Faik Öztrak: "Diyarbakır Emniyet Müdürümüz Ali Gaffar Okkan'ı Kalleşçe Katleden Terör Örgütünün Siyasi Uzantıl

Faik Öztrak:

Faik Öztrak: "Diyarbakır Emniyet Müdürümüz A... CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Yıllarca koalisyonlara etmedik söz bırakmadılar. Ama şimdi paçaları tutuştu. HÜDA PAR’la koalisyon yapacaklar. Biz bunların masasında dört parti var, diye biliyorduk. Meğerse masanın altında gizli saklı ayaklar da varmış. Teşbihte hata olmaz. Bunlar yakında Bekârlığa Veda Partisini de siyasal parti sanıp masalarına ayak hayata geçirmeye kalkarlarsa kimse şaşırmasın. Kimin

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "Yıllarca koalisyonlara etmedik söz bırakmadılar. Ama şimdi paçaları tutuştu. HÜDA PAR'la koalisyon yapacaklar. Biz bunların masasında dört parti var, diye biliyorduk. Meğerse masanın altında gizli saklı ayaklar da varmış. Teşbihte hata olmaz. Bunlar yakında Bekarlığa Veda Partisini de siyasal parti sanıp masalarına ayak hayata geçirmeye kalkarlarsa kimse şaşırmasın. Kimin kimle iş tutacağı, koalisyon yapacağı elbet bizi ilgilendirmez. Ama Diyarbakır Emniyet Müdürümüz Ali Gaffar Okkan'ı kalleşçe katleden, İslamcı Feminist yazar Konca Kuriş'i domuz bağıyla öldüren; Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım'ı, gazeteci Halit Güngen'i infaz eden terör örgütünün siyasal uzantılarıyla kol kola girecek kadar durumları vahim" dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK toplantısının peşinden CHP Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Öztrak, şunları söylemiş oldu:

"Kurulumuzun gündeminde; bugüne kadar zelzele bölgesinde yaptığımız emekler, devlet yönetiminin afet yönetiminde gösterdiği zaaflar, önümüzdeki dönemde depremzedelerin yaralarını sarmak için yapacaklarımız vardı. Kahramanmaraş depremlerinde 48 bin 448 yurttaşımızı kaybettik. Cenazelerimizi kefensiz; kırklı-ellili sıralarla, toplu mezarlara, yan yana gömdük. Kaybettiklerimize; üçünde-yedisinde mevlit bile okutamadık. Binlerce anne, baba, evlat, kardeş, eş toprakla buluştu. Artık ne diyeceğimizi ne söyleyeceğimizi bilmesi imkansız hale geldik.

'Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkasının acısını duyabiliyorsan, insansın.' Başkasının acısını duymayıp; acı duyanlara hakaret ediyorsan, tehdit ediyorsan, küfrediyorsan, sarayın kibirlisi Erdoğan'sın. Bu ülkede afet denince ilk olarak akla gelen iki kurum vardır. Biri Türk Silahlı Kuvvetleri, diğeri ise Kızılay… Bu ucube rejimde öteki tüm kurumlar benzer biçimde bu ikisi de, Erdoğan'a bağlı. Erdoğan işine geldi mi; 'Ordunun Başkomutanı benim', 'Kızılay, benim himayemde' diyerek böbürlenmeyi oldukça seviyor. Ama ne vakit gereksinim olsa, hudutsuz yetkilerini kullanmayı bir türlü beceremiyor. Milletimiz enkazın altında 48 saat süresince, 'Sesimi duyan var mı?' diye bağırarak, soğukta can çekişirken; Mehmetçiğimizi enkazın başına zamanında göndermedi. Enkazdan kurtulanlar, 'Kızılay nerede?' diye feryat ederken, Kızılay çadır oluşturmak yerine, çadır sattı. Peki, bu kurumların sorumlusu Erdoğan, ne yapmış oldu? Vatandaşlarımıza 'Be ahlaksız, be namussuz, be adi' diyerek, küfretti. 'Edep, aklın suretidir.' Nasiplenmek de çaba gerektirir.

