Hal-i perişanımızı görmek için Einstein olmak gerekmiyor

Hal-i perişanımızı görmek için Einstein olmak gerekmiyor

Hal-i perişanımızı görmek için Einstein olma... Yıl 1942. Konu fizik. Hoca Einstein. Fizik gibi bir alanda aynı sorulara verilmesi gereken cevaplar 1940’larda bir yıl içerisinde değişebiliyor.

Önceki  gün biraz da tesadüfen 12 dakika süren bir konferans izledim. TED konferansları dizisinden. Konuşmasının daha en başında, konferansı veren, Albert Einstein’den bir anekdot aktardı. Günlerdir o anekdot üzerinde düşünüp duruyorum.

Einstein üniversitede fizik dersleri veriyordu. Bir sınav günü, asistanı, hocasına, “Bugün sorduğunuz sorular geçen yıl sorduğunuz soruların aynısı değil mi?” sorusunu yöneltmiş. Gerçekten de öyleymiş. Asistan “İyi de, neden?” diye sorunca, Einstein, ona, “Sorular aynı, lakin cevaplar değişti” mukabelesinde bulunmuş.

Sorular aynı, lakin cevaplar değişti.

Bu soru-cevap, konferansçıya göre, 1942 yılında geçiyor.

Yıl 1942. Konu fizik. Hoca Einstein. Fizik gibi bir alanda aynı sorulara verilmesi gereken cevaplar 1940’larda bir yıl içerisinde değişebiliyor.

[Albert Einstein’a atfedilen anekdotu doğrulayan bir kaynak bulamadım. Ben o konferansı veren Paul Rulkens’in yalancısıyım.]

Günümüzde hemen her alanda müthiş değişimler yaşanıyor. Bilim-teknoloji işbirliğinden doğan muazzam yeniliklerle tanışıyoruz. Geçmişin kabullerini yıkan değerlendirmeleri takip etmek bile başlı başına bir iş.

Dünyada değişime öncülük edenler var. Değişimden yararlananlar var. Bir de var olanla yetinen, değişimden tedirginlik duyan ve değişmeye karşı direnenler var.

Bizim durumumuz hangisine uyuyor?

Üzerinde düşünüyorum ya, yukarıdaki soruma kendi cevabımı da yazayım: Bizim durumumuz o üç kategoriden hiçbirine uymuyor.

Her ne kadar değişmeleri takipte zorlansak da değişime direndiğimiz söylenemez; değişimden yararlanma değil ama, birileri bir şeyi pazara sürünce onu alıp kullanmakta sorun yaşamıyoruz. Ancak öncülük etmek bir tarafa geriden gelmeyi bile beceremiyoruz.

“Tekerleği yeniden keşfetmek” diye bir kalıp var. Yaptığımız daha çok o kalıba uyuyor.

Örnek?

Ülkemizde 10’dan fazla araç üreten fabrika var. Bunların nerdeyse hepsi yabancı markalar. Dünyanın bilinen markaları ülkemiz insanını çalıştırarak kendi teknoloji ürünlerini burada üretiyorlar. Almanya’dan, Japonya’dan, Güney Kore’den firmalar Türk işçisiyle kendi standartlarında üretimi ülkemizde yapıyorlar.

Bu ne demek?

İşgücümüz kendisine belletileni yerine getirebilecek ustalığa sahip demek…

Korona salgını için etkili aşı Almanya’da yaşayan iki Türk bilim insanının ürünü: BionTech… Bütün dünya salgından kurtulmak için onların ürünü olan aşıyı kullanıyor.

Bu ne demek? 

Zeka olarak bizim insanımız başkalarından geri değil demek…

Şu sıralarda dünya basınında -Türkiye dahil- parasını garantiye almanın yolu olarak off-shore hesapları kullanan hemen her alandan insanla ilgili bilgiler yer alıyor. Daha ilk günden Türkiye’den 220 kişinin isminin geçtiği duyuruldu. Haberleri izleyenler biliyor, onlardan her gün birkaçının ismi bizde de yayınlanıyor.

Yayın vesilesiyle o insanların önemli bir bölümünün ‘dünya zenginleri listesi’nde yer aldıklarını da öğreniyoruz. İsmi ilk yayınlanan grup 35 ülkede faaliyet gösterdiğini duyurdu.

Bu ne demek?

Türk insanının -hiç değilse zenginlerimizin- paralarını korumada dünyanın başka ülkelerindeki zenginlerden farkı olmadığı kesin; ancak kesin olan bir şey daha var: Türk insanı dünya zenginler listesinde yer almayı becerecek bir maharete de sahip.

Gerçekler böyle, ancak ülke olarak geri kalmışlığımız da bir başka gerçek. Bireysel olarak farklı ve bu farklarını pek çok alanda gösterebilen insanlarımız var; buna karşılık o insanların vatandaşı olduğu ülkemiz bir çok yönden başka ülkelerin gerisinde.

Fert başına milli gelirimiz, bir Amerikalı’nın, Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde yaşayan insanların milli geliriyle mukayese edilemeyecek kadar az. [Bir ara 12 bin doları yakalamıştık milli gelirde, şimdilerde 8 bin dolar sınırında. Başka ülkelerin vatandaşlarının geliri her yıl artarken bizim gelirimiz her yıl biraz daha azalıyor.]

