Her iki ülke de mevcut eylemler ile evrensel ısınmayı 2 derecenin altında ve ideal olarak 1,5 derecenin üzerinde tutmama hedefi arasında bir fark gördüklerini söyledi. Kesin şartlar henüz mevcut değil, ancak ABD iklim elçisi John Kerry, Çin’in metan emisyonlarını ve kömür kullanımını “mümkün olan en hızlı şekilde” azaltmayı taahhüt ettiğini söyledi. Ancak Çin, metan emisyonlarını en geç 2030’a kadar üçte bir oranında azaltmak için bir ABD-Avrupa girişimine katılmayacak.
Bunun anlamlı bir eyleme dönüşüp dönüşmeyeceği de henüz belli değil. Çin, elektrikli araçları teşvik etmek ve kömür bağımlılığını azaltmak için bazı çabalar sarf etti, ancak yine de emisyonlara en büyük katkıda bulunan ülke. Çin ayrıca zararlı eylemlerini radikal bir şekilde azaltmadı. Ayrıca, Başkan Xi Jinping’in ABD Başkanı Joe Biden’in katıldığı yere gelmeyi reddetmesiyle birlikte, COP26’da fazla söz sahibi olmadı. ABD de sorunlardan muaf değil. Biden yönetimi, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını yarıya indirme ve EV’nin benimsenmesini teşvik etme sözü vermiş olsa da, taahhüdün kendi tarafını yerine getirmek için gereken yasayı geçirebileceğinin garantisi yok. Bu aynı zamanda bir sonraki Beyaz Saray’ın önceki çevresel çabaları geri almayacağını varsayıyor.