"ERDOĞAN, AFETİ FELAKETE ÇEVİREN BÜYÜK BECERİKSİZLİĞİNİN, DUYULMASINI, GÖRÜLMESİNİ, KONUŞULMASINI, TARTIŞILMASINI, SORUMLULUĞUNUN ORTAYA ÇIKMASINI İSTEMİYOR"

Deprem anında, bizim dört Hatay Milletvekilimiz de Hatay'daydı. Diğer üç vekilimiz benzer biçimde, Suzan Şahin vekilimiz de vekilliğinden, siyasetçiliğinden ilkin bir depremzede. Vekillerimiz depremi bizzat yaşadılar. Deprem sabahı korkulu acılara yürekleriyle, kulaklarıyla, gözleriyle şahit oldular. Diğer vekillerimiz benzer biçimde, Suzan Şahin vekilimiz onlarca yakınını, akrabasını yitirdi. Komşularını yıkıntı altından çıplak elleriyle çıkarmaya çalıştı. Enkaz altından, 'Sesimi duyan yok mu' feryatlarını çaresizce dinledi. Erdoğan bu acıları yaşadı mı? Yaşamadı. O, 1001 odalı sarayında; arşa yükselen feryatları, yardım çığlıklarını 48 saat duymadı. Duyduğunda da iş, işten geçti. Vatandaşlarımızın bir çok enkazın altında donarak öldü. İnsanı insan icra eden duygudaşlıktır. Merhamettir, vicdandır. Acı çekenin acısını paylaşmaktır. Şimdi, Suzan Şahin vekilimiz tanık olduklarını Meclis'in, milletin kürsüsünden anlatmasın mı? Milletin kendisine verdiği denetleme görevini, yerine getirmeyip dikkatsizlik mi etsin? Milletin yıkıntı altındaki haykırışı milletin meclisinde duyulmasın mı? Kızılay'ın çadır rezaleti, Meclis'te sorgulanmasın mı? Kurtarma ekiplerini enkazla, enkazı kurtarma araçlarıyla, kurtarma araçlarını operatörlerle buluşturamayan beceriksizlik; Milletin Meclisi'nde hesaba çekilmesin mi? Buna itiraz etmek; Meclisin kürsüsünden, milletin derdini dillendiren vekile hakaret etmek ulusal iradeye saygısızlıktır. Erdoğan, afeti felakete çeviren büyük beceriksizliğinin duyulmasını, görülmesini, konuşulmasını, tartışılmasını, sorumluluğunun ortaya çıkmasını istemiyor.

Görevini dikkatsizlik ettiğini savsakladığını, suiistimal ettiğini gizlemeye çalışıyor fakat gerçeklerden kaçsanız da ortaya çıkmak benzer biçimde güzel bir huyu var. 'Memnuniyetlerinizi saraya, şikayetlerinizi yaratana' diyerek ülkeyi yönetemezsiniz. İstiyor ki yetkim oldukça olsun. Sorumluluğum asla olsun. İşte size kibir abidesinin ucube saray rejimi.

"ERDOĞAN ŞİMDİ ÇIKMIŞ, İSTİFAYI AKLINA BİLE GETİRMEDEN, MİLLETTEN HELALLİK İSTİYOR"

Dün, Sarayın kibirlisi Kırıkhan'da, 'Her türlü gayreti göstermemize karşın, eğer sıkıntılar yaşadıysanız, bizlere düşen, sizlerden helallik istemektir' diyor. Hazreti Adem bile, cennetteki hatası için nedamet getirdi, Allah'tan af diledi fakat gel gör ki cennetten kovulmaktan da kurtulamadı. Erdoğan şimdi çıkmış, istifayı aklına bile getirmeden milletten helallik istiyor. Zamanında almadığınız tedbirler yüzünden 48 bin 448 vatandaşımızı yitirdik. Mehmetçiklerimizi, ilk anda sahaya göndermediğiniz için insanlarımız yıkıntı altında; donarak, bağıra bağıra öldü. Himayenizdeki Kızılay, çadır oluşturmak yerine, çadır sattı. Şimdi sorumluluğunuzun gereğini yerine getirmeden, çekilme etmeden; aziz milletimizle iyi mi helalleşeceksiniz Sayın Erdoğan?

Haksızlığa uğrayana hakkını vermeden helalleşme olmaz. Ahirette yaptıklarınızın ve yapmadıklarınızın hesabını yüce Allah'a elbet vereceksiniz. Ama milletten helallik istiyorsanız, bu o şekilde meydanlarda kuru gürültü yaparak olmaz. Deprem bölgesinde, yıkıntı altında beş gün süresince saçlarını yola yola ruhunu teslim eden eşine acılı ağıtlar yakan Adıyamanlı Murat Uluçay'ın yaşlı gözlerinin içine bakın. İsteyebiliyorsanız ondan helallik isteyin. Hatay'da annesini, babasını kaybeden; 'Boğazımdaki düğümü çözemiyorum. Kalbimdeki acıya ilaç bulamıyorum. Üç gün süresince yıkıntı altında kalmalarını, kabullenemiyorum' diyerek gözyaşlarını akıtan Emel Güneş kızımızın yanına gidin.

