İsmail Saymaz yazdı: İmamoğlu’nun yol haritası

Kılıçdaroğlu, Sözcü TV'ye çıktığı akşam İmamoğlu'nun genel başkan adaylığına karşı çıkmayacağını ancak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak kalması gerektiğini söylemişti.

Bu açıkça “Aday olma” mesajıydı.

İmamoğlu, kabul etmedi.

Kılıçdaroğlu'na mesaj gönderip ikinci Ahlatlıbel buluşmasında aralarında geçen diyalogları hatırlattı ve “Medya üzerinden değil, yüz yüze görüşelim” diye yazdı.

Üçüncü Ahlatlıbel Zirvesi, işte bu trafiğin ardından gerçekleşti.

‘GENEL BAŞKAN OLMAK İSTİYOR MUSUN?'

Kılıçdaroğlu, bir buçuk saat süren görüşmede İmamoğlu'na doğrudan şunu sordu:

“Genel başkan olmak istiyor musun?”

İmamoğlu, “Tabi ki olmak isterim” diye yanıt verdi.

Liderlikle sınırlı olmayan, bütünlüklü bir değişim istediğini  söyledi. “El verin, birlikte yapalım” dedi. Hatta Kılıçdaroğlu'na, değişimi kendisinin açıklamasını önerdi.

Ardında şöyle devam etti:

“Değişimi yapmazsak yerel seçimleri kaybederiz. Kaybetmek istemiyorsak, değişimi en kısa sürede yapmamız lazım.”

Kılıçdaroğlu, “İstanbul ne olacak?” diye sordu.

CHP lideri, İmamoğlu'na İBB'ye odaklanmasını söyledi. İBB başkanlığına tekrar aday olup kazanmasını ve belediye meclisinde çoğunluğu almasını salıkverdi. “Belediyeyi bir CHP'liye teslim ettikten sonra değişimi konuşuruz” dedi.

İmamoğlu ise değişim olmadan İBB'nin de sıkıntıya gireceğini söyledi. Bir yol haritası sunabileceğini belirten İmamoğlu, “Sizin onayınızla devam edelim” şeklinde konuştu.

Murat Ağırel yazdı: Depremin şüpheli ihaleleri

EN GEÇ SALIYA KADAR

İmamoğlu'nun yol haritasını dün Kılıçdaroğlu'na yolladığı öne sürülüyor. Bu metinde İmamoğlu, Kılıçdaroğlu'ndan önümüzdeki pazartesi ya da salı günü grup toplantısında, “Kurultayda genel başkanlığa aday olmayacağım” açıklaması yapmasını istiyor. Bundan sonraki sürecin elbirliğiyle yürütülmesini öneriyor.

KILIÇDAROĞLU ADAY

CHP MYK üyesi Bülent Kuşoğlu'nun  dün BBC Türkçe'ye yaptığı açıklama gösteriyor ki Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'nun yol haritasını kabul etmeyecek. Olağan kurultayda aday olacak ve gerekirse İmamoğlu ve Özel'le yarışacak.

Kuşoğlu'nun açıklamaları öfkelendiğini duyduğum İmamoğlu, Kılıçdaroğlu'nun tutumuna bağlı olarak gelecek hafta sonuna kadar kendi yol haritasını belirleyecek.

İmamoğlu, kongre kongre çarpışarak değil, “kırıp dökmeden” ilerlemek ve mutabakatla değişimi gerçekleştirmek istiyor. Kılıçdaroğlu ile uzlaşamadıkları takdirde kurultayda aday olabilir.

YOL ARKADAŞI

Öte yanda İmamoğlu cephesi, Özel'i rakipten çok, bir yol arkadaşı olarak görüyor.

Özel cephesi ise giderek görünür hale geliyor.

Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, Özel ile hareket ediyor.

CHP'de bugün itibariyle siyasi manzara şöyle:

Kılıçdaroğlu'nun grup başkanı Özel, adaylığını ilan etti.

Grup Başkanvekillerinden Başarır, Özel'i…

Gökhan Günaydın ise Ekrem İmamoğlu'nu destekliyor.

CHP lideri, ikinci ve üçüncü adamlarının değişimi istediği bu manzarada olağanüstü kongreyi öteleyemez.

CHP, üç adayın yarışacağı olağanüstü kurultaya doğru gidiyor.

Fehmi Koru yazdı: Seçimin tuhaflıkları devam ediyor; Abdüllatif Şener’in CHP’liliği neden bitmiş olabilir?

Günaydın'dan Kuşoğlu'na eleştiri: Düzmece davalara yanlamak uygun olmaz

CHP'de, Kılıçdaroğlu'na en yakın isimlerden biri olan Bülent Kuşoğlu, İmamoğlu ve Özel'i hedef aldı.

Kuşoğlu, şunları söyledi:

“Grup Başkanımız o mevkide otururken ya da Ekrem Bey İBB başkanıyken genel başkana karşı daha dikkatli olmalılar.”

