Doğan’ın geçen hafta çıkan kritik eşikteki tahlil sonuçlarına rağmen hastanenin herhangi bir girişimde bulunmadığı öne sürüldü.
Cumhuriyet’e konuşan Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan, “İzmir’deki avukatımızın verdiği haberle sarsıldım. Eşim Çetin Doğan bugün (dün) mide kanaması geçirmiş” dedi.
Geçen hafta çarşamba günü yaptığı ziyarette kendisine Atatürk Araştırma Hastanesi’nde yaptırdığı kan ve idrar tetkiklerinin raporunun verildiğini söyleyen Doğan, “Doğal olarak doktoru ile bağlantı kurdum. Ağır bir enfeksiyon geçirdiği, kanda şeker ve kreatin değerlerinin yüksek, demir bağlamanın da düşük olduğu teşhisi ile bir grup ilaç alması gerektiğini öğrenip kuruma haftada iki gün uğrayan sağlık ocağı doktoruna ilaçlarını yazdırdık ve almaya başladı” ifadelerini kullandı. Eşinin sağlık durumuna rağmen kendisine verilen “Hayati riski var ama bu risk içeride de dışarıda da aynıdır” raporundan sonra hastaneye güvenini kaybettiğini belirten Doğan, “Böyle rezil bir rapor veren, kan ve idrar tetkiklerinde açıkça görülen enfeksiyon ve negatif bulgulara rağmen teşhis ve tedavi için herhangi bir randevu verme zahmetinde bulunmayan bir hastaneye siz olsanız güvenebilir misiniz?” diyerek tepki gösterdi.
"Cezaevinde bulunan kişilerin sağlık sorunlarına kayıtsız kalan bir devlet anlayışı"
“28 Şubat davasının, tıpkı diğer komplo davalar gibi bir ihbarcı tarafından gönderilen CD içindeki dijital delillerle başlatılıp soruşturma aşamasında gerçekleştirilen hukuka aykırı işlemler ve tanıkların baskı altına alınmasına kadar varacak bir dizi hukuksuz eylemler gerçekleştirildiğini”söyleyen Av. Hüseyin Ersöz de şunları söyledi:
“Çetin Doğan, bugün cezaevindeki en yaşlı asker olmasına ve birçok sağlık sorunu bulunmasına karşın cezaevinde tutulmaya devam edilmektedir. Kocamışlık hali ve sağlık sorunları Adli Tıp Kurumu tarafından da raporlanmış olmasına rağmen infazın sürdürülmesi, yaşam hakkına bir müdahale boyutuna ulaşmıştır. Öyle ki sağlık sorunlarına bağlı çok ağır ilaçlar kullanan Çetin Doğan, üst üste mide kanamaları geçirmekte, bu durum yaşına bağlı sağlık sorunlarının ağırlaşmasına neden olmaktadır. Hukuk tarihimizde böylesine can yakıcı ve hukuka aykırı olarak nitelenebilecek çok az olay vardır. Cezaevinde bulunan kişilerin sağlık sorunlarına kayıtsız kalan bir devlet anlayışı, ‘Hukuk Güvenliği İlkesi’nin geçerli olduğu ülkelerde söz konusu olamaz. 83 yaşında eski bir devlet adamına reva görülen hukuksuz muamele, hukuk standardımızın düşüklüğünün açık göstergesidir.”