İsmail Saymaz yazdı: Sinan’ın azmettiricileri dışarıda
İsmail Saymaz yazdı: Sinan’ın azmettiriciler... Sinan Ateş'in ailesi ilk kez SÖZCÜ'ye konuştu.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesinin üzerinden 129 gün geçti.
Bugüne kadar suskunluğunu koruyan Ateş Ailesi Bursa Osmangazi'deki evlerinin kapısını Sözcü Gazetesi'ne ve SZC TV'ye açtı.
Ablası Selma Ateş, duvarları Sinan'ın fotoğraflarıyla donatılan evlerinde, zaman zaman ağlayarak, cinayetin öncesi ve sonrasını anlattı.
Ablası, cinayetten önce Ateş'e üç saldırı girişimi olduğunu ve kardeşinin tehdit aldığını kaydediyor. Ateş, “Saldırı bekliyorduk ama böyle bir şeyi beklemiyorduk. Kimsenin cesaret edeceğini düşünmedik. Düşünmediğimiz için torbacılara yaptırdılar” diye konuşuyor.
Ateş, azmettiricilerin dışarıda olduğunu ve bazı şüphelilere dokunulmadığını düşünüyor. “Dışarıda azmettiricileri dolaşırken, kardeşimin ruhu rahat değil” diyor.
Ailenizden söz eder misiniz. Sizi tanıyabilir miyiz?
Burası aile apartmanı. İlk katını babam yaptı. Kardeşlerle ikinci ve üçüncü katı yaptık. Babam inşaatta soğuk demirciydi, annem tekstilde çalıştı. Emekle buralara geldiler. Kenar mahalledir buralar. Herkesin durumu bellidir. Sinan da ablamız da burada doğdu.
Ülkücü bir aile misiniz? Sinan Ateş de çocukluktan ülkücü müydü?
Babam 80 döneminin ülkücü gazisidir. Ben başkan yardımcısı ilk kadınımdır Bursa'da. Ülkücü camiada doğup büyüdük. Sinan, ortaokul yıllarından beri ülkücüydü. Gazi Üniversitesi'nde başkanlık yapmıştı. MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman'ın 12 yıl danışmanlığını yaptı. Büyükataman vekil olduğu zaman ailecek ona çalışmış insanlarız.
Cenazeye geldi mi?
Gelmedi. Gazeteye “Taziye vermek istedik, aile kabul etmedi” dedi. Böyle bir şey yok. Kapımız herkese açıktı. Beklerdik taziyesini. Hepimiz bir ekmeği bölüştük.
Ateş, Ülkü Ocağı Başkanı olunca farklı bir profil çizdi.
15 ay başkanlık yaptı. Kitap dağıttı. Ormanla, yaban hayatla ve caretta carettalarla ilgili çalışmalar yaptı. 10 kitap yazdı. Çocuklara ‘Kürşad Destanı' ve ‘Göktürkler'i yazdı.
Atatürk'e büyük bir sevgisi vardı.
Nutuk dağıtmıştı. Atatürk, Türk milletinin Atası. Atatürk olmasa biz olmazdık.
Başkanlıktan alındıktan sonra ocağa yakın Orhun Haber adlı sitede FETÖ'cü diye suçlandı.
FETÖ soruşturmasında komisyon başkanıydı Sinan!
KHK ile atılanlar için MHP'de komisyon kurulmuştu. Bu komisyon OHAL Komisyonu'na görüş sunuyordu. Ateş, MHP'deki komisyonu yönetiyordu. Bunu kastediyorsunuz.
Evet. Sinan'ı FETÖ'cü olarak yargılamaları ne kadar tezat, görüyorsunuz.
Ateş'in FETÖ ile bir ilişkisi…
Olmadı. Olamaz da. Olsa Ülkü Ocakları Başkanı olabilir mi?
Bahçeli'nin yerine geçme arayışı içinde olmakla da suçlandı.
Böyle bir arayışı olmadı. Akademik kariyeriyle uğraşıyordu.