Gözlerinin içine bakarak ondan helallik isteyin. Bakalım istediğiniz helalliği alabilecek misiniz? İlk 48 saatte görevinizi açıkca dikkatsizlik ettiniz. Savsakladınız. Suiistimal ettiniz. Bu nedenle insanlarımızın eşini, anasını, babasını, kardeşini, çocuklarını kaybetmelerinin sorumluluğunu alacak mısınız? Haksızlık edenden, haksızlığın hesabını sormadan, kefaretini ödetmeden, helalleşme olmaz.

Mağdur olanın, mağduriyeti tazmin edilmeden helalleşme olmaz. Helalleşme, mazluma zulmeden zalimle hesaplaşmadan olmaz. Sayın Erdoğan, çekilme edebilecek misiniz? Bilin ki, çekilme etmeden helallik istenmez. Milletimiz, haksızlık edenden yapmış olduğu haksızlığın hesabını sandıkta soracaktır. Giden canları elbet getiremeyiz. Kaybettiklerimize yüce Allah gani gani rahmet eylesin. Yattıkları toprak incitmesin. Ama geride kalan mağdurlarımızın mağduriyetlerini yok etme, mağduriyetlerini tazmin etme vazifesi Allah'ın izniyle, milletimizin takdiriyle, Türkiye'nin 13'üncü Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun olacak. Türkiye'nin 13'üncü Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu depremde kaybedilen ne var ise, yurttaşlarımızın parmağındaki alyansa kadar her şeyi yerine koyacak.

"ÖZELLİKLE KIRSAL BÖLGEDE, GEÇİCİ BARINMA İÇİN ÖNCE ÇADIR, SONRA KONTEYNER MESELESİ HIZLA HALLOLMAK ZORUNDA"

Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu depremin ikinci günü bölgeye gitmişti. Bu hafta sonu da dördüncü kez zelzele bölgesindeydi. Malatya ve Kahramanmaraş'ta esnafımızı, sanayicimizi, çiftçimizi dinledi. Sorunlarını, taleplerini aldı. Bunların iyi mi çözüleceğini, depremzede iş insanları, esnafla ve çiftçilerle istişare etti. Çok şükür Malatya'da, Organize Sanayi Bölgesi'nde büyük bir yıkım yok fakat başta nitelikli işgücü olmak suretiyle depremzede işçilerimiz barınma imkanı sağlanamadığı için Malatya'yı terk etmeye başlamış. İş insanları çalıştıracak işçi bulamıyor. Büyük sorun yaşıyor. Benzer mesele Kahramanmaraş'ta da var. Kahramanmaraş'ta 11 ilçeden 9'unda büyük yıkım var. Organize Sanayi Bölgelerinde de hasar var.

Kahramanmaraş sanayinin can damarı tekstil sektörü… Barınma problemininin çözülememesi sebebiyle bu sektörde on binlerce nitelikli işçi başka bölgelere göç etmiş. Kahramanmaraş'ta malum bir holdingin 14 bin işçisinden yalnız 2 bini çalışabilecek durumda, ötekiler ya depremde yaşamını yitirmiş ya da yaşadıkları şehri terk etmiş. Küresel tedarikçilere mal veren firmalarımız, siparişlerinin başka ülkelere kaymasından endişeli. Bunun için bu bölgede üretim çarklarının bir an evvel emek vermesi gerekiyor. Hem Malatya'da hem de Kahramanmaraş'ta, çiftçilerimizin, köylülerimizin de ciddi sorunları var. Köylü arazisine, ürününe, malına haiz çıkmak için hem kendine hem de hayvanlarına barınacak yer istiyor. Özellikle kırsal bölgede geçici barınma için ilkin çadır, sonrasında konteyner meselesi hızla hallolmak zorunda. Baharla birlikte, çiftçilerimizin tarlalarına üst gübre atma zamanı geldi. Gübre atılacak da, piyasada gübre yok. Gübre kara borsaya düşmüş. Erdoğan'ın dünyadan haberi yok. Bağırıp, çağırmayla, muhalefete ahkam kesmeyle devlet yönetilmez. Besicilerimiz, yem temini mevzusunda büyük sorun çekiyor. Üreticinin sütü elinde kalıyor. Et ve Süt Kurumu oralı bile değil. Bari bugünlerde besiciye destek olun. Üreticinin elindeki sütü, piyasa fiyatının üstünde alın. Üreticinin problemi iyi mi çözülür, gelin size bir örnekle anlatalım. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanımız Lütfü Savaş, üretici birliklerinin elindeki süt ziyan olmasın diye, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız Vahap Seçer 'i arıyor. Vahap Başkan'a, 'Sen bu işten anlarsın, bu sütler ziyan olmasın, gel değerlendirelim' diyor. Mersin Büyükşehir Belediyemiz, üreticiden 1,5 milyon liralık sütü alıyor. Bunlar tesislerde peynir yaptırıyor ve depremzedelere yaptırdığı bu peynirleri dağıtıyor. Hem üreticinin sütü elinde kalmıyor hem de depremzede, peynirden yoksun kalmıyor. Şimdi ülkeyi yönettiğini söyleyenlere soruyoruz: Siz bu tarz şeyleri yapmayı akıl edemiyor musunuz?

