'Sarraf itiraf ediyor'da bugün: 'Talimatı Erdoğan verdi'

ABC Haber Merkezi

Sarraf’ın tanık olarak dinleneceği davada izleyiciler ve gazeteciler içeri alındı, duruşmalar dün kaldığı yerden başladı.

ABD’nin New York kentinde dün başlayan jürili duruşmada Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla sanık olarak yargılanırken, tanık olmayı kabul eden Rıza Sarraf duruşmada açıklamalarda bulunmuştu. İzleyici yoğunluğu nedeniyle mahkeme salonuna ek yeni bir salon açıldı. Ek salonda kurulan monitörle duruşma buradan da canlı olarak izlendi. Duruşmaya basının ilgili çok yoğun oldu. Türk ve Amerikan basının yanı sıra Fransız, İngiliz, Alman ve bir çok ülkenin medya kuruluşları da davayı izledi.

DÜN NE OLMUŞTU?
Dün "(ABD ile) işbirliği yapmak sorumluluğu kabul etmek ve cezaevinden çıkmak için en hızlı yoldu" diyerek ifade vermeye başlayan Rıza Sarraf, eski Bakanlar Zafer Çağlayan ve Egemen Bağış’a ilişkin dikkat çeken iddialarda bulunmuştu. Ayakları kelepçeli ve hapishane giysisiyle tanık koltuğuna oturtulan Sarraf, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a 45-50 milyon Euro rüşvet verdiğini söylemişti. Sarraf, Aktif Bank'ta hesap açmasına eski AB Bakanı Egemen Bağış'ın yardımcı olduğunu ifade ederek, "Aktif Bank Genel Müdürü ile görüşmeden sonra hesap açtım, günlük 5-10 milyon euro işlem hacmiyle açıldı" şeklinde konuşmuştu.

CANLI TAKİP

Son olarak Sarraf, gıda ticareti ödemeleri için önerilen yeni planı memnuniyetle kabul ettiğini anlattı.

Hakim Berman "Hamama giren terler" diye espri yapıyor.

Sarraf ile Hakan adında, farklı bir Halkbank çalışanı arasındaki bir telefon görüşmesinin tapesi getiriliyor.

Telefon görüşmesinde, Sarraf, bir pürüzü giderdiğini söylüyor. Sarraf: Daha önce dediğim gibi, Hakan Atilla bu konudan haberdar değildi. [...] Ben de konuyu Süleyman Aslan ile görüştüm ve çözdüm."

Sarraf: Bu nedenle, Süleyman Aslan ile, Alacacı'nın hesaplarının kapatılması mevzusunu görüştüm.

Ahmet Alacacı'nın hesabının kapatılmasından söz ediyorlar: Alacacı, İran'la altın ticareti önerisini ilk getiren kişiydi. Ancak, artık Sarraf ve Alacacı rakip haline gelmişti. Sarraf: Başlarda onun şirketlerini kullanıyordum, daha sonra İran'la tek başına iş yapmaya başlamıştı.

Abdullah Happani ile Sarraf arasında başka bir telefon görüşmesi: Sarraf, Süleyman Aslan ile yaptığı görüşmenin özetini Happani'ye aktarıyor.

Sarraf, Süleyman Aslan'ın bu işlemlerin önünün açılması için talimat verdiğini düşündüğünü söyledi.

Sarraf: Gittim, Süleyman Aslan'a, Hakan Atilla ile konuştuğumu ve Atilla'nın konuyu tam olarak anlamadığını söyledim

Görüşmede Atilla, "Bunu bir inceleyeyim Reza Bey, dürüst olmak gerekirse bu yapı benim düşündüğüm gibi değil" diyor.

Fiili olarak herhangi bir mal gönderilmeyeceği söyleniyor. Sarraf, "Zaten bu işi akreditif mektubuyla yapmamızın da imkanı yoktu." diyor.

Sarraf görüşmede, Atilla'nın, fiili olarak bir ticaret yapılmayacağından haberdar olmadığını söylüyor. Görüşmede bunu anlamaya çalışıyormuş. 

DUBAİ ÜZERİNDEN TRANSİT TRANSFER

Savcı:: Nasıl? Sarraf: Altınla iş yaptığınızda, Türkiye'den mal ihraç ediyorsunuz. Ama gıda işinde, Dubai üzerinden transit olarak İran'a gönderiliyormuş gibi gösterilecektir.

Sarraf telefon kaydında, "Gıda işi, altın işinden biraz farklı" diyor. "Hakan Atilla, Süleyman Aslan'la yaptığım görüşme sonrasında gıda ticaretinin başlatılacağını biliyordu. Ancak ben Atilla'ya, gıda ticaretinin daha farklı yapılacağını anlatmaya çalışıyordum."

