Koray Aydın: Millet İttifakı’nın teknik direktörü de artık Sayın Kılıçdaroğlu’dur

Aydın’ın röportajından ilgili bölüm şu şekilde:

Sayın Aydın, 1976 yılından beri siyasetin içindesiniz, bakanlık yaptınız, bizlere cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili birkaç mühim mevzuyu açıklar mısınız; ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3’üncü kez aday olmasının Anayasa’ya aykırı olduğu hukukçular ve siyasetçiler tarafınca onlarca kere açıklanmasına karşın aday oldu, YSK itiraz etmedi, partiler de ses çıkarmadı. Bu durumda Anayasa ne için var sorusu çıkmıyor mu?

Tartışmalı bir cumhurbaşkanı talibi olduğu kati fakat Erdoğan elindeki cumhurbaşkanlığı enerjisini ve kudretini kullanarak Yüksek Seçim Kurulu’nda öncesinden 5 üyeyi değiştirip kendi yandaşlarını oraya yerleştirerek oradaki enerjisini ve kuvvetini iyice sağlama aldıktan sonrasında oraya gidecek karardan istediği sonucu alacağını düşünerek bu şekilde bir adım attı. Bunu hayata geçireceğini, oradan kendisine herhangi bir sorun olamayacağını bilerek bu adımı attı. Muhalefetin, müracaat edip yakınma etme haricinde hususi yapabileceği herhangi bir şey yok fakat 6’lı Masa bir araya gelip, bu mevzuyu konuşup, onunla ilgili kendilerine bir yol haritası çıkardıklarında bu mevzuda hangi adımı atacaklarını o vakit öğrenebiliriz.

Kemal Kılıçdaroğlu: Ücretsiz konut haktır ve mümkündür

Memleket Partisi Genel Başkanı Sayın Muharrem İnce’nin adaylığı en oldukça konuşulan konulardan biri. Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turda bitmesi mühim ve bunun için de muhalefetin “tek adayla” seçime girmesi ehemmiyet taşıyor. Muharrem İnce ilkin “Seçime daha vakit var, gerekirse adaylıktan çekilirim” dedi fakat sonradan “Aday olacağını” duyurdu ve YSK’ya müracaat etti. Sizce netice ne olur? Acaba Sayın İnce’nin de cumhurbaşkanı yardımcısı olma ihtimali var mı?

Şimdi doğal onunla meydana getirilen görüşmeler sonucunda atacağı adımın kararını Sayın İnce’nin vermesi gerekiyor. Şu andaki seçim yarışması artık bir Türkiye meselesi haline dönüştü, kısaca kişilerin kendi kazanma talep ve arzularına nazaran değil, vatan ve millet sevgisi üstüne şekilleniyor, bu ülkede bu değişimin gerçekleşmesini düşünen insanoğlu birlik ve beraberlikle hareket edilmesinin bir yükümlülük olduğu kanaatindeler. Bugün ilk etapta bir dalgalanmaya dayalı olan birazcık oy artışlarını dikkate alarak adaylıkta ısrar etmek, vakit içinde ısrar eden şahıs için bana nazaran bir yenilgiye dönüşebilir.

Çünkü cemiyet vakalara şu şekilde bakıyor; sonuçta cemiyet “kazanmaya yönelik bir bakış açısını” kazanmış durumda, kısaca kimin aday olacağından ziyade vakası netice odaklı değerlendiren bir bakış açısı oluşturmuş. Bu bakımdan, vakit içinde önde olan, kuvvetli olan, kazanmaya yakın görünen adayın daha da avantajlı duruma geçeceğini, onun seçilmesi için her insanın kendi çevresinde A şahsına yada B şahsına oy vermeyi düşünen insanları ikna edeceğini ve bu tür adaylık yarışını devam ettirmek isteyenlerin gittikçe daha da küçülerek seçim gününe yaklaşacaklarını düşünüyorum.

Muharrem İnce’nin adaylığının oyları böleceğini düşünenlerin sayısı azca değil.

