TELE1 Gün Başlıyor programının sunucusu ve Korkusuz yazarı Gazeteci Can Ataklı, bugünkü köşesinde ABD - İran krizinde AKP iktidarının kimin yanında yer alacağı konusundan bahsetti.
Can Ataklı, bugünkü "Erdoğan adım adım geriliyor" başlıklı yazısında, "Açıktan İran’ın yanında taraf olması zor. AKP iktidarı, Amerika’nın karşısında da duramaz. Buna gücü yetmez." dedi.
Ataklı'nın yazısından ilgili bölüm şöyle:
Yeni yılla birlikte dünya da Türkiye de çok müthiş gelişmelere sahne oluyor.
Amerika’nın, İranlı Komutan Kasım Süleymani’yi öldürmesinden sonra tırmanan gerginlik nereye kadar gidecek henüz tam bilinmiyor.
İran’dan ABD’nin müzakere teklifine yanıt: İnanılmaz
Bundan Türkiye’nin de etkilenmemesi mümkün değil.
AKP iktidarı gördüğüm kadarıyla son gelişmeleri biraz şaşkınlıkla ve hatta çaresizlikle karşılıyor. Çünkü bu konuda AKP iktidarının yapabileceği fazla bir şey yok.
Açıktan İran’ın yanında taraf olması zor.
Hem Amerika’dan çekineceklerdir hem de İran’ın Şii olması bu kadar kritik bir konuda Erdoğan’ı kendi dinci kitlesi karşısında zora sokacaktır.
Diğer yandan, Amerika’nın yanında gibi görünmesi de çok zor.
Son zamanlarda toplumun her kesiminde yükselen Amerikan aleyhtarlığı varken, AKP iktidarı açıktan Amerika’nın yanında durmayı göze alamaz.
Ayrıca içerde kendi tabanını etkilemek için sürekli Amerikan aleyhtarlığı yaptıktan sonra şimdi Amerika’nın yanında olmayı da pek anlatamaz.
Ve bunlara rağmen en önemlisi bu olayda AKP iktidarı, Amerika’nın karşısında da duramaz. Buna gücü yetmez.
İşte bu nedenle “itidal” tavsiyesi ile durumu geçiştirmeye çalışıyorlar.
Son olaylar iktidarı travmatik biçimde etkilerken, son zamanlarda Erdoğan’ın sistematik olarak gerilediğini görüyoruz.
Her ne kadar, örneğin Kanal İstanbul konusunda çok yüksek perdeden konuşuyor olsa da Erdoğan, son zamanlarda sürekli geri adımlar atmak zorunda kalıyor.
Örneğin biraz danışıklı olsa da termik santrallerin bacalarına filtre konulmasını iki yıl erteleyen yasayı veto etmesi önemli bir geri adımdı.
Yine milletvekillerine üstünlük sağlayan çakarlı araç konusundaki vetosu da toplumsal baskı karşısındaki geri adımıydı.
Yeni kurulacak partiler konusunda paniğe kapılarak, örneğin Ali Babacan’ı kendi hükümetinde görev yaptığı sırada “IMF’den beslenmekle” suçlaması çok ciddi bir siyasi zafiyet örneği oldu.
Son olarak çok güvendiği bir adamının istifasına da ses çıkaramaması durumun ciddiyetini gösteriyor.
SADAT olarak bilinen güvenlik şirketini kuran, güvenlik konusunda saraya baş danışman olan eski General Adnan Tanrıverdi, bu görevinden istifa etti.
Tanrıverdi hakkında, güvenlik görevlisi eğitmek adı altında, AKP’ye silahlı milisler yetiştirdiği iddiaları vardı.
Tanrıverdi’nin yetiştirdiği bu milislerin Libya’ya gönderildiği iddiaları da son zamanlarda çok konuşulur olmuştu.
Ancak Adnan Tanrıverdi’yi istifaya götüren gelişmelerden biri, İstanbul’da düzenlenen 3. Uluslararası Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) İslam Birliği’nin kongresinde yaptığı konuşmada, “Mehdi gelecek. Ortamı buna göre hazırlamalıyız” demesi oldu.
Ardından Tanrıverdi’nin bir İslam devleti kurulmasını istediği, bu nedenle Anayasa’nın değiştirilmesi ve Cumhurbaşkanlığı Forsu’na bir yıldız daha eklenmesini istemesi büyük tepki çekmişti.
Tanrıverdi dün istifasını verirken yaptığı açıklamada, durumu Erdoğan’la da istişare ettiğini ve kendisinin de bunu kabul ettiğini belirterek “Omuzlarımdan büyük bir yük kalkmış oldu. Hayatın normal akışını yaşıyoruz” dedi.
Elbette Tanrıverdi’nin istifa emesi, piyasadan da çekilmesi anlamına gelmiyor ama Erdoğan’ın sürekli yara aldığı da kendi taraftarlarının bile gözünden kaçmıyor artık.