Sarraf, Atilla'nın "Evet, konuyla ilgili bilgim var" dediğini aktardı.

Telefon görüşmesi Nisan 2013 civarında yapılmış (Sarraf tarihi tam olarak hatırlamıyor). Sarraf, görüşmenin Aslan'ın bahsettiği, İran'la gıda ticaretine aracılık etme mevzusu hakkında olduğunu söylüyor.

İKİNCİ SES KAYDI

Savcılar, Sarraf ile Atilla arasındaki ikinci bir telefon görüşmesine ait ses kaydını sundular.

Sarraf, gıda ticaretinin başladığını ancak fiili olarak gıda gönderilmediğini söyledi.

Sarraf ile Süleyman Aslan arasında geçen bir WhatsApp yazışması: "Sayın Genel Müdürüm, gıda işini bugün başlattım" diyor. Sarraf, "Yani, gıda ticaretini başlatmış olduk" diyor.

Sarraf'a ait Royal Group'a bağlı Volgam şirketinden bahsediliyor.

Halkbank "gıda ticareti işlemlerine başlayın" dediği için, Sarraf da Happani'ye "gıda ticareti işlemlerine başlamamız lazım" diyor.

Sarraf ile Happani arasında başka bir telefon görüşmesine ait tapeye geçildi.

Sarraf, Happani ile yaptığı bir telefon görüşmesini anlatıyor. Sarraf, Happani'ye, "Adam bize sahte evrak vermemizi söylüyor" dedi.

'YENİ BİR SİSTEM BULMAMIZ GEREKİYORDU'

Sarraf, altın ticaretinin nasıl sonlandığını anlatıyor. Savcı: Bu durumda ne yapmak zorunda kaldınız? Sarraf: Nisan 2013'ten itibaren yeni bir yöntem, yeni bir sistem bulmamız gerekiyordu.

ABD'nin, İran ile altın ticareti konusunda tutumunu sertleştirdiği dönemde, Sarraf ve Süleyman Aslan, işlemleri "gıda ticareti" olarak gösterme seçeneğini değerlendiriyor.

Not: Açılış konuşması sırasında savcılar, Halkbank'ın bir noktada altın ticaretine son verdiğini ve İran'la yapılan işlemleri insani yardım olarak göstermeye başladığını söylemişti.

Sarraf, "defalarca Hakan Atilla'ya yardım ettik, o da bize yardım etti." dedi. Atilla'nın 2013'te İran'la ticarette kullanılacak bazı "resmi evrakların" onaylanmasına yardımcı olduğunu söyledi.

Mesajda Aslan, altın ticaretinin sona ereceği konusunda bir uyarı yapıyor, "Gıda, ilaç ve benzer mallara yönelik devasa bir talep var." diye yazıyor.

Sözü geçen ses kaydı mahkeme kayıtları arasına girdiği için erişime sunulacak.

Savcı, Süleyman Aslan'ın gönderdiği bir mesajı yeni bir kanıt olarak sundu.

Sarraf, görüşmede Atilla'nın "İran'dan gönderilen paraların ve bu paraları gönderen şirketlere ait ortaklık yapısını gösteren evrakların Halkbank'a gönderilmesi lazım" dediğini anlatıyor. Savunma, çeviriye itiraz ediyor, konunun "hissedarlarla" ilgili olduğunu söylüyor.

Görüşme kaydı dinlendikten sonra tapesi de kanıt olarak sunuluyor.

ASLANLA WHATSAPP YAZIŞMALARI

Savcılar Sarraf'la Atilla'nın İran para transferleri üzerine yaptıkları bir ses kaydını mahkemeye delil olarak sunmak istiyor.

Savcı Whatsapp mesajlarını delile eklemek istedi, Atilla’nın avukati itiraz etti. Avukatlar hakim ile özel görüşme talep etti.

Savcı: Süleyman Aslan ile Whatsapp üzerinden görüşüyor muydunuz? Sarraf: Önemli ve gizli konuları oradan yazışıyorduk

Sarraf: “HSBC işlemi İran ile ilgili değil'' dedi. Savunma itiraz etti.

Levent Balkan ve Sarraf arasında geçen görüşmede HSBC’de yapılan bir işlemi anlatıyor.

Yeni bir telefon görüşmesi delillere eklendi. Atilla’nın avukatı tüm telefon görüşmelerine itiraz ediyor.

Sarraf, “Aldığımız para kadar altın ihraç etmem gerekiyordu, isterseniz çizerek anlatayım'' dedi. Hakim, “Şimdilik sanat showu istemiyorum'' dedi. 

Duruşmada Royal Denizcilik isimli Sarraf'a ait firma konuşulmaya başlandı.

