Katliamdan önce 62 ayrı istihbarat notu olması, canlı boma Yunus Emre Alagöz'ün ailesiyle vedalaştığının tespit edilmesine karşın Gar katliamını önleyecek hiçbir tedbir alınmadı. Miting için Ankara girişlerinde canlı bombaları durduracak arama noktaları devre dışı bırakıldı. Aradan geçen zamanda katliamda ihmali olan tek bir kamu görevlisi dahi yargılanamadı.
10 Ekim 2015 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük katliamlarından biri Ankara’da yaşandı. Emek, Barış, Demokrasi Mitingi için Ankara Tren Garı Meydanı’nda buluşan binlerce kişinin arasında giren iki IŞİD’li canlı bombanın düzenlediği terör saldırısı sonucunda 103 kişi hayatını kaybetti, 500’ün üzerinde kişi yaralandı. DW Türkçe, katliamın 7'nci yıldönümünde olaya mercek tuttu.
Katliam nasıl gerçekleştirildi?
Suriye sınırını geçen ve Gaziantep'teki örgütün hücre evinde intihar yeleklerini giyen Yunus Emre Alagöz ve yanındaki yabancı uyruklu IŞİD’li, 9 Eylül 2015 akşamı, Ankara’ya doğru yola çıktı. Canlı bombaları taşıyan aracı IŞİD’in Gaziantep emiri Yunus Durmaz’ın yardımcısı Halil İbrahim Durgun kullanırken, diğer bir örgüt üyesi Yakup Şahin ise ikinci bir araçla önde eskortluk yapıyordu. Yakup Şahin, Adana’da iki kez aynı polis çevirmesine yakalanmasına karşın durumundan şüphelenilmedi ve geçişine izin verildi. Canlı bombaları taşıyan araç ise sorunsuz geçti.
Katliamda ihmaller nelerdi?
Ankara Tren Garı, "göz göre göre" yaşanan bir katliam oldu. Saldırıya ilişkin onlarca istihbarat uyarısı Emniyet’in elinde olmasına karşın hiçbir önlem alınmadı. Ankara’da düzenlenen benzer mitingiler için kent girişlerinde sıkı güvenlik aramaları yapılırken, 10 Ekim öncesinde ise başkentte girişlerdeki arama noktaları kaldırıldı. Hem mitinge gelenler, hem de IŞİD’li canlı bombalar, yolda durdurulmadan Ankara’ya geldi. Miting için 2 bin 44 polis görevlendirilmişken, toplanma alanı olan Gar çevresinde yalnızca 129 polis vardı. Gar Meydanı’ndaki toplanma alanına gelenler de aranmadı.
10 Ekim’den önce Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat ve Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından, IŞİD’in canlı bomba saldırısı düzenleyeceğine yönelik istihbarat alındı. İstihbaratta, "DEAŞ’ın yapmaya karar verdiği büyük bir eylem için seçtiği grubu Suriye’deki bir kampta özel eğitime aldığı, eylemin uçak-gemi kaçırma ya da miting-kalabalık yerde çok sayıda canlı bomba patlatma şeklinde olabileceği" uyarısı yapıldı. Ancak istihbarat ciddiye alınmadı ve gerekli birimler uyarılmadı. İçişleri Bakanlığı’nın katliamdaki ihmallere ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında Emniyet ve MİT’in IŞİD’in terör saldırısı düzenleyeceğine ilişkin 62 ayrı istihbarat notu geçtiği tespit edildi.
Emniyet’in canlı bomba listesinde yer alan ve "terör nitelikli kayıp şahıs" olarak aranan Yunus Emre Alagöz'ün yapılan telefon dinlemelerinde ailesiyle vedalaştığı dahi belirlendi. Üstelik Alagöz'ün kardeşi Şeyh Abdurrahman Alagöz, 20 Eylül 2015'te Suruç katliamını yapan kişiydi. Bu istihbaratlara rağmen, 14 Eylül 2015'te yapılan güvenlik toplantısında miting iptal edilmedi. Miting öncesinde ise Emniyet yalnızca kendi personelini "canlı bomba saldırılarına karşı duyarlı olunması" yönünde uyarırken, mitingi düzenleyenlere haber verilmedi.
İhmaller yalnızca bununla sınırlı değildi. Canlı bombalara eskortluk yaparak Ankara’ya getiren Yakup Şahin’in katliamdan 11 önce Gaziantep'in Nizip ilçesinde bir gübre bayisinden amonyum nitrat almaya çalıştığı Emniyet tarafından tespit edildi. Gübre bayisi sahibinin ihbarı üzerine kamera görüntülerinden kimliği tespit edilen Şahin hakkında gözaltı kararı çıkarılmadı. Şahin, bu sayede Ankara’ya sorunsuz ulaşabildi. Üstelik Emniyet'in ihmalini gösteren bu durum, Ankara Gar katliamı dosyasında 1,5 yıl boyunca saklandı ve buna ilişkin belgeler mahkemeye bu sürede gönderilmedi.
