HDP’li Ahmet Yıldırım: Terörist olanların hazırlamış olduğu iddianameler ne kadar kıymetliymiş!

HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, HDP Eş Genel Başkanı ve Van Milletvekili Figen Yüksekdağ'ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Demokrat Haber’in aktardığına göre HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesini sert ifadeler ile eleştiren Yıldırım, “Bir kararın mahkemece alınmış olması, onun hukuki, ahlaki, vicdani olduğu anlamına gelmez. Refah Partisi kapatıldı, sözüm ona yasaldı ama bana göre hukuki değildi, vicdani değildi, ahlaki değildi. Aynen Fazilet Partisi'nin kapatılmasının yasallığının hukuki, ahlaki, vicdani olmadığı gibi. O askerî darbe anayasası bile sizden iyi'' ifadelerini kullandı.

Hükümetin ''FETÖ’ ile mücadelesinin samimi olmadığını savunan Yıldırım, “İktidar, sözüm ona, Gülen Cemaati'yle mücadele ediyormuş, bunları terörist olarak görüyormuş. Evet, kendilerine ucu dokunduğu zaman feryat figan edip onlarla mücadele eden iktidar, o yapının toplumsal muhalefetle ilgili yaptıklarıysa kutsal yargı kararları olarak kabul ediyorlar. Size göre terörist olanların hazırlamış olduğu bu iddianameler ne kadar kıymetliymiş? Nasıl da arkasına sığındınız böyle'' dedi.

Meclis Genel Kurulu'nda konuşan Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:

Geçen yıl Cizre, Sur, Silopi, Şırnak olurken, biz buradan avazımızın çıktığınca o kötü tabloyu önlemeye çalıştık. Büyük methiyeler düzdüğünüz o operasyonların komutanlarının hepsi şu anda darbecilikten ve size göre teröristlikten içeride. Dün Parlamentonun üçüncü büyük partisinin eş genel başkanının milletvekilliğinin ibretlik bir şekilde düşürülmesi de bu sürecin ürünü.

Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zeka Kayalı, Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Müslüm Uzun, Üye Saniye Yalçın; bunlar Figen Yüksekdağ'a ceza verenler. Neredeler? FETÖ'den içeride. İddianameyi kim hazırladı? Cumhuriyet Savcısı Ahmet Mithat Temel. Nerede? FETÖ'den hem ihraç edilmiş hem cezaevinde.

İktidar, sözüm ona, Gülen Cemaati'yle mücadele ediyormuş, bunları terörist olarak görüyormuş. Evet, kendilerine ucu dokunduğu zaman feryat figan edip onlarla mücadele eden iktidar, o yapının toplumsal muhalefetle ilgili yaptıklarıysa kutsal yargı kararları olarak kabul ediyorlar. Size göre terörist olanların hazırlamış olduğu bu iddianameler ne kadar kıymetliymiş? Nasıl da arkasına sığındınız böyle. Eylül ayında çıkmış Yargıtay kararını beş buçuk ay bekletip bir referandum takviminin ortasına ne güzel oturttunuz.

Bir kararın mahkemece alınmış olması, onun hukuki, ahlaki, vicdani olduğu anlamına gelmez. Refah Partisi kapatıldı, sözüm ona yasaldı ama bana göre hukuki değildi, vicdani değildi, ahlaki değildi. Aynen Fazilet Partisi'nin kapatılmasının yasallığının hukuki, ahlaki, vicdani olmadığı gibi. Arkasına sığındığınız hukuk 12 Eylül'ün o pespaye hukukudur. Tüm bunlara rağmen söyleyeyim; Sayın Yüksekdağ'ın 10 ay ceza almasına sebep olan konuşma içeriği değil, bulunduğu yerde atılan sloganlardır. O askerî darbe anayasası bile sizden iyi.

Bir referandumda başkanlık hayallerini suya düşürmek için çabalayan bir siyasi partiye darbe vurulması kararı alındı; ondan sonra, beş buçuk ay önceki şey getirilip dün okundu. Keşke Ayşe Nur Bahçekapılı'nın oturumunda okunmasaydı. Bir hukukçu olarak hiç sizin yerinizde olmak istemezdim. Cemil Çiçek, Kemal Aktaş kararına direndi, Engin Alan kararına direndi, Sebahat Tuncel kararına direndi. Demek ki o yürek kalmamış artık iktidar partisinde.

Dün karar burada okunduktan sadece on dört dakika sonra Sayın Yüksekdağ'ın Meclis web albümünden öz geçmişi düşürüldü, on dört dakika. Ne kadar iyi hazırlanmışsınız. Keşke her şeye bu kadar iyi hazırlanabilseniz, keşke memleketin tüm sorunlarına bu kadar dakik çözümler üretebilseniz. Bir kere, düşürmeye karar vermişsiniz siz. Ondan sonra, yasanın ne önemi var. Bir şekliyle eğilir bükülür, yol bulunur.

Bu kararlar, referandum takvimiyle iltisaklı işliyor. Bu sizin gurur duyduğunuz bir hukuk ve yargı düzeni olabilir. Sizin gurur duyduğunuz bu düzenden ben utanç duyuyorum. Aynen, Refah Partisi'nin, Fazilet Partisi'nin kapatılmasının ahlaki, vicdani, hukuki olmadığı gibi, aynen, Recep Tayyip Erdoğan'a siyasi yasak getiren o on aylık ceza gibi utanç verici.