Sarraf ile Rüçhan Bayar arasındaki bir telefon görüşmesine ait tapeden söz ediliyor. Sarraf'ın aktardığına göre Rüçhan Bayar kendisine, Çin bankasında irtibat kurdukları kişinin, "Halkbank'ta yaptıkları işin aynısını Çin'de yapmalarına kesinlikle izin vermeyeceğini" söylemiş.

MUAMMER GÜLER'İN OĞLU, DANIŞMANIYMIŞ!

Saraf: Dönemin içişleri bakanının oğlu (Barış Güler) benim için danışman olarak çalışıyordu. Kendisinden Çin’deki işler için yardım istedim.

Sarraf, "İçişleri Bakanı'nın oğlu" ile görüştüğünü söyledi. (Bahsi geçen kişi eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler)

Sarraf: Çin'de yapılan işlemler Türkiye'ye göre daha sorunluydu. Çünkü Çinliler, İran ile iş yapılmasına sinirleniyordu.

Sarraf'ın emailinde Çin ile İran adına iş yapıldığıina dair bilgiyi Sarraf teyyit etti

ÇİN, SARRAF'I KOVMUŞ!

Savcı: “Hiç Çin’de şirket kurdunuz mu?''

Sarraf: “Evet efendim. Ama bankalar, İran’la iş yaptığımı anlayınca beni Çin pazarından attı.

Savcı: “Ne kadar olmuştu şirketi kuralı?''

Sarraf: “Birkaç ay.''

Bir başka e-mail, adamı Rüçhan Bayar’dan Sarraf’a. Eylül 2012 tarihli. Sarraf için özet bilgi. Türkiye’deki sistemin Çin’e nasıl uyarlanacığıyla ilgili.

Savcı: “Halkbank’ta kurduğunuz düzeni bir başka ülkede de aynen kurmaya çalıştınız mı hiç?''

Sarraf: “Evet, Çin’de mesela.''

Savcı: Halkbank çalışanlarından kimlere rüşvet veriyordun Aslan dışında?

Sarraf: Hiç kimseye.

Savcı: Peki neden?

Sarraf: Zaten ekonomi bakanina veriyorum baska vermeme gerek yok

'ÖDEMELER'İ NASIL YAPTI?

Sarraf, ödemeleri nasıl yaptığını açıklıyor: Ödemelerden bir tanesi saatti. Bir diğer ödeme Süleyman Aslan'a nakit olarak yapılan 2 milyon euroluk ödemeydi. (Bu ödemenin, ortağı Happani ile konuşmasında sözü edilen "2" olduğu düşünülüyor. Sarraf, bahsettiği saatin 2013'te gündeme gelen kol saati olup olmadığı konusunda bir açıklama yapmadı.)

Sarraf: Süleyman Aslan'a rüşvet vermek, Zafer Çağlayan'a rüşvet vermekten daha önemliydi çünkü asıl kapı bekçisi Aslan'dı.

Sarraf’la yardımcısı Happani’nin görüşme kaydından: “Yarın Aslan’a iki göndereceğiz, hazır olsun, unutma.''

Sarraf: Çizdiğim (şema) üzere Sermaye Bankası dışında birçok başka İran bankasının da Halkbank'ta hesabı bulunuyor.

Sarraf, İranlıların bankaları, ödemeleri doğrudan yapma konusunda ikna ederek kendisini aradan çıkarmasından endişeleniyordu. Böyle bir şeyin olmaması için de Süleyman Aslan ile birlikte çalışıyordu.

Sarraf: “Aslan bana telefonda bakanlar ve diğerleriyle toplantıdaydık'' dedi.

Sarraf, telefon kayıtlarının, talimatı Erdoğan'ın verdiğini doğruladığını söyledi.

?Sarraf, New York’ta bir Ziraat Bankası şubesi olduğunu ve bu şube ile ambargonun delinebileceğini varsaydığını belirtti.

'TALİMATI ERDOĞAN VERDİ'

Sarraf: Sayın Başbakan(Recep Tayyip Erdoğan) onay ve ticaretin başlama emrini verdi. (Ziraat ve Vakıfbank tarafından yapılan İran işlemleri belirtiliyor)

Sarraf: Aslan şöyle söyledi: Yüzü yıkayan eli, el yıkar veya el elı yıkar o el de yuzu yıkar. Biz Arap Türk bankasıa yardım ettik onlar da bize demek istemiş. Bu ne demek? Sarraf açıklıyor: "Sayın Süleyman'ın söylemeye çalıştığı şey şuydu: Buradan ve Arap&Türk Bankası'ndan para göndermekle biz onlara yardım ediyoruz. Karşılığında onlar da bize yardım etsin."

