'Fikirleri hapsetmek ülkemizin geleceğini karanlığa mahkûm etmektir'

CHP Hatay Milletvekili ve PM Üyesi AV. Mevlüt Dudu’nun Çalışan Gazeteciler Günü mesajı şöyle:

10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN

Özgür basın, demokrasinin kilit taşıdır. Demokrasinin dördüncü gücü olan medya, bugün Türkiye’de baskı, tehdit, kapatma ve ceza davaları ile zapturapt altına alınmak istenmektedir.

Medya, kamu adına hükümeti denetleyen güç olduğu için “eleştirel ve sorgulayıcı'' olmak zorundadır. Ne var ki AKP döneminde yaratılan yandaş havuz medyası ile hükümetin tüm politikalarının alkışlandığı, hükümetin aldığı pozisyona göre düşüncenin de yön değiştirdiği, birçok yazarın “kalemşör'' haline getirildiği bir süreç yaşanmaktadır. Kalemlerini AKP’ye kiralayan birçok gazeteci, vicdanını ve ülke çıkarlarını bir kenara atarak, kişisel istikbalin sağlamak için egemen gücün yanında saf tutmuştur.

Halka doğru haber verme anlayışını esas alan gazeteciler için ise her yıl çalışma koşulları ağırlaşmaktadır. 2016 yılı gazeteciler için çok daha zor geçmiştir. Gazeteciler ya işsizdir, ya da cezaevi kıskacındadır. 10 bini aşkın gazeteci işini kaybetmiştir. 780 gazetecinin basın kartı iptal edilmiştir. 144 gazeteci cezaevlerinde bulunmaktadır. Türkiye, gazetecilerin tutuklu olduğu ülkeler sıralamasında Çin’i bile geride bırakarak birinci sıraya yerleşmiştir! 839 gazeteci yaptıkları haberler nedeniyle açılan davalarda hâkim karşısına çıkmıştır. 189 gazeteci sözlü ve fiziksel saldırıya uğramıştır. 157 yayın organı kapatılmıştır.

Terörist saldırılar ve cinsel taciz olayını içeren 14 toplumsal olayda yayın yasağı kararı verilmiş ve bilgilenme hakkına kısıt getirilmiştir.

Medyaya yönelik baskılar, sosyal medyayı da içine alacak şekilde genişlemiştir. Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Ahmet Şık ve Köşe Yazarı-Gazeteci Hüsnü Mahalli’nin tweeter paylaşımları nedeniyle tutuklanması, AKP’ye muhalif her sesin “terör örgütü yandaşlığı'' ile itibarsızlaştırılması inanılmaz vahim bir tablodur. Olağanüstü Hal uygulamaları ile iktidarla aynı görüşte olmayan tüm kesimlere dönük başlatılan cadı avı, hukuk ve demokrasiyi işlemez hale getirmektedir.

Bilinmelidir ki fikirleri hapsetmek aslında ülkemizin geleceğini karanlığa mahkûm etmektir.

Gazeteciler ve muhalif olan herkes, gece yarısı operasyonları ile gözaltına alınarak, cezaevine gönderilmektedir. Kanser gibi yayılan baskı süreci, ülkedeki demokrasiyi tamamen boğduğunda, bu sürece su taşıyanlar da boğulacaktır!

Baskı ve sansürün olmadığı, demokratik hukuk devletinin ve parlamenter demokrasinin işletildiği bir Türkiye’de ağız tadıyla kutlanacak 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günleri yaşanmasını diliyorum.