68 Kuşağı gençlik liderlerinden Harun Karadeniz, tedavisine izin verilmediği için kanserden öldü..

-‘’ Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. Bir buçuk yaşındaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık.’’

15 Ağustos 1942’de Giresun’un Armutlu ilçesinde doğan Harun Karadeniz, öğrencilik yıllarında Öğrenci Derneği Başkanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi Öğrenci Birliği başkanlığı yaptı.

İTÜ İnşaat Mühendisliği fakültesinde okuyan Harun Karadeniz, dönemin anti-emperyalist eylemlerinde en ön safta yerini aldı, okulunda yapılan boykot ve işgallerde öğrenci gençliğe önderlik yaptı.

Altıncı Filo eylemlerinde yakın arkadaşı olan Vedat Demircioğlu’nun İTÜ yurdunda polislerce öldürülmesinden sonra, gençlik hareketlerinin sınıf mücadelesi temelinden bağımsız olamayacağını söyledi ve öğrenci eylemlerini emekçilerle buluşturmaya çalıştı.

Harun Karadeniz, 1967‑1968 İTÜ Arı Yıllığı’nda yer alan yazısında şu satırlara yer verdi:

“Öğrenciliği bitirip meslek hayatına atılacak olan biz mühendisler için iki yol vardır. Bu yollardan biri, kim için ve ne için üretim yaptığını düşünmeksizin egemen sınıfların yararına üretim yapmaktır. Kısaca, neden ve niçinini düşünmeksizin, bir ücret karşılığında üretim yapmak, yani robotlaşmak.

İkinci yol ise, kim için ve ne için çalıştığını bilerek, emekçi halkın yararına üretim yapma olanaklarını aramaktır. Bir başka deyişle, ikinci yol küçük bir azınlığın yararına robotlaşmak değil, büyük çoğunluğun, yani toplumun yararına çalışarak insanlaşmak yoludur.”

“Olaylı Yıllar ve Gençlik”, “Eğitim Üretim İçindir”, “Devrimcinin Sözlüğü”, “Yaşamımdan Acı Dilimler” ve “Kapitalsiz Kapitalistler” gibi dönemi anlatan kitapları kaleme aldı. En fazla bilinen kitabıOlaylı Yıllar ve Gençlik’te 1968 öğrenci gençliğini ve devrimci deneyimlerini anlattı.

Harun Karadeniz, 12 Mart 1971 darbesinden sonra Dev-Genç ve  TKP davalarından yargılandı. Hapishanede kanser hastalığına yakalandı. Yurtdışında tedavi görmesi gerektiğini bildiren doktor raporlarına karşın cezaevinde tutulmaya devam edildi.

Harun Karadeniz bu süreci şöyle anlatıyor:

 “ Ben içerideyken, eşim İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Adli Müşaviri Turgut Akan’a çıkmış ve: ‘Kocamı hangi suçla tutuyorsunuz? Sağlığı iyi değil, hayatı tehlikede. Sağlık kurulları ve klinik raporları bu durumu belirtiyor’ demiş. Adli Müşavir ise: ‘Ölsün istiyoruz’ demiş,  ‘ Harun, eline silah almadı; eğer silahlı bir eylemi olsaydı, bizim için işini bitirmek daha kolay olurdu. O, bizim için, eline silah alanlardan daha tehlikeli. Onun için de ölmesini istiyoruz.’ Bu sözler 1972 yılı sonbaharında söylendi. Şu an yıl 1975 ve aylardan şubat. Benim sağ kolum kesildi ve fakat ölmedim…”

Tedavisine izin verilmeyerek, ‘ölmesi istenen’ Harun Karadeniz, 15 Ağustos 1975’de kansere yenik düştü.

Harun Karadeniz, kanser hastalığının pençesindeki yaşamının son günlerini ise şöyle anlatıyor:

"...Kanserdik. ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde. Uydurma davalarla kapattılar hücrelere. Hastaydık. Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. Bir buçuk yaşındaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık.

Önce kolumuzu, omuz başından keserek yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attık önlerine.  Sonra da otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz."

 

ali.nergis@gmail.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.