Ateş'ten 9 ay önce eski Mersin Ülkü Ocağı Başkanı Çağrı Ünel, ülkücü bir grubun saldırısına uğradı. Saldırganlardan biri öldü. Ünel, Ateş'i savunduğu için saldırının gerçekleştiği iddia ediliyor.
İkisi de bizim çocuklarımız olduğu için gönderenin kim olduğunu bilmek gerekiyor.
Ateş, ölümünden önce tehdit aldı mı?
Ankara'da kalabalık bir grup ofisinin önüne geliyor. Saldırmak için zaman kolluyor. Sinan arkadaşlarıyla birlikte indiği için kaçıyor.
Bir kere mi?
İki kez. Sonrasında Bursa'da Üftade Camisi etrafında teşebbüs etmeye çalışıyorlar. Başarılı olamıyorlar.
Tehdit?
Arkadaşlarına da kendisine de sürekli tehdit mesajı geliyordu. Birtakım şeyleri yapacaklarını söylüyorlardı.
Saldırı bekliyordu yani.
Bekliyorduk ama böyle bir şeyi beklemiyorduk. Böyle bir şeye kimsenin cesaret edeceğini düşünmedik. Düşünmediğimiz için torbacılara yaptırdılar.
30 Aralık günü ne oldu?
İzmir'deydim. Her okul tatilinde baba evinde buluşuruz. “Abla geleceksin değil mi?” diye sordu. Öğleden önce aradım. “Ablacığım, geleceğiz, merak etme” dedim. “Cuma namazına gireceğim” dedi. İş yerime gittim. İçime sıkıntı düştü. Sinan'ı aradım namaz sonrası. Israrla arıyorum, açmıyor. Bursa'dan yeğenim aradı, “Abimi vurmuşlar” dedi. (Ağlıyor) O andan sonra hayatımız durdu. “Yaşıyor mu?” dedim. “Yaşıyor” dediler, “Ankara'ya gel.” Çıktım Ankara yoluna. Dediler ki “Bursa'ya getiriyoruz abimi.” O cümleyi hiç duymak istemedim. Öldüğüne inanmak istemedim. Eşini aradım. Dedim, “Ayşe ne yapıyorsun?”
Haberi yok.
Haberi yok. “Ne oldu abla, bir şey mi oldu?” “Yok ablacığım” dedim. Nasıl söyleyebilirim?
İlk siz mi öğrendiniz?
Annemlerin haberi yokmuş. Ben haber veremedim. “Babamın” dedim, “Yanına gidin. Kalp hastası. Ona söylemeyin.”
Sinan hem kardeşim, hem arkadaşım, hem evladım. O kadar zor yaşadım. Atlamadım. Hiçbirimiz…
Ateş'in o günü nasıl geçmiş?
Ofisten çıkıyor, camiye gidiyor. Yanında olan yeğenim Selman Bozkurt, “O kadar rahattı ki telefonuna bakıyordu. Camiden çıktık, yürüdük” diyor. Bir anda Selman acı hissediyor, çöküyor. İlk Selman vuruluyor. Omzundan alıyor kurşunu. Sonra Sinan'ı vuruyor. İki sağ bacağına, diğer bacağına, boşluğuna, sonra kafasına sıkıyorlar. Beş kurşun. Bir metre mesafeden ateş etmiş.
Sizce neden öldürüldü?
Bunun cevabını biz de arıyoruz. Nedenini bilmiyoruz. Keşke biri açıklasa. Cevabını verecek olan biz değiliz.
Kimler öldürttü?
Cevabını veremiyorum. Kim öldürttü, kim işin içindeyse inşallah hesabı sorulur. İçeride 22 tutuklu var.
Azmettiriciler onlar arasında mı?
Bence değil. Azmettiricilerin dışarıda olduğunu düşünüyorum. Bir hapçıya, torbacıya 100 lira verseniz istediğiniz her şeyi yaptırırsınız. Dışarıda azmettiricileri dolaşırken, kardeşimin ruhu rahat değil. 22 kişi görünen kısımdaysa görünmeyen kısımda kaç kişi var?
