2019 yılında gerçekleştirilen Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin ardından göreve gelen birçok üst düzey AB yetkilisi, mevcut yasama döneminin sonuna yaklaşıldığı bu süreçte görevlerinden ayrılıyor.
Avrupa seçimlerinin sonuçları, AB kurumlarında üst düzey pozisyonlara atanacak kişileri etkileme konusunda belirleyici bir rol oynuyor. Mayıs 2019'da gerçekleştirilen son seçimlerin ardından AB Konseyi, AB Komisyonu, AP Başkanı ve Komisyon üyeleri belirlenmişti.
27 AB üyesi ülkede bu yıl 6-9 Haziran tarihlerinde yapılacak AP seçimleri ise 720 milletvekilinin belirleneceği bir süreci başlatacak. Seçim sonuçları, AB yönetiminde hangi isimlerin yer alacağını netleştirecek.
Bu bağlamda birçok siyasetçi, mevcut pozisyonlarına benzer görevlere getirilmeyecekleri düşüncesiyle yeni fırsatlar arayışına girmiş durumda. Bu durum, bu yetkililerin bireysel gelecekleri için planlar yapmaları ve kamuoyunda rahatsızlık yaratıyor. Bu kişilerin, mevcut görevlerini sürdürmek yerine bireysel çıkarlarına odaklanarak AB'ye veya kamu hizmetine gerçek bir bağlılık gösterip göstermedikleri konusunda değerlendirmeler yapılıyor.
Örneğin, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, halen bir sonraki dönem AB Komisyonu Başkanlığı için resmi adaylığını koymamış durumda. Bu belirsizlik, von der Leyen'in adının bir sonraki NATO Genel Sekreterliği pozisyonu için sıkça geçmesiyle birlikte daha da artıyor.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel de kariyer hedeflerine odaklanarak dikkat çeken bir adım attı. Michel, Avrupa seçimlerine katılarak AB Konseyi Başkanlığı görevini erken bırakma kararı aldığını açıkladı. Bu durum, görevdeki bir AB Konseyi Başkanının ilk kez seçimlere milletvekili adayı olması anlamına geliyor.
Göreve 2019'da başlayan Michel'in, AP seçimlerinden sonra görevini erken bırakması, Avrupa genelinde yoğun tartışmalara yol açtı. AB Konseyi Başkanının görevleri arasında toplantılara başkanlık etmek, gündemi belirlemek, AB içinde mutabakat sağlamak ve Birliğin liderler seviyesinde dış temsilini gerçekleştirmek yer alıyor.
AB Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, geçen yıl sol ittifakın başbakan adayı olmak için görevinden istifa etmişti. Timmermans'ın iklim hedeflerinden sorumlu pozisyonunu, Hollanda'da düzenlenen seçimde ikinci olan partisi aldı.
Buna benzer bir durumu yaşayan AB Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Margrethe Vestager, Avrupa Yatırım Bankası Başkanlığı için aday olmuş ancak daha sonra komisyondaki görevine geri dönmüştü. Vestager'in rekabet dosyalarını bırakarak yeni bir pozisyon arayışına girmesi eleştirilere neden oldu.
AB Komisyonu Adaletten Sorumlu Üyesi Didier Reynders de Avrupa Konseyi Genel Sekreter adayı olmak istediğini açıkladı. Reynders'in bu pozisyon için başvurusu, Charles Michel'in erken ayrılma kararıyla aynı döneme denk geldi.
Bulgaria'nın AB Komisyonu üyesi Mariya Gabriel, geçen yıl ülkesinde dışişleri bakanı olmak için Brüksel'deki görevinden ayrılmıştı. Gabriel'in yerine ise Iliana Ivanova atanmıştı.
Tüm bu gelişmeler, AB kurumlarında üst düzey görevlerdeki değişimlerin, sadece görevleri bırakan yetkililerin kariyer hedeflerine odaklandığı bir döneme denk geldiğine dair kamuoyunda rahatsızlık yaratmış durumda.