İmamlara resmi nikah yetkisi: Laikliğin sonu

Miray Mert /ABC 

AKP hükümeti tarafından TBMM’ye sunulan Nüfus Hizmetleri Kanun tasarı ile il ve ilçe müftülerine nikah kıyma yetkisi veriliyor. Daha önce de gündeme gelen bu tasarı uzmanlar tarafından çocuk evlilikleri yaygınlaştıracağı sebebiyle tepki çekmişti.

GEÇERLİ BİR NEDEN YOK
Tasarının gerekçesi olarak vatandaşların evlenme işlemlerinin daha kolay ve hızlı yapılacağı gösteriliyor. Ancak, bu tasarının oluşmasına neden olan hangi zorlukların olduğuna dair bir araştırma ya da yanıt yok.

İmamlara nikah yetkisi veren tasarı kadın örgütleri ve hukukçular tarafından tepkiyle karşılandı. Laiklik ilkesine, hukuka aykırı olduğu dile getirilen tasarının, toplumda çocuk yaşta evliliklerin normalleşmesine neden olacağı ifade ediliyor.

Laiklik en yalın tabiri ile din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Müftülük de dini bir makamdır. Müftülere resmi nikah kıyma yetkisi veren tasarı ise, din ve devlet işlerinin ayrılmasını engelleyerek laiklik ilkesine aykırılık oluşturuyor.

BOZDAĞ’IN ANLAYIŞINA GÖRE LAİKLİK SON BULUR
Başbakan yardımcısı Bekir Bozdağ, bu düzenlemenin laikliğin gereği olduğunu, kadınların ve evlilik içi hakları koruyacağını ileri sürdü. YARSAV eski başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Bozdağ’ın anlayışına her türlü inanca inanç alanı dışında bile geçerlilik tanınması laiklik anlamına geldiğini belirtti. Bu anlayışın laikliğin sona ermesi demek olduğunu ifade eden Eminağaoğlu, tasarıyı demokratik hukuk devletinde haklı kılacak gerekçenin söz konusu olamayacağını dile getirdi: “Böyle bir düzenleme devrim yasalarına ve anayasanın değiştirilemez hükümlerine de ayrıca ve açıkça aykırıdır.''

TOPLUMDA AYRICALIK YARATIR
Düzenlemenin toplumda müftülere nikah yaptıranlar ve yaptırmayanlar olarak ayrımcılık yaratacağına dikkat çeken Eminağaoğlu, din sömürüsüyle böyle bir düzenleme yapılmasının asla kabul edilemez olduğunu söyledi. İnanç konusu olmayan, hukuksal bir konu olan evliliğin bu yolla düzenlenmesinin din görevlisine devlet işi yüklenmesi olduğunu ifade eden Eminağaoğlu, laik hukukun büyük bir saldırıya uğraması demek olduğunu belirtti. Eminağaoğlu, çözümün vatandaşları hakları konusunda bilgilendirmek, tüm hakların temeli olan laikliği etkin kılmak olduğunu işaret etti.

NAGEHAN ALÇI’YA YANIT
Nagehan Alçı’nın köşesinde bu durumu normalleştirmesini, başka ülkelerde de olduğunu söylemesi üzerine Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu genel temsilcisi Gülsüm Kav’dan tepki geldi. Başka ülkelerde pedofilinin bu denli korkunç bir tabloya sahip olmadığını vurgulayan Kav, tasarının hem Medeni Hukuk’u hem laiklik ilkesini ihlal ettiğini belirtti. Kav, müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesinin anlamsız olduğunu, ülkede ''imam nikahları, zorla evlendirme, çocuk istismarı’ gibi sorunlar varken din görevlilerinin bunları önlemek için görevlendirilmesi gerektiğini belirtti.

KADIN HAKLARI YOK EDİLİYOR
Tasarının birden fazla madde ile kadın haklarını çiğnediğine vurgu yapan Kav, sağlık, hukuk ve sosyal alanda hakların zedelendiğine, toplum sağlının geriye götürüldüğüne değindi. Kav, serbest bölge yaratılarak hiçbir hak ve güvencenin olmayacağını belirtti.

Platform temsilcisi Kav, doğum bildirimlerinde babanın yetkilendirilmesin, kadının soyadı ile ilgili düzenlemelerin getirilmesinin, anne-çocuk sağlığının korunmasız bırakılmasının ciddi tehlikeler taşıdığını dile getirdi. Kav, "29 Temmuzda Kadıköy’de kadınların yaşamına karışanlara ve bu tasarıya karşı bir eylemimiz oldu. Bu eylemlerimiz devam edecek." dedi.

CUMHURİYETİN NİTELİKLERİNE SALDIRI
İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Nazan Moroğlu, tasarının Cumhuriyet’in kuruluş değerlerine aykırı olduğunu dile getirdi. Dini nikah ile resmi nikahın aynı gibi gösterilmeye çalışıldığını savunan Moroğlu, kadın haklarının törpülendiği, laikliğin tehlike altında olduğu bu dönemde tasarının çocuk evliliklerini arttıracağını belirtti. Laikliğin kadın haklarının temel koruyucusu olduğunu söyleyen Moroğlu, tasarı ile hem laikliğin hem kadın haklarının tehlikeye girdiğini belirtti.

Moroğlu, tasarının çok yönlü ayrıştırılmakta olan toplumda bir de dinsel referansla kutuplaşmaya yol açacağını ifade etti. Salı günü İstanbul Barosu’nda basın açıklaması düzenlediklerini hatırlatan Avukat Moroğlu, tasarının laikliğe ve kadın haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle geri çekilmesi talebinde bulunduklarını söyledi.