Azmettiriciler arasında siyasi ve bürokratik kişilikler var mı?
İçinde siyasetçiler, milletvekilleri, torbacıların olduğu şebeke mi diyeyim, hepsini bir araya toplayabilecek güç nedir? Arkasında kimler var? Sinan'a neden böyle bir şeyi layık gördüler? Cevabını vermesi gereken, azmettiriciler.
Azmettirici Doğukan Çep, uyuşturucu çetesi üyeliğinden ve cinayetten, tetikçi Eray Özyağcı gasptan sabıkalı. Ateş, iki kişiyi tanır mıydı?
Zannetmiyorum.
Eski Ülkü Ocağı Başkan Yardımcısı Serdar Öktem, Çep'in eski avukatı çıktı. Nasıl yorumluyorsunuz?
Aralarında bağlantı olmasa tutuklanmazdı. Devletin gördüğü bir şey var ki tutukladılar.
Yani cinayette Öktem ve Çep arasında ilişki olmalı.
Olmalı.
MHP İstanbul Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Köktürk, Çep'e para göndermiş.
Hepsinin birbiriyle bağlantısı varmış. Yavaş yavaş çözülüyor.
Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel tutuklandı. Ateş, Yüksel'i tanır mı?
Görüştüklerini düşünmüyorum. Bu kadar Ülkü Ocakları genel başkan yardımcılarının, yönetimde görev alanların bir arada olması insanın kafasında şüphe oluşturuyor.
Tolgahan Demirbaş, üç defa gözaltına alınıp dördüncüsünde tutuklandı. İddia o ki, onu MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz'un bulunduğu evden polis almak istedi ve Kılavuz direndi.
Bir milletvekiliyle torbacının bir arada olmasını yorumlayamıyorum. İkisini aynı kefeye koyamıyorum.
Orada düzenlenen tutanağın kaybedildiği ortaya çıktı.
Allahtan ülkemizde şerefli, namuslu, haysiyetli hakim, savcılar var. Onlar sayesinde birtakım şeyler gizli kalmıyor. Güç kimdeyse adalet ondan mı? Güçsüzüm diye adalet benden tarafa değil mi? Namuslu insanlar çıktığı için bunlar çıkıyor. Yoksa nereden haberimiz olacaktı.
Bahçeli, “Kendimde sır olarak sakladığım görevden alma nedenlerini yeri geldiğinde paylaşırım” dedi. Sizce Bahçeli'nin sırrı ne olabilir?
Keşke söylese hepimiz bilsek. Varsa sırlar ortaya dökülsün. Bu camiada Sinan'ın dokunmadığı insan yoktu. Desinler ki “Sinan, bunu yapmıştır.” Biz de bilelim ki sebebi budur. Ne olursa olsun, cana kıymanın açıklaması yoktur.
MHP Trabzon Milletvekili adayı Bekir Sıtkı Tarım, Ateş için “Ne yapmış olduğu, kimlerle birlikte olduğunu bildiğinden frene basmıştır genel başkanımız. İki bebesinin ve eşinin rencide olmaması için verdiği mücadele vardır” dedi. Ne demek istiyor?
Adını bile ağzıma almak istemiyorum. O kadar boş konuşmuş ki. Sinan bugüne kadar neredeyse oradaydı. İki bebesi yok Sinan'ın. İki tane aslan gibi kızı var.
MHP'den taziye geldi mi?
Hayır, gelmedi.
Ziyaret?
Hayır.
Neden? Bir bildikleri mi var?
Bildikleri varsa anlatmalarını isterim. Bakın, bizler konuşuyor, her soruya cevap veriyoruz. 38 yaşında gencecik bir akademisyen sokak ortasında şehit edildi. Bunun davasını yürütüyoruz. Keşke biraz destek çıksalar. Ahde vefa imandandır. Kardeşim orada birçok kişinin çalışma arkadaşıydı. Devlet bey “Evladım” derdi. Bu bize acı veriyor. Söyleyecek oldukları tek bir cümleydi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, kimi şüphelilerin masum olduğunu savunuyor ve aileniz için “Acıları ahlaksızca istismar edilmektedir” diyor.
