Serkut Bozkurt / İstanbul
Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın görevden alınması, faiz kararının MB ve uluslararası piyasalara göre yapılmamasından sonra döviz ve altın uçtu. Türk Lirası yüzde 15 değer kaybetti.
Analistlere göre, bugün yaşanan ekonomik kriz devede kulak.
Tsunaminin büyük dalgaları 3 Mayıs'ta gelecek.
Çünkü 3 Mayıs'ta Halkbank davası var.
Bu davanın sonuçlarının ekonomik yaptırımı ve sonuçları çok yüksek olacak.
İşte sona doğru yaklaşılan Halkbank davasında son durum
Der Spigel'de Şebnem Arsu, Maximilian Popp ve Alexander Sarovic imzalı haberde, Halkbank Davasının Türkiye ekonomisini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı "korkunç bir duruma" sokabileceği öngörüsü dikkati çekiyor.İşte Der Spigel tarafından tarafından Halkbank dosyasının geniş özeti.
"Halkbank'a 20 milyar dolar ceza verilebilir"
Gözlemcilere göre Halkbank, hüküm giymesi halinde en kötü durumda 20 milyar dolara kadar para cezası alacak veya uluslararası bankacılık transfer sistemi SWIFT'ten çıkarılma riskiyle karşı karşıya kalacak. Böyle bir durumda bu, en büyük Türk bankalarından biri olan Halkbank'ın bundan böyle uluslararası transferlerde yer alamayacağı ve bunun bankanın sonu olacağı anlamına geliyor.
(Hakan Atilla - Eski Halkbank yöneticisi)
2001'den beter olabilir
Türkiye ekonomisi zaten krizde. Halkbank'ın iflası Türk ekonomisine ölümcül son darbeyi indirebilir. Türkiye'deki yüz binlerce yatırımcı birikimini kaybedecektir. Lira düşmeye devam edecek. Ekonomistler, yüz binlerce insanın neredeyse bir gecede yoksullaştığı 2001'de olduğu gibi Türk finans sektöründe bir çöküş uyarısında bulunuyorlar.
Duruşmanın aynı zamanda küresel bir boyutu var. Cumhurbaşkanı Erdoğan da dahil Türk siyasetçilerin, iddia edilen Halkbank üst düzey yetkilisi Hakan Atilla davasında yaptırım ihlali olayına karışıp karışmadığı sorusu da New York'taki mahkemede görüşülebilir.
Der Spiegel dergisi, bu haber için yüzlerce sayfalık mahkeme belgesini değerlendirdi, Türkiye ve ABD'deki yetkililerle görüştü. Çoğu, devam eden dava nedeniyle isminin açıklanmasını istemiyor.
Davanın etkileri
Halkbank" davası birçok kıtayı kapsayan bir ekonomik suç teşkil ediyor.
Ayrıca dava, siyasi kariyerleri yok etme ve Amerikan-Türk ilişkilerini daha da sarsma potansiyeline sahip.
Rıza Zarraf (ABD'de tutuklu - FBI gözetimde)
Mükemmel kaçakçılığı Zarraf keşfetti
2010 yılında Mahmud Ahmedinejad halihazırda beş yıldır İran Cumhurbaşkanıydı. Rejime karşı kitlesel protestoları bastırdı. Ama bir sorunu vardı: İran'ın nükleer programını durdurmak için AB ve ABD giderek daha fazla yaptırım uyguluyor, İran'ın parası bitiyordu.
Tam da o sırada İran ve Türkiye siyasetiyle iyi bağlantıları olan, henüz yirmili yaşlarının sonlarında olan altın tüccarı Reza Zarrab, Ahmedinejad'ın sorununu çözme vaadiyle devreye girdi. Türkiye ile petrol ve gaz anlaşmaları yaparak Tahran'daki rejimin gizlice sermaye kazanmasına yardım etmek istedi.
İran'ın Tebriz kentinde doğan Zarrab, 1980'lerden bu yana Türkiye'de yaşıyor. Görünüşe göre 2010'dan beri İran ile Türkiye arasında yasa dışı olduğu iddia edilen ticarette aracı olarak görev aldı.
Mahkeme kayıtlarında öyle yazıyor.
Zarrab'ın sistemine göre kendi enerji kaynaklarının çok azına sahip olan Türkiye, İran'dan nispeten ucuz petrol ve gaz almaya devam edecek. Görünüşe göre bunun parası İranlılar tarafından Halkbank'ta tutulan bir hesaba aktarıldı ancak hiçbir zaman doğrudan çekilmedi. Yaptırımlar nedeniyle İran, bunu sadece ilaç veya yiyecek satın almak gibi insani ve sivil amaçlar için kullanabilirdi.
Zarrab, altını İran'ın yurt dışındaki faturalarını kapatmak için kullandı. ABD'li müfettişlere göre Zarrab ve Halkbank'ın yıllar içinde İran rejimi için yaklaşık 20 milyar dolar akladığı söyleniyor.
Para aklama sayesinde kısa sürede büyük servet yapan Zarrab, İstanbul'da 72 milyon dolarlık bir konakta yarım düzine yatı, silah koleksiyonu ve özel jeti var. Ünlü Türk pop şarkıcısı Ebru Gündeş ile evlendi. Zarrab, Türkiye'de bakanlıklara girip çıkıyordu.
Para aklama olayı birkaç yıl sorunsuz gitti, ta ki dönemin Başbakanı olan Erdoğan, İslamcı vaiz Fethullah Gülen ile anlaşmazlığa düşene kadar. Erdoğan ile Gülen, uzun süre gayriresmi olarak birlikte çalıştılar. Erdoğan, Gülen kadrolarıyla devletin kilit pozisyonlarını işgal etti ve karşılığında cemaat onun adına oy topladı ve eleştirenlere zulmetti.