"KALPLERİ MİLLETE KARŞI MÜHÜRLÜ. İNŞALLAH İKİ AY SONRA İŞ BAŞI YAPTIĞIMIZDA, HIZLA BÖLGEYİ AYAĞA KALDIRACAĞIZ"

Malatya'da kayısı üreticisi; TMO'nun, malını almasını istiyor. Ama sesini duyan yok. Pamuk üreticisi, çırçır ve iplik fabrikaları bir an evvel çalışmazsa, pamuğun elinde kalacağından korkuyor.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Yavaş, Genel Başkanımızın talimatlarıyla, Malatya'da üreticiden kayısı almak için protokol imzaladı. Esnaflarımız ellerindeki ürünlerin, büyük şehirlerde fuar yada hemşeri günleri düzenlenerek, ellerinden çıkarılmasını talep etti. Mansur Başkanımız hem Malatya hem de Kahramanmaraş'ta, esnaflarımızın bu taleplerini de karşılamak suretiyle, lüzumlu protokolleri imzaladı.

Bizim belediyelerimiz bölgede yalnız, çadır dağıtmıyor. Aş, ekmek, çorba dağıtmıyor. Aynı zamanda; bölgede üretimi ayağa kaldıracak projelere de imza atıyor. Saray'ın İçişleri Bakanı ise depremin üstünden geçen haftalara karşın daha geçen gün çıkmış, 'Kahvaltı veremediğimiz bölgeler var; hayırsever yurttaşlarımızdan kahvaltılık ürün, çay ve şeker istiyoruz' diye ağlıyor. 'Terlik, eşofman, iç çamaşırı da yok' diye, yurttaşlarımızdan talepte bulunuyor.  O koltuklar ağlama değil, deva bulma makamı. Ağlamayı bırakın. İşinizi yapın. Yapamıyorsanız o koltukları terk edin fakat bunlar hem işlerini doğru dürüst yapmaz hem de iş yapana, kara çalmaya kalkar. AK Partinin Genel Başkan Yardımcısı Özhaseki; asla utanmadan, sıkılmadan yara sarmak için yaptığımız bu ziyaretlere 'Turistik gezi' demiş. Ne diyelim, şahıs kendinden bilir işi. Bunların gözleri var görmez, kulakları var duymaz. Çünkü kalpleri millete karşı mühürlü. İnşallah iki ay sonrasında iş başı yaptığımızda, hızla bölgeyi ayağa kaldıracağız.

"TÜRKİYE ŞERDEN HAYIR ÇIKARACAK GÜÇTEDİR"

Genel Başkanımız, 13'üncü Cumhurbaşkanı adayımız hafta sonunda bölgede söyledi. Deprem bölgesini ayağa kaldırırken depremzede illerimizden tedarik meydana getirecek, depremzede işçilerimizi çalıştıracağız. Depremden etkilenen yerlerin konteyner, prefabrik ve modüler yapı ihtiyacını hızla gidereceğiz. Modüler ve prefabrik uygulamalarla bölgenin sıhhat, hijyen ve eğitim ihtiyacını karşılayacağız.

Firmaların çalışanlarına, lojman ve toplumsal yaşam alanları yapmasını teşvik edeceğiz. Bu harcamaların ödeyecekleri vergiden, mahsup edilmesini sağlayacağız. Çalışanların evlatlarının eğitim ihtiyaçlarının, hızla giderilmesi için okulları hızla ayağa kaldıracağız. İşveren birliklerinin lojman inşasını destekleyeceğiz. Özellikle kırsal bölgelerdeki kamu çalışanının, lojman ihtiyacını hızla karşılayacağız. Bölgede üretimi ve ticareti korumak için, ufak esnaf ve sanayicimize, geçici çabalama alanları oluşturacağız. Bölgede yapılacak inşaat faaliyetlerinde, mahalli işgücünü seferber edebilmek için, sertifika programları uygulayacağız. Şehirlerimizin ayağa kaldırılmasında, iş başlangıcında eğitim modeliyle, depremzede yurttaşlarımızı seferber edeceğiz. Deprem bölgesinin tekrardan inşasında, Kamudan ihale alan firmalara, bölgede kullanacağı personelin asgari yüzde 25'ini, bölge halkından alma koşulunu getireceğiz.  Deprem bölgesinde, üretim tesislerimizin bir an ilkin faaliyete geçmesi için makine, teçhizat ve hammadde ithalatında vergi indirimleri ve öteki kolaylıkları sağlayacağız. İş insanlarımız zelzele bölgesinde işçiye verilen brüt ücretin, net tutara dönüşmesini talep etti. Biz bir yıl süreyle işçilerimizin ücretlerinden vergi almayacağız. Sosyal güvenlik primlerini biz ödeyeceğiz. Yine bölgeye dönüşü hızlandırmak için, depreme dayanıklı hastane ve okul inşaatlarına hız vereceğiz.

