Samandağ Belediye Başkanı Refik Eryılmaz: Buraya AFAD 3. gün geldi, Kızılay zaten hiç yok, 10 tane çadırı var

“Bizi yok sayıyorsunuz, bari sorunları çözün” diyen Samandağ Belediye Başkanı Refik Eryılmaz, “Bugüne kadar devletten bana bir tane çadır gelmedi. Şu anda nereden baksan 15 bin tane çadır lazım” dedi. "AFAD çadırları istediği şekilde dağıtıyor. Buranın Adalet ve Kalkınma Partisi örgütlerine inisiyatif veriliyor onlar istediklerine gönderiyor. Evinin yanında çadırı olan adam 8-9 taneyi yüklemiş arabasına. Adalet ve Kalkınma Partisi yerel temsilcilerine inisiyatif veriliyor ve kontenjan veriliyor" diyen Eryılmaz, "Biz ise ne Kızılay ne AFAD tarafından görülebiliyoruz. Muhattap almıyorlar. Beni vatandaşla karşı karşıya getiriyor. Bunu devlet bilinçli yapıyor. Kendini de bu işin içinden sıyırmaya çalışıyor. Siyasi ideolojik bir yaklaşım var ortada" diye sitem etti.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin en çok sarstığı ve yardımların en geç geldiği yerlerin başında Hatay’ın Samandağ ilçesi geliyor. Cumhuriyet’e konuşan Eryılmaz, Samandağ Belediye Başkanı Refik Eryılmaz, deprem anında neler yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Buraya AFAD 3. gün geldi, Kızılay zaten hiç yok, 10 tane çadırı var görüntü alma amaçlı”

“O gece tam anlamıyla kıyamet günü gibiydi. Ben evdeydim, ahşap olduğundan evin çatısına kaçtık. Çatı parçalandı ve 3 tonluk su depoları çatının şans eseri yanımıza düştü, ayak parmağımdaki kırıklarla ucuz atlattık. Bakın buraya AFAD 3. gün geldi. AFAD’ın ciddi bir sorumluluğu var. Kızılay zaten hiç yok. 10 tane çadırı var görüntü alma amaçlı. Neticede kurumlar buraya müdahale etmede çok geç kaldı. Asker de aynı şekilde üçüncü gün falan geldi. İlk üç gün kaderimize terk edildik.

Leman'dan 'çadır' karikatürü: Kızılay enkaz altında

“Buraya hayırseverler çok yardım gönderdi ancak ulaşmadı”

Başta Mersin olmak üzere yakın belediye ve kuruluşlardan yardım istedim. Beni arıyorlar, diyorlar ki ‘Başkanım biz geldik lakin ekipmanımız durduruldu başka bir şehre yönlendirildi.’ Örneğin ikinci gün Mersin Büyükşehir Belediyesi’nden arama kurtarma ekibi yola çıktı. Yolda arkadaşların ekipmanı başka yere lazım diyerek alınmış. Buraya hayırseverler çok yardım gönderdi. Ancak ulaşmadı. 3 bine yakın bina yıkıldı, 5 bine yakın bina da ağır hasarlı durumda. 45 binden fazla yurttaşımız yaşamını yitirdi.

“Belediye personeli de senin gibi mağdur, o da depreme maruz kaldı”

Belediye personeline ulaşamadım, ya kendisi ya yakınları enkaz altındaydı. Fen işleri müdürü dışında neredeyse hiçbir elemanıma ulaşamadım. Nerede belediye falan diyenler oluyor, belediye personeli de senin gibi mağdur, o da depreme maruz kaldı.

“Devleti temsil eden kurumlardan hiçbiri beni aramadı, geçmiş olsun demedi”

Ciddi bir koordinasyon eksikliği olduğunu söyleyen Eryılmaz, “Kimin ne yaptığı belli değil, hazırlıksız yakalandı kurumlar. AFAD’ın normalde bu tür afetlerdeki görevi koordinasyon sağlamak, onu yapamadı. Devleti temsil eden kurumlardan hiçbiri beni aramadı. Geçmiş olsun demedi yani. Vali bile arayıp geçmiş olsun demedi ya. Hâlâ da arayıp sormuyorlar” dedi.

Can Ataklı: Soylu’ya can alıcı 30 soru

“Samandağ Emniyet Müdürü’ne üç gün sonra ulaşabildik, enkaz altında kaldı”

“Beşinci günün sonunda bir tane polis anca gördük yok polis yok. Polisler kendi derdine düşmüş. Yani Samandağ Emniyet Müdürü’ne üç gün sonra ulaşabildik. Enkaz altında kaldı” diyen Eryılmaz, şunları kaydetti.

“Evi yıkılmayan vatandaş da istiyor çadırı. Korkuyor. Binalar riskli. O kadar insana çadırı nereden getireceğim? Devlet de beni bu işe karıştırmak istemiyor ‘Biz muhtarlarla dağıtacağız’ diyor.  Bugüne kadar devletten bana bir tane çadır gelmedi. Şu anda nereden baksan 15 bin tane çadır lazım. AFAD çadırları istediği şekilde dağıtıyor. Buranın Adalet ve Kalkınma Partisi örgütlerine insiyatif veriliyor onlar istediklerine gönderiyor. Evinin yanında çadırı olan adam 8-9 taneyi yüklemiş arabasına. Adalet ve Kalkınma Partisi yerel temsilcilerine inisiyatif veriliyor ve kontenjan veriliyor. Biz ise ne Kızılay ne AFAD tarafından görülebiliyoruz. Muhattap almıyorlar. Beni vatandaşla karşı karşıya getiriyor. Bunu devlet bilinçli yapıyor. Kendini de bu işin içinden sıyırmaya çalışıyor. Siyasi ideolojik bir yaklaşım var ortada.”