Sarraf'a "Bu sırada kim başbakandı?" diye soruldu. Sarraf cevap verdi: Recep Tayyip Erdoğan

Sarraf: Zafer Çağlayan'ın bileceğini soyledim. Zafer Çaglayan işlemlerimi takip ediyordu. Eninde sonunda Aslana para verdigimizi ogrenecekti. Bu süre zarfında Ziraat ve Vakif bankalari da bu işe girmek istediler

'ÇAĞLAYAN'IN DUYMASINDAN ÇEKİNİYORDUK'

Sarraf, kendi ve ortağı Happani'nin, Aslan’ın pay aldığını Çağlayan’ın duymasından çekindiklerini belirtti.

Rıza Sarraf, para transferinin 'TL' cinsinden yapılmasının önemine dair şunları söyledi; "Eğer para dolar cinsinde kalsaydı Arap-Türk bankasına transferi esnasında para ABD'ye gitmek durumunda kalıcaktı, Eğer 'EURO' cinsinde kalmış olsaydı avrupaya gitmek zorunda kalıcaktı.Bu sebeble, Türk Lirası olmasıyla para Türkiye'de kalıcaktı." 

Sarraf, ifadesinde Eker'le Hindistan'dan Türkiye'ye paranın nasıl aktarılacağını konuştuklarını anlatıyor. Para Halkbank'tan Arap Türk Bankası'na aktarılacakmış.

Şimdi de Özgür Eker'le Zarrab arasındaki bir telefon konuşmasının kayıtlarına geçildi. Eker o tarihte (Ekim 2012) Arap Türk Bankası'nda çalışıyormuş.

Sarraf ifadesinde Halkbankası Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın İran'a yapılan uluslararası ödemeler için aracı olamayacaklarını fakat mevcut sistem kullanılarak işlem yapmaya devam edebileceklerini söyledi. Aslan'ın bana işaret ettiği mevcut sistem benim çizdiğim şemadaki altın ticareti sistemiydi. Mevcut sistem derken beni kastediyordu.

Bahsedilen Halkbank toplantısında Sarraf katılımcıların, bankanın planlarının basına sızmasından endişe ettiğini söyledi.

YİNE ŞEMA ÇİZECEK
Sarraf ifadesine, İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC), Naftiran şirketi yetkilileriyle ve Bijan Alipour ( İran Ulusal Güney Petrol Şirketi'nin (NISOC) CEO'su), Recai adlı İranlı kişilerle yaptığı bir toplantıyı anlatarak başladı. Sarraf bu toplantıya Hindistan'dan işadamlarının da katıldığını söyleyerek, toplantıda Hindistan'da toplanan paraların Türkiye'ye nasıl aktarılacağının konuşulduğunu ifade etti. Sarraf yaptığı işlemleri dün olduğu gibi yine şema çizerek anlatacak.

Sarraf'a, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın özel kalem müdürü Onur Kaya ile yaptığı bir telefon görüşmesinin tapesiyle ilgili sorular soruluyor. Sarraf bu sorulara, “Zafer Çağlayan ve İranlılar arasında birçok toplantı yapıldı. Bu toplantılara ben de katıldım'' diyerek yanıt verdi.

Halkbank ve İran Ulusal Petrol şirketi yetkileleri ile yapılan toplantıda İran Petrol Bakanının toplantıya katılmadığını vurgulayan Rıza Sarraf, savcının Halkbank'tan toplantıda kim vardı sorusuna ise Mehmet Hakan Attilla ve Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan olarak cevap verdi.

Sarraf, Halkbank'la yaptığı görüşmeye İran Petrol Bakanı'nın katılmadığını söyledi. "İranlı yetkililer ve Zafer Çağlayan'la birçok kez toplantı yaptık" ifadelerini kullandı.

Sarraf, konuşmasında Hindistan, Çin, Güney Kore ve Japonya'nın da yaptırımları deldiğini ihmal etti.

"Rıza Sarraf oldukça şık görünüyor. Beyaz bir gömlek ve üstünde koyu renk bir blazer ceket var" yorumları yapılıyor. Sarraf, yargıcın sivil kıyafet giymesine izin verdiğini söyledi.

Sarraf ilk gözaltına alındığında tehdit edildiğini doğruladı. "Neden FBI'ın gözetimine geçtin" sorusuna ise "Güvenlik amacıyla ve gözetim merkezinde ilk aldığım tehditler nedeniyle" yanıtını verdi.

Duruşmaların üçüncü gününde Rıza Sarraf yeniden tanık olarak dinlenilmeye başlandı.

Rıza Sarraf salona hapishane kıyafetleriyle değil, koyu bir ceket ve açık renk gömlekle geldi. 
Savcılar, avukatlar, gazeteciler ve izleyiciler mahkeme salonundaki yerini aldı.

Jürili duruşmanın ikinci oturumu başladı. Savcılar ve avukatlar salonda yerlerini aldılar.