Bölgede yapılacak konut, altyapı ve endüstri tesislerinde yeşil dönüşüme ve enerji verimliliğine ehemmiyet vereceğiz. Deprem bölgesini inşa ederken karbon elyafı, nano-teknolojik yapı malzemeleri, akıllı malzemeler benzer biçimde yenilikçi ve çevre dostu yapı malzemelerine öncelik vereceğiz. Bu malzemeleri ve öteki inşaat girdilerini üreten sanayilerin bölgede yatırım yapmasına ve bu ürünlerin üretilmesine yönelik, bölgede teknopark ve uzmanlık organize endüstri bölgeleri kuracağız. Yerli firmalarımız yanında dünyada bu mevzuda öncü olan yabancı firmaların da bölgede etkenlik göstermesine, hususi ehemmiyet vereceğiz. Türkiye şerden hayır çıkaracak güçtedir.

"DEPREM FELAKETİNDE GÖRDÜK Kİ, İLK YARDIMIMIZA KOŞANLAR, EN YAKIN KOMŞULARIMIZ"

Güneyimizde, Suriye'deki cenk artık sona ermek suretiyle. Kuzeyimizde, Ukrayna'da cenk er ya da geç bitecek. Biz komşu ülkelerle tecim önündeki engelleri, hızla ortadan kaldıracağız. Biz bu tarz şeyleri meydana getirecek güçteyiz. Bölgenin ileri-geri ekonomik bağlarını, küresel kalkınma dinamikleriyle buluşturarak kapsamlı bir bölgesel refah stratejisini hayata geçireceğiz. Bizim iktidarımızda yalnız Adana, Osmaniye, Hatay, Kilis, Gaziantep, Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır değil; Halep, Lazkiye, Şam, Erbil, Musul, Kerkük, Bağdat da ayağa kalkacak.

Tüm bölgeyle kuvvetli ticari ve ekonomik bağlar kuracağız. Lübnan'ı, İsrail'i, Mısır'ı bu ortak refah projesine çağrı edeceğiz. Bizim derdimiz bağcıyı dövmek değil, hep birlikte üzüm yiyecek. Deprem felaketinde gördük ki ilk yardımımıza koşanlar, en yakın komşularımız. 'Kalpleri dağınık olanların, akılları birleşemez.' Biz ilkin kalpleri birleştireceğiz. Tüm komşularımızla ilişkilerimizi hızla tahkim edeceğiz. Elbette işimiz kolay değil. Bunun da farkındayız. Memleketimizde; aklı ve ahlakı bitirmiş, liyakati öldürmüş, adaleti katletmiş, devletimizin dirliğine, milletimizin birliğine kast etmiş, çürümüş, yozlaşmış bir yönetimi, yurttaşlarımız, 14 Mayıs'ta sandıkta yolcu edecek.

"CENAZELERİMİZİN 40'I ÇIKMADAN, RANT BETONUNU ACILARIMIZIN ÜZERİNE, DÖKÜYORLAR"

Deprem felaketinin üstünden 36 gün geçti. 36 gün sonrasında hala; çadır yok, konteyner yok, hijyen yok, içmeye su yok, çay yok, şeker yok, terlik yok, eşofman yok, ortada ekonomik hasar tespiti yok ve ar edip de çekilme eden tek bir yönetici yok. Gerçi haksızlık etmeyelim bir tanesi çekilme etti. Depremzedelerle gülen Adıyaman Valisi, sıhhat nedenlerini gerekçe göstererek görevden affını istedi. Ne diyelim darısı Kızılay'ı ticarethane icra eden, Kerem Pazarlama'ya… Ortada devlet tarafınca hazırlanmış bir ekonomik hasar tespit raporu hala yok. Devlet Planlama Teşkilatı'nda Müsteşar Yardımcısı olarak benim ve ekip arkadaşlarımın gece gündüz emek vererek hazırlanmasına katkıda bulunduğumuz, bu resmi raporu sizlere daha ilkin de gösterdim.