Bizi milletvekili adayı olarak gördünüz mü? Görmediniz. Öyle bir çabamız olmadı. Mazlum olan biziz. Biz hâlâ kabullenememişken, sürekli saldırı… Ne yapalım? Ateş Ailesi olarak ölelim mi? Zaten en kıymetlimizi almışsınız. Depremde kolonu sağlam olmayan evler yıkıldı değil mi? Bizim kolonumuz Sinan'dı. Sinan'la birlikte hayatımız bitti. Bu saatten sonra sanıyorlar mı ki normal hayat yaşayabileceğiz.
Cinayetle Ülkü Ocakları arasında kurumsal ilişki var mı?
Cevabını ben veremem. Türk yargısı verecek.
Kılıçdaroğlu, Bahçeli'ye hitaben şöyle dedi: “Mafyalarla fotoğraf çekmeye devam edersen yanındaki çocuklar mafyacılık oynamaya başlar. Teslim edeceksin yanındaki çocukları. Üç beş torbacıyla geçiştiremezsin.”
Türkiye'nin ortasında işlenmiş bir cinayet. Sinan ilk olmadı. Birçok gazeteci, birçok insan bu şekilde katledildi. Siyasetçiler bunun üstüne gitmek zorunda. Başka Sinanlar, başka çocukların canı yanmaması için…
Ateş MHP'li ve Cumhur İttifakı taraftarıydı. Ölümünden sonra Millet İttifakı'nın gündemine girdi. İktidar değişikliğinden sonra temel adalet meselelerinden biri olarak, “Sinan Ateş'in katillerini yargılayacağız” diyorlar.
Sağ olsunlar, onlar sayesinde birtakım yerlere gelindi, birtakım sonuçlara ulaşılmaya çalışılıyor. İnşallah, her zaman destekçimiz olurlar.
Bu süreçte savcılar değişti. Sizce yargıya müdahale var mı?
Birtakım şeyler yaşanıyor ama sonuçta adalet yerini bulacak.
Bütün şüphelilere dokunuldu mu?
Dokunulmadı.
Soruşturma eksik mi?
Tabi, içerde torbacılar var. Arkada kimlerin eli var, bilmiyoruz.
Ateş'ten sonra hayatınız nasıl değişti?
Yarım… Özeti yarım! Bizim bir hayatımız kalmadı. Gecemiz yok, gündüzümüz yok. Çocuklarım üç ay okula gitmedi. Psikolojik tedavi alıyor çocuklarımız. Babam hasta. Annem evlat acısıyla yanıp kavruluyor. Biz kardeşimizi kaybettik. Türk Milleti büyük bir değeri kaybetti.
Hâlâ mezarında nöbet mi tutuluyor?
Evet, arkadaşları, sevenleri… Her Allah'ın günü gece gündüz orada bekliyorlar. Ateş yakıyorlar. “Sinan'ın ateşi hiç sönmeyecek” diyorlar. Türkiye'nin ve dünyanın her yerinden insanlar geliyor ve duasını yapıyor. Sokaktan geçen, arabayla durduğunda dua ediyor. Saatlerce oturup konuşan insanlar, Sinan'a derdini anlatanlar var. O kadar kalabalık ki, görmelisiniz.
"İsmail Saymaz yazdı: Sinan’ın azmettiricileri dışarıda" haberi, 08 Mayıs 2023 tarihinde yazılmıştır. 08 Mayıs 2023 tarihinde de güncellenmiştir. Medya kategorisi altında bulunan İsmail Saymaz yazdı: Sinan’ın azmettiricileri dışarıda haberi 2023 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. İsmail Saymaz yazdı: Sinan’ın azmettiricileri dışarıda 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Medya konusunda 22 Aralık 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.