Kuşoğlu, iki siyasetçinin adaylıklarını açıklamalarını, ancak bu durumda makamlarından ayrılmaları gerektiğini söyledi.

Kuşoğlu, İmamoğlu'nun Ahmak Davası nedeniyle liderlik ve İBB başkanlığı adaylığının ‘sıkıntılı' olduğunu savundu.

Bu açıklamaları CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın'a sordum.

Kuşoğlu'nun açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kuşoğlu, 2011'den beri milletvekili. MYK üyesi çoğu zaman. Siyasetin nasıl yürüdüğünü bilmesi gerekir. Bir CHP Genel Başkan Yardımcısı, Grup Başkanına ve İBB Başkanına medyadan haber göndermez. Söyleyeceği bir şey varsa kahvesini içmeye gider, fikirlerini paylaşır.

Kaldı ki söylediği sözler Kılıçdaroğlu'nun kırılmamasına dair. Parti, genel başkanına saygı konusunu Kuşoğlu'nun hatırlatmasına ihtiyaç mı duyuyor? Özel ya da İmamoğlu'nun saygı sınırlarını aşan bir sözü varit oldu mu?

“Şu görevlere o gelemez, sıkıntısı var.” Buna biz oturduğumuz masalarda karar vermiyoruz. Her şeyden önce toplum, arkasından CHP'nin MYK'sı, PM'si, kurultayı karar veriyor. Bu sözleri söylerken çok dikkatli olmamız ve paylaşmaktan kaçınmamız lazım.

AKP'nin düzmece siyasi kumpaslarıyla saha dışına atılmaya çalışılan arkadaşlarımıza dayanışma göstermesini bekleriz. “Onların hakkında davalar var, bir şey olamazlar” demek yerine dayanışma göstermemiz lazım.

Çünkü milletvekili olmamış genel başkanımız ve genel başkan yardımcılarımız hakkında aynı süreçleri AKP yürütebilir. Bu takdirde ne diyeceğiz? “Bunlar yargı sonuçlarıdır” mı diyeceğiz? Genel başkanımız hakkında düzenlenen fezlekeleri getirip dava çıkarsalar, davadan sonuç çıkarsalar “Hukuk düzeninin yarattığı etkiler” diye mi bakacağız?

Yoksa siyasi kumpaslara partimizi ve hiçbir yoldaşımızı teslim etmemek üzere birliği mi temsil edeceğiz? Bülent Bey'in dikkatli bir dil kullanması yararlı olur.

Kuşoğlu, açılan davanın salt genel başkan adaylığına değil, İBB adaylığına da engel oluşturacağını ima ediyor.

Hangi davadan bahsediyor? O kadar çok var ki, detaylarını acaba biliyor mu?

‘Ahmak Davası'nı anladım.

Ahmak Davası'nın istinafta olduğunu ve bir sonuç çıkmadığını biliyoruz. Bu sürecin ne kadar hızlı yürütülebileceğine ilişkin YSK Başkanı açıklama yapmıştı. Biz eleştirmiştik. “İstinaf ve temyizin ne kadar sürede sonuçlanacağını biliyor musun” demiştik.

Şimdi aynı şeyi bu alanda konuşan arkadaşlara sorarım. Biliyor muyuz ne kadar sürede sonuçlanacağını?

Bunların sonuçlarına göre işlem tesis edecek idiysek Canan Kaftancıoğlu niye “İl başkanı bu davalara teslim edilmemelidir” diye tutuluyor?

Bu davalar hepimize gelebilir. Bu davaların sonuçlarına göre siyaset üretmek, hatta sonuçlara yanlamak uygun olmaz.

Bu davaların sonuçlarını aramızdan kime yönelirse yönelsin reddetmek, hem hukuki mücadele kurmak, hem de siyaseten dayanışma göstermek zorundayız. Hepimize yakışan budur.

Kaldı ki hiçbir siyasetçinin kumpas davaları üzerinden kendisini teslim etmeye niyetinin olacağını düşünmem, doğru da bulmam.

Özgür Özel cephesi: Had bildirici dilin faydası yok

Kuşoğlu'nun açıklamaları Özgür Özel cephesini de kızdırdı.

Özel cephesi şu değerlendirmeyi yaptı:

“Özel'in dilindeki özeni fark etmemişler. Özel konuşana kadar genel başkana sosyal medyada saldırılar vardı. Özel'in açıklamasından sonra tartışma meşru zemine oturdu.

Genel başkanın ve iki adayın saygılı ve diyalog halinde olması, bu zor sürecin sağlıklı zeminde ilerlemesini sağlıyor. Genel başkanın kullanmadığı kısıtlayıcı ve had bildirici dilin partiye de genel başkana da faydası yok. Biz süreci partinin yüksek faydasını gözeterek, sürdürmeliyiz. Bu değerlendirmeler tartışmanın ilerlediği sağlıklı zemini zedeler.”