Bu rapor 17 Ağustos 1999, Marmara Depremi'nden tam 21 gün sonrasında, 8 Eylül 1999 tarihinde yayımlandı. Marmara Depremi'nin ekonomik ve toplumsal maliyetlerini, kalem kalem, sektör sektör hesapladık. Depremin bütçeye etkilerini ilave finansman ihtiyacını tespit ettik. Kısa, orta, uzun vadede yapılması gerekenleri sıraladık. Karar alıcılara tedbirler önerdik. Devlet Planlama Teşkilatı'nı kapattılar. Erdoğan'ın imzaladığı Türkiye Afet Müdahale Planı'na nazaran bu raporun hazırlanmasından, şimdi Hazine ve Maliye Bakanlığı görevli.

Bu rapor nerede? Neden hazır değil? Liyakatsizlikleriyle, kifayetsizlikleriyle, tüm kurumlarımızı ve devleti çürüttüler, meflüç ettiler. 'Ölçemediğiniz hiçbir şeyi kontrol edemez; kontrol edemediğiniz hiçbir şeyi yönetemezsiniz.' Depremden sonra acilen yapılması gereken şeylerden biri de depremin sebep olduğu ekonomik ve sosyal yıkımın en doğru şekilde ölçülmesidir. Şunun şurasında gitmenize iki ay gibi bir süre kaldı. Bari bunu yapın ama nerede bunlarda o akıl, nerede o liyakat, nerede o devlet terbiyesi… 'Benden sonrası tufan' diyerek, yalnız bolca bolca ihale yapıyorlar. Giderayak tencerenin dibini, bir de bu şekilde sıyırmaya kalkıyorlar. Dücane Cündioğlu'nun söylediği benzer biçimde; 'Allah'tan, kitabından dem vuranların, ne söylediğine değil, ne yediğine bakacaksın.' 21 Şubat ile 7 Mart içinde, zelzele sebebiyle oluşturulan ihale sayısı 50'yi geçti. Bu ihalelerde, 48 milyar liralık iş dağıtıldı. Bunlar cenazelerimizin 40'ı çıkmadan, rant betonunu acılarımızın üstüne, döküyorlar. Hiç kimse merak etmesin. Biz hem depreme dayanıklı, güvenli evler inşa edeceğiz hem de milletin kör kuruşunu kurda kuşa yedirmeyeceğiz.

"BİZİM TAHMİNLERİMİZE GÖRE, DEPREM NEDENİYLE, KONUT VE İŞYERİ KAYNAKLI HASAR, 44,2 MİLYAR DOLAR"

Biz dersimizi emek vererek göreve geliyoruz. Gece gündüz demeden, hazırlıklarımızı tamamlıyoruz. Kahramanmaraş depreminin sebep olduğu ekonomik ve toplumsal kayıpları, olabilecek en geniş şekliyle kalem kalem çıkardık. Bizim tahminlerimize nazaran zelzele sebebiyle konut ve işyeri kaynaklı hasar, 44.2 milyar dolar. Mobilya, beyaz eşya benzer biçimde ev eşyalarındaki kayıplar 6,6 milyar dolar. Binek vasıta kaybı 1,5 milyar dolar. Altyapı, ziraat, endüstri, hizmet sektörlerinde fiziki hasar; 24,3 milyar dolar. Üretim faaliyetlerindeki azalma sebebiyle oluşacak yitik 13,3 milyar dolar. Yıkım, hafriyat, iaşe, idame için yapılacak cari harcamalar, 18,9 milyar dolar. Beşeri anapara kaybımız 17,6 milyar dolar. Deprem sebebiyle sırtlanacak toplam maliyet 126,3 milyar dolar. Kayınpeder ve damadın bir olup Merkez Bankası arka kapısından buharlaştırdığı 128 milyar doların büyüklüğünü, şimdi ümit ederim hepimiz daha iyi anlamıştır.

Milletten çalınan 418 milyar doların geri alınmasının önemi, daha iyi görülmüştür. Bu paralar, bugün Hazine'nin, Merkez Bankası'nın kasasında dursaydı, depremin yarattığı yıkım, oldukça daha rahat göğüslenebilirdi. Millet ittifakını oluşturan tüm partilerimiz, zelzele felaketine ilişkin raporlarını hazırladı. Bu raporları birleştireceğiz. İttifakın raporunu hazırlayarak, Ortak Politikalar Mutabakat Metnimizi, daha da güçlendireceğiz. Hep söylüyoruz. Umutsuzluğa yer yok. Ölümden başka her şeye deva var ve demokrasilerde deva tükenmez. Sandık 14 Mayıs'ta, milletimizin önüne geliyor ve Cumhur İttifakı'nda, kimler kimlerle birlikte, milletimiz oldukça daha iyi görüyor.

