''Hile Yolu’ filmi tartışması; Film FETÖ’cü mü değil mi?

Normalde, akıl dışı yazıları okuyunca gülüp geçerim. Çok anlayışlı olduğumdan değil, akıl dışılığı sadece tribünde mazur görürüm. Beşiktaşlı’yım ve konu Beşiktaş’sa ben de biraz deliyim. Fakat konu Beşiktaş değil ve belli ki akıl dışı bir zamandayız. Çevremi, ailemi, şirketimi, beni hukuki ve ticari olarak bir cadı kazanına atmaksa konu, gülüp geçemiyorum. 

Bugün yayınladığınız, Ali Rıza Özkan imzalı FETÖ iftirasına karşı, bir açıklama yapmak mecburiyetimdir. Yapımcılarından ve süpervizörü olduğum Hile Yolu filminin Gladyo tarafından finanse edildiği iddiasındaki ve bizi FETÖ’nün sinema ayağı olarak gösteren bu yazıyı “Ali Rıza Özkan, FETÖ'nün sinema ayağına ışık tutmaya devam ediyor'' spotuyla sunmuşsunuz. Öncelikle bu haksız bir ithamdır. 

Özkan’ı 1993 yılından beri bilirim. O yıllarda İMC bloklarında Trikont adlı plak şirketinin sahibiydi. Özkan’ın müzik yapımcılığı kariyeri kendini bağlar ben sadece yazarlığını muhatap alacağım.

2012 yapımı, sinema filmimiz Hile Yolu, Antalya Film Festivali Ulusal Film bölümünde yarıştı. Hrant Dink cinayetinde, kayıp iki saatlik kamera görüntüsünün nerede olduğunu soran filmin sinopsisinde de belirttiğimiz gibi,  “Nefreti ve Hrant Dink cinayetinin bulunamayan örgütünü'' anlatıyor.

Film gösterime girdiğinde Özkan, bir eleştiri yazmıştı. Eleştiri sınırlarını aşsa da gülüp geçmiştim. Özkan bu kez çıtayı daha yükseğe koymuş. Beni ve filmimi, ortağımı ve  iş yaptığım şirketleri –özellikle Kalan Müzik- hedef göstermiş. Ali Rıza, Gladyo diyor, ben kontr-gerilla diyeyim. İkimiz de nasıl çalışır biliriz. Önce hedef gösterirsin, sonra ne olacaksa olur. Ali Rıza’nın bu yazıyla asılsız bir şekilde hedef gösterdiğini farketmediğini ummak istiyorum. Yazıyı defalarca okudum ve her cümlenin farkındalık içerdiğini düşünüyorum. Ali Rıza politik bir yazı yazmış ama politik sorumluluğu olmayan bir yazı yazmış. Hatta, insani bir sorumluluk bile içermiyor. 

Benim bir siyasi geçmişim var, doğru; dünya görüşüm de var; bu da doğru. Ancak bu yaşıma kadar kimse beni Cemaat, FETÖ vs. ile  suçlamadı. Bunu hakaret sayarım. Siyasi fikirlerimden ve geçmişte Grup Yorum elemanı olmamdan dolayı defalarca gözaltına alındım, yargılandım. 10 yıldır süren bir davayla hala cebelleşmekteyim. Beni gözaltına alan, işkence yapan polisler şu anda FETÖcü olmaktan yargılanıyor. 

Bunları dile getirmek pek tercihim değil. Fakat yazı geçmişime ısrarla değindiği için belirtmek zorunda kalıyorum. Sormalıyım, “O zaman neredeydin Ali Rıza?'' 

12 yıl boyunca sahneyi, konser yasaklarını, mahkeme salonlarını paylaştığım eski arkadaşlarımın da bu yazıya meze edilmesi yakışıksızdır.. Yazıdan anladığım kadarıyla, Yazar’ın, Dink Ailesi’yle de problemi var. Yazar tüm meselelerini bizi ve filmimizi meze ederek çözmeye çalışmış. Bunu da aşağılık bir örgütün çatısına hepimizi sığdırırak yapmaya çalışmış. Bahsedilen Gladyo’nun, 1998 yılında açığa çıkan Susturulması Gerekli Sanatçılar listesine rağmen inandığım şekilde sanat yaptım. Sormalıyım, “Neden yanımızda değildin Ali Rıza?''