Metropoll'ün kurucusu Özer Sencar: Beş adaylı yarışla ilk turda kazanan olmaz

Şu an için bu yorumları yapıyoruz fakat bir ay sonrasında, 40-45 gün sonrasında bu işin dozajı yukarıya doğru çıktıkça, yapılacak anketlerde kutuplaşmanın kazananlar ve kaybedenler üstüne yoğunlaşacağı dönemde, kısaca iki boyutlu duruma dönüşmesi durumunda kutup başı konumunda olanların haricinde adaylara oy verecek insanların vakaya bakış açılarının mühim oranda değişeceğini düşünüyorum. Çünkü yarış en sonunda yarışan adaylar arasındaki mücadeleye dönüşecektir. Kazanma odaklı düşündükleri için “Biz bugüne kadar elimizden geleni yaptık fakat bu iş olmadı” diyenlerin, yarışan adayların Millet İttifakı adayının çevresinde toplanacağını düşünüyorum, şundan dolayı tüm siyasal mücadelelerde seçim devri yaklaştıkça bu gerçekliği senelerdir tüm seçimlerde gördük. Aynı şey tekrarlanacaktır, şundan dolayı bu seçim artık bir Türkiye meselesi haline geldi, şundan dolayı Türkiye’nin bu seçiminin kesinlikle kazanılması gerektiği mevzusunda aynı fikir haline gelmiş milyonlarca insan var. Ben ilk kez Türkiye’de bir seçimde bu inanca haiz o milyonlarca insanoğlunun bütünlüğü sağlamak adına ciddi bir çalışmasının da olacağını düşünüyorum. O bakımdan Muharrem İnce’nin geçen vakit içinde kesinlikle CHP ile görüşme trafiği devam edecektir, bu şekilde bir durumda çekilmesi halinde ülkenin geleceğiyle ilgili mühim bir karara katkı elde etmiş bir insan olarak da bana nazaran tarihteki yerini alır. Bunu yapmadığı takdirde, en fena ihtimalle seçim ikinci tura kalır fakat ben bu seçimin ikinci tura kalacağını düşünmüyorum.

Cumhurbaşkanı yardımcılığı yada bakanlık teklifi yapılacak mı sizce?

Bunlar Sayın Kılıçdaroğlu’yla kendisi içinde, iki parti arasındaki görüşmelerde belirlenebilecek bir mevzudur, niye olmasın, olabilir.

Peki, 8 cumhurbaşkanı yardımcısı olabilir mi sizce?

Şu anda bu mevzunun tartışılabileceğinin doğru bulunduğunu düşünmüyorum. Millet İttifakı, birliğini, bütünlüğünü korumak için almış olduğu bu kararın uygulamada iyi mi olacağının etkilerini de kazandıktan sonrasında yorumlayabiliriz, bugünden onu yorumlamak kanımca doğru olmaz.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın adaylığını destekledi. Daha sonrasında onların cumhurbaşkanı yardımcısı olmalarını önerdi ve bu Millet İttifakı’nca kabul edildi. Mansur Yavaş’ın ilgi çeken bir önerisi oldu; “Bizim cumhurbaşkanı yardımcısı olduğumuzu duyuru edin, genel başkanlar da milletvekili olsunlar ve partilerinin başlangıcında kalsınlar dedi. Sizce bu uygulanabilir mi?

Önce şu şekilde diyeyim; Millet İttifakı iyi bir takımdır ve İYİ Parti Millet İttifakı’nın santrforudur. Millet İttifakı olarak biz bir ekip olduk, hem de iyi ve kuvvetli bir ekip olduk, şimdi artık bu takımın hakkını ve hukukunu da her platformda koruyup kollayacağız. Takımımızı şampiyon yapacağız ve Millet İttifakı’nı iktidara taşıyacağız. Takımın patronu millettir, dolayısıyla sıralamada takımın yerini millet atama edecektir. Takımın teknik yönetimi, partilerin yetkili kurulları, teşkilatları, üyeleri ve gönüllüleridir. Millet İttifakı’nın teknik direktörü de artık Sayın Kılıçdaroğlu’dur. Millet İttifakı’nın santrforu, kısaca golcüsü de iyi partidir. Millet İttifakı, savunması, orta sahası, saldırı hattıyla son aşama yetenekli ve kuvvetli bir takımdır. Şimdi, bu ekibi iki kuvvetli ve yetenekli saldırı oyuncusuyla takviye ettik, daha da güçlendirdik. Sayın Ekrem İmamoğlu ve Sayın Mansur Yavaş’ı da ilk 11 ekibine dahil ettik. Belediye başkanlarımız Millet İttifakı’nın belediye başkanlarıdır, cumhurbaşkanı yardımcısı olmasalar da gene katkıları olurdu, sadece direkt birinci vazife olarak hükümete dahil olmaları Millet İttifakı’na itimat ve moral, milletimize de büyük ümit vermiş, seçimleri kazanmaya dönük inancı daha da pekiştirmiştir, daha da kuvvetlendirmiştir. Bu bakımdan ben atılan bu adımı zamanı bir adım olarak görüyorum, kazanmanın dinamosunu oluşturacaklarını düşünüyorum, her ikisinin de vakit içinde oluşmuş olan kendi kitlelerinin hareketliliğini muhafaza ederek buraya ilave bir güç katacaklarını düşünüyorum ve sonuca gitmede de mühim bir adım olarak görüyorum.