"DİYARBAKIR EMNİYET MÜDÜRÜMÜZ, ALİ GAFFAR OKKAN'I KALLEŞÇE KATLEDEN, TERÖR ÖRGÜTÜNÜN, SİYASİ UZANTILARIYLA, KOL KOLA GİRECEK KADAR, DURUMLARI VAHİM"

Yıllarca koalisyonlara etmedik söz bırakmadılar fakat şimdi paçaları tutuştu. HÜDA PAR'la, Koalisyon yapacaklar. Biz bunların masasında dört parti var, diye biliyorduk. Meğerse masanın altında gizli saklı ayaklar da varmış. Teşbihte hata olmaz. Bunlar yakında Bekarlığa Veda Partisini de siyasal parti sanıp, masalarına ayak hayata geçirmeye kalkarlarsa kimse şaşırmasın. Kimin kimle iş tutacağı, koalisyon yapacağı elbet bizi ilgilendirmez. Ama 'bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.'

Diyarbakır Emniyet Müdürümüz Ali Gaffar Okkan'ı kalleşçe katleden, İslamcı Feminist yazar Konca Kuriş'i domuz bağıyla öldüren; Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım'ı, gazeteci Halit Güngen'i infaz eden terör örgütünün siyasi uzantılarıyla kol kola girecek kadar durumları vahim. Siyasetçi gömleğini akşam nerede çıkardıysa, sabah da aynı yerde giymelidir ama ahlak gömleğini çıkaran, üzerine başka hiçbir gömleği giyemez. Hadi Erdoğan'ı anladık. Bahçeli'ye ne demeli? Bahçeli bu saatten sonra şehit Ali Gaffar Okkan'ın adını ağzına nasıl alabilecek? Sinan Ateş'in katillerine tek kelime edemediği gibi Ali Gaffar Okkan'ın katillerine de mi sessiz kalacak? Şehit Polis Memurumuz Atilla Durmuş'un aziz hatırasından, hiç utanmayacak mı? Polis memuru Atilla Durmuş, rahmetli Sağlık Bakanı MHP'li Osman Durmuş'un yeğeniydi. Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ın da koruma memuruydu. O gün Atilla Durmuş, beş arkadaşıyla beraber şehit edildi. Bahçeli şimdi bunu nasıl içine sindirecek? Allah aşkına, bu nasıl bir savrulmadır? Milletimiz, kimin ne olduğunu görmüştür. Notunu da vermiştir. Şimdi bu kifayetsizlere, tasdiknamelerini vermeye sıra gelmiştir.

"14 MAYIS'TA KİŞİLER OYLANMAYACAK. FARKLI ANLAYIŞ VE ZİHNİYETLER OYLANACAK. TERCİH, 'SARAY' DİYENLERLE, 'MİLLET' DİYENLER ARASINDA YAPILACAK"

14 Mayıs sıradan bir seçim değildir. 14 Mayıs'ta kişiler oylanmayacak. Farklı anlayış ve zihniyetler oylanacak. Tercih; 'Saray' diyenlerle, 'Millet' diyenler arasında yapılacak. Bir tarafta 'kibir' ve 'nobranlık' diğer tarafta 'tevazu' ve 'nezaket' oylanacak. Bir tarafta 'saraya sadakat' diyenlerle öteki tarafta 'devlette liyakat' diyenler oylanacak. Bir tarafta, 'kul hakkını iştahla' yiyenlerle öteki tarafta, 'öksüz ve yetim hakkını' savunanlar oylanacak. Bir tarafta, 'burnuna pudra şekeri çeken' saray yanaşmalarıyla öteki tarafta, 'işsiz, güvencesiz milletin evlatları' oylanacak. Bir tarafta, 'kaynaklar beşli çetelere' diyenlerle öteki tarafta, 'kaynaklar milletimize' diyenler, oylanacak. Bir tarafta, 'SADAT gibi, paramiliter gruplara sırtını yaslayanlar' öteki tarafta 'sırtını milletine yaslayanla' oylanacak ve 14 Mayıs'ta kazanan demokrasimiz olacak. Kazanan Millet İttifakı olacak. Türkiye'nin 13. Cumhurbaşkanı, Kemal Kılıçdaroğlu olacak."