11 yıldır birlikte çalıştığım, yapım ortağım Hüseyin Türkan ise 1986 yılında kurulmuş bir mühendislik firması ve sinema camiasının yakından bildiği bir eğlence mekanının sahibidir. Ne kazanıp ne harcadığımız da kayıtlıdır. İspatla mükellef olan Ali Rıza’dır. Filmi izleyenlerin de görüp eleştirdiği gibi düşük bütçeyle çekilmiş bir filmdir. Gladyo’dan para alsam, filmde hala içime sinmeyen aksiyon sahnesini öyle mi çekerdim? 

Bir film eleştirisi nasıl yazılır –emin olmasam da- Ali Rıza Özkan bilir diyorum ama belli ki bir film nasıl çekilir bilmiyor; ben biliyorum. Hele de bizim gibi düşük bir bütçeyle çekiliyorsa,  beş kişilik işi bir kişi sırtlanır, kılı kırk yararak, uykusuz kalarak o şeyi kıt kanaat bütçeyle tamamlarsın. Ali Rıza Özkan’ın yaptığı ise dünyanın en zahmetsiz işidir. Üzülerek söylemeliyim ki bu çamur atmaktır.

Filmimizin ses operatörü bütçemizi duyduğunda “Bu kadar parayla film mi çekilir'' deyip çalışmak istememişti. Post prodüksiyon çalışması için gittiğimiz stüdyo aynı tepkiyi vermiş ve kredi çekip ev almamızı önermişti. Gladyo böyle mi finanse ediyor? Peki, yapım ortağımın durumu yukarda belirttiğim gibiyse neden daha yüksek bütçeyle yapmadık? Çünkü film şirketi ne kazandıysa o kadar bütçe belirledik. Sektörel tabirle, batacaksa film batacaktı, bizi batırmayacaktı. Nihayetinde film battı.

Diyor ki “Elbette, Gladyo tüm bu gerçekler karşısında geri çekilecek değildi. (…)  Senaryoda birkaç küçük revizyonla ''Hile Yolu’ gösterime girdi.'' Hile Yolu tam 2.5 yılda yazıldı. Yedi revizyonla tamamlandı. Bunların hiçbirini Özkan’a okutmadık. Hangi revizyonlardan bahsediyor, kendisi açıklasın. Antalya Film Festivali söyleşisinde de belirtmiştim;. filmimizin gerçek anlamda bağımsız olması için Kültür Bakanlığı’nın sinema fonuna bile başvurmadık. Başkalarının parasıyla değil, kendi emeğimizle filmlerimizi yapıyoruz ve iyi filmler yapmak istiyoruz. Kötü filmler de yapabiliriz ama ahlaki açıdan yanlış tarafta değiliz. Kimseyi de cadı kazanına atmıyoruz. Biz işimizi yapıyoruz; Özkan’a tavsiyem işini iyi yapsın, sorumlu yapsın.

Kurmaca bir film yaptık ve fon olarak da 2009 yılını seçtik. O dönemde Kafes Operasyonu adıyla gerçekleşenler malum. Arka plana bu dönemi yerleştirip hikayemizi kurmaca iki tetikçi karakteriyle anlattık. Biz kontrgerillayı anlattık.  Özkan’ı rahatsız eden nedir bilmiyorum ancak filmimize getirilecek sanatsal eleştiriler kabulümüzdür.  Aksi sadece iftiradır. 

Sinema birçok dili kullanabilir, provokatif bir dil de buna dahildir. Hile Yolu, Hrant Dink Cinayeti’nde askerlerin rolünü ele alırken bir çekişmeye de işaret ediyordu.  Film ucu açık bitiyordu. Nihayetinde görüldü ki 15 Temmuz Darbe Kalkışması sonrası Hrant Dink Cinayeti soruşturmasını derinleştiren Yargı, İstanbul İl Jandarma İstihbarat Müdürlüğü’nde görevli iki askeri mahkemeye sevketti ve bunlardan biri tutuklandı. Filmin ucu açık tarafını FETÖ tamamladı.  Filmin iyi veya kötü olduğuna seyirci ve zaman karar verir. Ötesi gereksiz polemiktir. Eğer Özkan sinemasal fikirlerimiz için kendimizi sınırlamamızı bekliyorsa daha çok bekleyecek.

Dipnot: Yazar eksik biliyor, sadece bas gitar çalmıyorum. Akustik gitar ve orkestra flütü de çalıyorum.