Yargıtay üyesi Ömer Faruk Aydıner, eski MİT mensubu olduğu belirtilen Mehmet Ali Bal ve uyuşturucu ticaretinden uzunca bir süre tutuklu kalan Nizamedin Kahramanoğlu’nun çete kurarak bir iş insanının hisselerini ve parasını almaya çalıştıkları öne sürüldü.
Cumhuriyet'ten Seyhan Avşar'ın haberine göre, İş insanı A. K.’nin şikâyeti üzerine açılan soruşturma dosyasını Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu, Aydıner hakkında yapılan şikâyetin, “soruşturma açılmasını gerektirir nitelikte olmadığı” gerekçesiyle işlemden kaldırdı. Dosyayı “ikinci Susurluk vakası” olarak nitelendiren A.K’nin avukatı Suna Öztaşdönderen, yargıya güvendiklerini ve soruşturmanın takipçisi olacaklarını belirtti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2019 yılında sunulan suç duyurusu dilekçesine göre, Ege’de mimarlık şirketi bulunan A.K. isimli iş insanı 2018 yılında İspanya’ya 1 tonun üzerinde uyuşturucu gönderme suçundan hükümlü olan Nizamedin Kahramanoğlu ile tanıştı. Kahramanoğlu, A.K’nin yaptığı dairelerden almak istediğini belirtti. Kahramanoğlu’nun çevresinde bürokratik isimleri gören A. K., Kahramanoğlu’na güvendi ve onun geçmişini araştırmadı. İkili arasındaki ilişki giderek ilerledi. Kısa bir süre sonra ise A. K. maddi sıkıntı yaşamaya başladı. Bu sırada Kahramanoğlu, A. K.’ye borç para verebileceğini belirtti. Farklı tarihlerde toplamda 3 milyona yakın parayı A. K.’nin hesabına yatırdı. Daha sonra A. K.’yi evine çağıran Karamanoğlu yatırdığı paraların borç olmadığını, şirketin yüzde 25 hissesini istediğini belirtti. A. K.’ye son gönderdiği 200 bin doları ise Ömer Faruk Aydıner’den aldığını, bu parayı Aydıner’e iade etmesini istedi.
"Para, Yargıtay binasında verildi" iddiası
İddiaya göre; A. K. başına geleni çözmek için Aydıner’den yardım istedi. Aydıner bu işi çözeceğini söyleyerek İstanbul’da Mehmet Ali Bal ve Kahramanoğlu’nun da katıldığı bir toplantı ayarladı. Burada Aydıner, A. K.’ye bir devir sözleşmesi yapılmasını yoksa Kahramanoğlu’nun elinden kurtulamayacağını söyleyerek kendi el yazısı ile bir sözleşme hazırladı. Süreç böyle devam ederken yoğun baskı altında kalan A. K., hisselerini Kahramanoğlu’na devretmek zorunda kaldı. Aydıner’e olan borcu ise ödedi.
Yargıtay binasında siyah çanta
Ancak iddiaya göre, Aydıner verdiği paranın 500 bin kârı olduğunu ve bunu da ödemesini istedi. Bu para ise Yargıtay binasında siyah çanta içerisinde Aydıner’e verildi. Aydıner bu parayı alınca, “Herhangi alacağım yoktur” şeklinde belge imzaladı. A. K. yaşadığı sürece ilişkin Aydıner, Bal ve Kahramanoğlu hakkında, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma”, “irtikap”, “görevi kötüye kullanma”, “rüşvet”, “tefecilik” ve çeşitli suçlardan soruşturma yürütülmesini istedi. Aydıner’in kendisinden para istediğine dair mesajları ve elindeki belgeleri savcılığa sundu. Ancak başsavcılık yetkisizlik verdi. Dosya İstanbul’a Bakırköy Adliyesi’ne yollandı. Burası da takipsizlik verdi. Dosya bu kez İzmir’e oradan da Marmaris’e aynı gerekçeyle yollandı. Son olarak yetki davası açıldı ve dosyada İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yetkili olduğu belirtildi. Bu süreçte Nizamedin Kahramanoğlu koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdi. Yargıtay ise Ömer Faruk Aydıner hakkında “soruşturma açılmasını gerektirir nitelikte olmadığı” gerekçesiyle dosyayı kapattı.
Bakırköy iddiaları
Ömer Faruk Aydıner’in ismi, 15 Temmuz gecesi FETÖ mensupları hakkında gözaltı emri veren ilk savcı olarak duyuldu. O dönem Bakırköy başsavcı vekili olan Aydıner’in, Bakırköy Cezaevi doktoru olan Alp Çetiner hakkında örgüte yardım suçundan işlem yaptığı, tutuklanan Çetiner’den boşalan koltuğa ise Aydıner’in doktor olan eşinin atandığı, ilerleyen süreçte ise Çetiner’in tüm suçlamalardan aklandığı ortaya çıkmıştı.