Öztrak, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhur İttifakı'nın genişleme sürecinin seçim sonuçlarını etkileyip etkilemeyeceği ve AKP'nin aday adaylarına 'başka partiye geçmeyeceği' maddesiyle bir taahhütname imzalattığı iddiaları soruldu. Öztrak şu şekilde cevap verdi:

"Ne yaparlarsa yapsınlar, 'Yolcudur Abbas bağlasan durmaz.' Türkiye'nin 13'Üncü Cumhurbaşkanı talibi Millet İttifakı'nın talibi Kemal Kılıçdaroğlu olacak. İkinci sorunuzla ilgili olarak da şahıs kendinden bilir işi, AKP'nin milletvekili transferi mevzusunda sicili her insanın malumudur."

HDP ile görüşmenin ne zaman yapılacağına dair sorulan soruya ilişkin ise Öztrak şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanı adayımız belli bir takvim içerisinde siyasi partilerle görüşmelerini gerçekleştirecektir. CHP olarak biz, terör örgütlerinin zikredilmesinin onların propagandasına hizmet ettiği kanaatindeyiz. Tıpkı Milli Savunma Bakanlığı gibi, tıpkı Genelkurmay Başkanlığı gibi terör örgütlerinin ismini kullanmamaya özen gösteriyoruz. Bir de bu soruyu bize soranların; insanları domuz bağlarıyla vahşice katleden terör örgütüne, terör örgütü diyemeyen HÜDA PAR ile Cumhur İttifakı'nın ne zaman protokol imzalayacağını AKP Sözcüsü'ne sormasını da bekliyoruz."

Altılı Masa'nın milletvekili seçimlerinde nasıl bir yol izleyeceğiyle ilgili sorulan soruya ise Öztrak şöyle yanıt verdi:

"Millet İttifakı'nı oluşturan siyasi partiler arasında görüşmeler devam ediyor. Bu görüşmeler bittiğinde tabii ki izlenecek yöntemleri öğreneceksiniz."

"Faik Öztrak: "Diyarbakır Emniyet Müdürümüz Ali Gaffar Okkan'ı Kalleşçe Katleden Terör Örgütünün Si." haberi, 13 Mart 2023 tarihinde yazılmıştır. Gündem kategorisi altında bulunan Faik Öztrak: "Diyarbakır Emniyet Müdürümüz Ali Gaffar Okkan'ı Kalleşçe Katleden Terör Örgütünün Si.. haberi 2023 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Faik Öztrak: "Diyarbakır Emniyet Müdürümüz Ali Gaffar Okkan'ı Kalleşçe Katleden Terör Örgütünün Si.. 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Gündem konusunda 20 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 17:21 Dries Mertens, Napoli'ye Ziyarette: "Artık Yavaşladım"
  2. 17:18 Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz açıkladı: Emeklilerle ilgili yeni çalışma yolda
  3. 17:16 Bomba Tehdidi: Danimarka'daki Billund Havaalanı Tahliye Edildi, Bir Kişi Gözaltına Alındı
  4. 17:14 Türkiye'de satılan en ucuz telefon!
  5. 17:12 15 gün sonra yürürlükte: AB'den gelen posta ve kargoya vergi zammı açıkladı
  6. 17:11 Hizmet İhracatında Türkiye'nin Yol Haritası: Bolat'ın Açıklamaları
  7. 17:10 Arka Sokaklar Devam Edecek mi? İlker İnanoğlu açıklama yaptı!
  8. 17:09 Grip Virüsleri: Geleceğin Potansiyel Pandemisi Mi?
  9. 17:08 Mansur Yavaş'tan lüks belediye binaları yapılmasına tepki geldi
  10. 17:06 CHP harekete geçti: Parti aleyhine çalışan üyeler hakkında deliller toplanacağı söyleniyor
  11. 17:06 İstanbul'dan Kalkan Uçakta Kokpit Camı Çatladı: Acil İniş Yapıldı
  12. 17:02 Fahiş Fiyatlara Karşı Toplumsal Tepki: Kafe ve Restoran Boykotu
  13. 16:50 Türkiye Erkek Voleybol Milli Takımı, 2024 Milletler Ligi'ne Hazır!
  14. 16:46 Galatasaray'ın Transfer Hedefi: Fransa'dan Genç Golcü Zan Vipotnik!
  15. 16:37 Acil İniş: THY Uçağının Kokpit Camında Çatlak Tespit Edildi
  16. 16:37 AKP'den DEM'e Geçen Belediyenin Borcu Dudak Uçuklattı!
  17. 16:25 Süper Lig’de küme düşen ilk takım belli! İşte o takım!
  18. 16:25 Lezzet Şöleni: Pratik ve Lezzetli 9 Kaşık Tatlısı Tarifi!
  19. 16:24 Tüketiciyi aldatıcı reklamlara 28,8 milyon lira ceza kesildi
  20. 16:21 Muhalefet KKM zararına tepki gösterdi: Merkez‘in zararı 8 bakanlığın bütçesinden fazla
Gündem Haberleri