazen yitmekte olan şeyleri saklamanın tek çaresi iyi bir güneş gözlüğüdür…
Bakın Steve McQueen ölümünden 42 yıl sonra bile bir çift Persol gözlükle hâlâ nasıl güzel ve karizmatik bakıyor…

****

NOT: Ünlü estetikçi Serdar Eren bir zamanlar bana “Genç görünmenin en kolay yollarından birinin gülmek olduğunu söylemişti. “Gülmek genç gösterir” demişti.
Bunu da tavsiye edeceğim ama, şu yaşadığımız dünyada gülebilmek artık o kadar zor ki…
O nedenle “ Şimdilik güneş gözlüğü ile idare edin” diyeceğim…
Ben öyle yapıyorum…