Zekamız başkalarından geride değil, ekonomiden anladığımız zenginlerimizden belli, kendisine öğretilenleri hassasiyetle uygulayabilen işgücümüz de var; buna karşılık bu özelliklerimiz bizi başkalarıyla aynı düzeye eriştirmiyor.

Hiç değilse gerilemesek, lakin gerilediğimiz de ortada.

Neden acaba?

Yeni bir soru değil bu. Neredeyse 300 yıldır bu topraklarda yaşayanlardan ülke sorunlarıyla ilgili olanlar bu veya benzer sorulara cevap arayıp duruyorlar. Cevap olarak genellikle ‘dış mihraklar’ diye özetleyebileceğim yabancı etkiler ön planda geliyor. Geri kalmışlığımız değil geri bırakılmışlığımız tartışılıyor.

Galiba biraz da bu yüzden geri kalmışlıktan kurtulamıyoruz.

Hayır, dış mihraklar yüzünden değil, dış mihraklar gerekçesine sarıldığımız için…

‘Değişim’ konusu burada kendini belli ediyor. Dünya değişiyor, hem de her gün. Ve biz değişimi fark edip kendimizi ona göre uyarlamamız gerekirken olup biteni anlamakta zorlanıyoruz.

Tartışma konularımız hiç değişmiyor.

Bizden çok önce yaşanmış ve yaşandığı ülkelerin başına dertler açmış olan kötü örnekleri benimsemiş bir görüntümüz var.

Kalıpları kırmak ve bunu teşvik etmek yerine, kalıpları kırmaya kalkışanlara tahammül edilmiyor.

Sorular ve sorunlar aynı, cevaplar ve çözümler de aynı olmaya devam edince bu hali aşmamız güç.

Günümüzde sorulara yeni cevaplar, sorunlara yeni çözümler bulanlar kazanıyor.

"Hal-i perişanımızı görmek için Einstein olmak gerekmiyor" haberi, 09 Ekim 2021 tarihinde yazılmıştır. 09 Ekim 2021 tarihinde de güncellenmiştir. Gündem kategorisi altında bulunan Hal-i perişanımızı görmek için Einstein olmak gerekmiyor haberi 2021 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Hal-i perişanımızı görmek için Einstein olmak gerekmiyor 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Gündem konusunda 19 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 15:12 Capri Adası'nda Feribot Çarpışması: En Az 29 Yaralı
  2. 15:07 TCMB Nisan Toplantısında Faizde Değişiklik Beklenmiyor: Deutsche Bank Raporu
  3. 14:59 Türkiye'de Eğitim Alan Yabancı Öğrenci Sayısı 1 Milyonu Aştı: İstanbul'da 185 Bin Öğrenci Okuyor
  4. 14:53 "Oxford Üniversitesi Resim Galerisinden Çalınan Tablo Romanya'da Bulundu"
  5. 14:51 CHP Milletvekili Gürer, Et ve Süt Kurumu'nun Yapılan Zamları Sert Bir Dille Eleştirdi
  6. 14:44 Sağlık Bakanı Koca'dan MHRS Randevularında Yeni Düzenlemeler
  7. 14:40 G7 Bakanlarından İran'a Yeni Yaptırımlar Kararı: İsrail'in Güvenliği Vurgusu ve Ortadoğu Gerilimi
  8. 14:34 "Ukrayna'da Rus Saldırılarında Sekiz Kişi Öldü, İki Çocuk Hayatını Kaybetti"
  9. 14:34 Marmara Bölgesi'nde Şiddetli Yağış Uyarısı
  10. 14:25 "Beylikdüzü'nde Bir Giyim Dükkanına Silahlı Saldırı: Şüpheliler Henüz Yakalanamadı"
  11. 14:22 "Tesla Model Y, Türkiye'de Ön Siparişe Açıldı: İşte Fiyatı ve Özellikleri"
  12. 14:22 Milletvekili Zamı Tartışması: Asgari Ücrete Zam Yok, Milletvekillerine 43.302 TL'lik Artış
  13. 14:19 "Konya'da Oto Hırsızlığı Operasyonu: 13 Milyon Liralık Değerde Araç ve Parçalar Ele Geçirildi"
  14. 14:14 "Diyarbakır'da Kadın Kafa ve Yüzünden Bıçaklandı: Eş Şiddetle Suçlanıyor"
  15. 14:12 TBMM lokantasının fiyatları gündeme bomba gibi düştü: Simitten bile daha ucuz bir menü fiyatı!
  16. 14:11 Tokat'taki deprem, büyük bir depremin habercisi olabilir mi?
  17. 14:09 "Ölümcül Bakteriler İnsan Kanını Hedef Alıyor: WSU'deki Araştırmada Tespit Edildi"
  18. 14:06 "Meteoroloji'den Fırtına Uyarısı: Yurdun İç ve Batı Kesimlerinde Etkili Olacak"
  19. 14:02 "Prens William, Çevre ve Topluluklarla Çalışan Kuruluşları Ziyaret Etti"
  20. 13:54 Beşiktaş'ın yeni teknik direktörü belli oldu! Siyah-beyazlılar, yeni hocayı İngiltere'de buldu
Gündem Haberleri