İhmali olan kamu görevlileri yargılandı mı?
Ankara Tren Garı katliamının ardından ihmali olan kamu görevlileri yönünden hem idari hem de adli soruşturma başlatıldı. İçişleri Bakanlığı müfettişleri, hazırladığı 25 Şubat 2016 tarihli raporda dönemin Ankara Emniyet Müdürü, İstihbarat Şube müdür vekili, TEM Şube Müdürü, eski Güvenlik Şube müdür vekili ve TEM Şubesi C Büro amirinin ihmalini tespit etti. Raporda, bu isimler hakkında soruşturma izni istendi. Ancak Ankara Valiliği, soruşturma izni vermedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara itiraz etmeyince, dosya dava açılamadan kapandı.
Gar katliamında kimler yargılandı?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, katliama ilişkin yürüttüğü soruşturma sonucunda arasına IŞİD’in Türkiye emiri olduğu belirtilen İlhami Balı’nın bulunduğu 35 kişi hakkında dava açtı. Sanıklardan 18’i firariyken, 19’u ise tutuklu yargılanıyordu. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 2018’de davayı bitirerek 9 sanığı 101 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis, 11 bin 730'ar yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti, diğer 5 sanığa "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 12'şer yıl hapis verirken, 4 sanık ise aynı suçtan 7 yıl 6'şar ay hapis cezası verdi.
Sanık Erman Ekici'nin "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan 18 yıl hapisle cezalandırılmasına hükmeden mahkeme, söz konusu sanığın 100 kişiyi "kasten öldürme" ve 391 kişiyi "kasten öldürmeye teşebbüs etme" suçlarından da yargılanması için suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Ayrıca firari 19 kişi hakkındaki dosya da ayrıldı.
Erman Ekici hakkında daha sonra savcılık, insanlığa karşı suç ve 100 kişiyi öldürme suçlarından iddianame düzenlendi. Ankara Gar katliamı davası firari sanıklar ve Erman Ekici yönünden halen Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor.
Diğer yandan Yargıtay, 9 sanığa verilen 101 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını onarken, yaralama suçundan verilen bazı cezaları ise eksik inceleme gerekçesiyle bozdu.
IŞİD’in Gaziantep örgütlenmesi deşifre edildi mi?
Ankara Gar katliamının ardından yürütülün soruşturma kapsamında Gaziantep’te peş peşe operasyonlar yapıldı. Yakup Şahin’in itirafçı olmasıyla kentte çok miktarda patlayıcı madde ve çok sayıda silah ele geçirildi. Bu kapsamda örgütün Gaziantep emiri Yunus Durmaz'ın evine düzenlenen operasyonda, kullandığı diz üstü bilgisayarı ele geçirildi. Bilgisayardan çıkan örgütsel yazışmalar, IŞİD’in Gaziantep’i işgal planı yaptığını ortaya koydu. Notlarda, IŞİD’in Gaziantep hücrelerine bağlı 150 kişiye canlı bomba, bombalı saldırı ve silahlı eğitim verdiğini söyleyen Durmaz, ayrıca bu kişileri 120 dolar ile 690 dolar arasında değişen miktarda maaşa bağladığını da aktardı. Durmaz, Suriye’deki emirine gönderdiği mesajlarda Arapların çalıştığı işyerlerinde Suriye’den getirilen örgüt üyelerinin yerleştirilmesi ve "amel günü"ne kadar saklanması önerisi getirdi.
Yunus Durmaz'ın notları, yine IŞİD’in Türkiye genelindeki Alevi köyleri, dernekleri, kiliseleri, yabancı misyon temsilciliklerini, ÇYDD ve ADD şubelerinin adreslerini tek tek tespit ederek fişlediği de anlaşıldı.
Yunus Durmaz, yazışmalarında Suriye’den "Kürt düğünü"ne eylem yapmak için bir canlı bomba istediği de ortaya çıktı. Durmaz’ın bu talebinin, bilgisayarının ele geçirilmesinin ardından ortaya çıkmasına karşın, buna ilişkin önlem alınmadı. 2016 Ağustos ayında Gaziantep’te bir düğüne yapılan canlı bomba saldırısında 40’ı çocuk 57 kişi hayatını kaybetti.
Yunus Durmaz ve Halil İbrahim Durgun ile sonradan Gaziantep Emiri olan Mehmet Kadir Cebael, kendilerine düzenlenen operasyon sırasında üzerlerindeki bombaları patlattı ve "canlı yakalanmalarını" engellendi.
10 Ekim katliamından sonra istifa eden oldu mu?
10 Ekim katliamı, AKP’nin tek başına iktidarı kaybettiği 7 Haziran ile 1 Kasım 2015 tarihleri arasında gerçekleşti. O dönem Başbakan olan Ahmet Davutoğlu, "Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olacaktır" dedi. Ancak Türkiye'nin en karanlık dönemlerinden birinde yaşanan 10 Ekim katliamından sonra hükümetten ne bir bakan istifa ederken ne de bir kamu görevlisi görevinden alındı.
Alican Uludağ