Genel Başkanlar büyük ihtimalle cumhurbaşkanı yardımcısı olacaklar, Sayın Mansur Yavaş’ın önerisine nazaran cumhurbaşkanı yardımcısı olup partilerinin başlangıcında kaldıklarını düşünelim, parlamenter sistemin “partisiz cumhurbaşkanı” şartıyla ters düşmez mi, kısaca bu teklif olabilir mi?

Hayır olmaz. Bu alınan karar üstüne devam edilir. Genel başkanlar orada partilerini temsil edecekler. Cumhurbaşkanı yardımcısı esasen milletvekili olamıyor, bu görevi üstüne alan adların vazife tanımları ve yapacakları iş konularının ne olacağı kendi aralarındaki çalışmalarla ortaya çıkacaktır. Aktif olarak vazife alan da olabilir, istişare ye dayalı bir birim olarak da hayata geçebilir. Bu onların konuşarak karara dönüştürecekleri bir durumdur. Mansur Yavaş’ın önerisi kendi kararıdır fakat cumhurbaşkanı yardımcılarının milletvekili olmaları mevzusunda değişim yapılamaz, şundan dolayı protokol yapılmış oldu ve imza altına alındı, bu ortak ittifakla alınmış bir karar, bu tarz şeyleri geride bırakıp önümüze bakmamız lazım. Ben şu şekilde bakıyorum; bu saatten sonrasında Millet İttifakı’nın seçim zaferi kaçınılmazdır, cumhurbaşkanlığı seçimini de ilk turda kazanacağız.

Kılıçdaroğlu'nun taktığı Marteniçka bilekliği ne anlama geliyor

Bu bir iddia değil, kısa zamanda gerçekliğe dönüşecektir, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de çoğunluğu elde edeceğiz. Millet İttifakı olarak Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğu yada referandum eşiği olan 360 milletvekili sayısına ulaşmayı da oldukça arzu ediyoruz. Bu da bizim için ortaya koyduğumuz bir hedef, bunu da bir hedef olarak görüyoruz. Böylece bu ucube sistemden kurtulup Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi süratli bir halde hayata geçirebiliriz. Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanıp parlamentoda çoğunluğu elde edince asla zaman kaybetmeden de kolları sıvayacağız. Millet İttifakı, milletinden almış olduğu güçle hem iktidara gelecek, kuvvetli ekibiyle da ülkemizin birikmiş sorunlarını çözecektir. Devlet yönetiminde yeterlik, liyakat, hakkaniyet, informasyon birikimini esas alacağız, kısaca bugüne kadar meydana getirilen uygulamaların dışına çıkacağız; devlet yönetiminde yolsuzluk, adaletsizlik, israf ve savurganlık, afetlere karşı ihmaller son bulacak. Bu saydıklarım Türkiye’nin temel problemleri. Millet İttifakı’nın 6 siyasal partiden oluşmasını da avantaja çevireceğiz.
Muhalefetin, basının, bilim insanlarının düşünce ve önerilerini dikkate almayan anlayışın yerine ona kulak veren, halkın taleplerini yerine getiren bir anlayış gelecek. Şu anda geldiğimiz noktada “Devlet nerede” diye soruldu ya; yurttaş gereksinim sahibi değil ki yurttaş hak sahibidir, yurttaş millettir. Dolayısıyla, devleti kuran ve yaşatan millettir, devlet bir anlamda milletin teşkilatlanmış halidir, başımıza bir yıkım ulaştığında elbet ilgili devlet kuruluşlarından yardım bekleyeceğiz. Devlet ile iktidarı ayırmak gerekiyor, iktidarlar gidici, devlet ve millet ise kalıcıdır, bu bakımdan milletin özenle korunması gerekir.