Daha sonra Gülen, Erdoğan'a göre fazla güçlendi. Başbakan, 2013 sonbaharında hareketin okullarını ve dershanelerini kapattırdı ve bunun sonucunda Gülen'le bağlantılı hükümet çalışanları, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan ve birkaç bakanın oğlu hakkında yolsuzluk soruşturması başlattı.
Soldan sağa: Egemen Bağış - Erdoğan Bayraktar - Zafer Çağlayan - Muammer Güler
17-25 Aralık yolsuzluk olayı Erdoğan'ın sistemini sarstı. Başbakan, kabinesini yeniden düzenlemek zorunda kaldı ve Zarrab'ın da yaklaşık iki ay gözaltında tutulması gerekti.
Erdoğan ve Zarrab'ın hafife aldıkları konu artık ABD'nin de süreçle ilgileniyor olmasıydı.
ABD Başkanı Barack Obama, İran'ın atom bombası yapmasını önlemeyi dış politika önceliklerinden biri haline getirdi. Obama, Türkiye gibi bir NATO müttefikinin Tahran'daki rejime yaptırımlardan kaçması için yardım etmesine izin veremezdi.
ABD'deki soruşturmayı öğrenen Erdoğan paniğe kapıldı
Halkbank aleyhine açılacak bir dava, sadece Türkiye ekonomisini zorlamakla kalmayacak aynı zamanda Erdoğan'ın tüm dünya karşısında karizması da yerle bir olacaktır. Ayrıca iddiaların Gülen hareketinin bir propagandası olduğu yönündeki ithamlar da artık bir işe yaramayacaktır.
Hükümet ve Halkbank, 2017-2019 yılları arasında yaklaşık 5 milyon dolara -Erdoğan'ın siyasi sermayesinin neredeyse tamamına- mal olan bir lobi kampanyası başlattı.
ABD''de güçler ayrılığı var
Halkbank Genel Müdürü Atilla New York'ta tutuklanmadan önce Erdoğan, Obama ve Yardımcısı Joe Biden'ı çağırdı. ABD makamlarının soruşturmayı bırakmasını sağlamak istedi ancak meslektaşları, ABD'deki güçler ayrılığına atıfta bulunarak bunu kabul etmedi.
Donald Trump'ın Ocak 2017'de Beyaz Saray'a taşınmasıyla Erdoğan için yeni bir umut yeşerdi. Trump'ın yemin etmesinden sadece birkaç hafta sonra, o zamanlar Cumhurbaşkanı'nın danışmanı olan Rudy Giuliani Ankara'ya geldi. Halkbank davasını Erdoğan'la görüşmek istedi. Kısa bir süre sonra Trump, o zamana kadar yargılamayı yöneten New York savcısı Preet Bharara'yı kovdu.
New York Times'ın araştırmasına göre Türk hükümeti, ABD lobi şirketi Ballard'a, Halkbank'a dahil olması için en az 4,6 milyon dolar ödedi. Trump'ın eski güvenlik danışmanı Michael Flynn'in, vaiz Fethullah Gülen'in ABD'deki sürgünden iade edilmesi durumunda Türkiye'ye 15 milyon dolar teklif ettiği söyleniyor. Flynn iddiaları reddediyor.
Erdoğan için Halkbank davası ne anlama geliyor?
Deutsche Bank ve BNP Paribas da dahil başka bankalar da geçmişte yaptırımları ihlal ettiler. Örneğin Deutsche Bank, yetkililerle bir anlaşmaya varmayı başardı. Halkbank meselesinde bu pek mümkün görünmüyor. Başkan'ın yakın çevrelerinden biri, Biden hükümetinin müdahalesinin söz konusu olmayacağını söylüyor.
Duruşma, başlangıçta 1 Mart'ta yapılacaktı. Ancak temyiz mahkemesi Halkbank'a acil bir başvuru yaptı. Şimdi bir New York mahkemesinin bir Türk finans kurumu üzerinde yasal yetkisi olup olmadığının tespiti gerekiyor. Uzmanlar, bu tür bir incelemenin formalite olduğunu düşünüyor.
Erdoğan hükümeti, Halkbank'ın her zaman yasalara uyduğunu iddia ediyor. Ancak gizli görüşmelerde Türk yetkililer, Halkbank'a verilecek bir cezanın artık önlenemeyeceğini kabul ediyor.
Erdoğan, Devlet Başkanı olarak dokunulmazlığa sahip olduğu için ABD'de yasal olarak yargılanamaz. Ancak Halkbank davasının kendisine verdiği zarar daha şimdiden çok büyük.
Bu dava, muhalefetin, Erdoğan'ın kanunları ihlal ettiği ve iktidarını, kendini zenginleştirmek için kötüye kullandığı yönündeki suçlamalarını doğrular nitelikte.
ABD'li yetkililerin soruşturmaları, yatırımcıların Türk finans sektörüne olan güvenini sarstı. Üstelik Türkiye'nin korona salgını ve güçsüz lira nedeniyle yabancı sermayeye her zamankinden çok daha ihtiyacı olduğu bir dönemde.
New York'taki dava, Halkbank aleyhindeki bir dizi yargılamanın sadece başlangıcı olabilir. Eski güvenlik danışmanı Bolton, "Halkbank ile ilgili olası yolsuzlukları çok duyduk. Halkbank, İran yaptırımlarımızda olduğu gibi diğer ülkelerin kanunlarını da ihlal ettiyse başka davalarla da karşılaşabilir." diyor.
İran’ın yerine Halkbank’ın zararları tazmin etmesi istendi
Halkbank aleyhine tazminat davası açan 876 müşteki, Amerikan mahkemelerinin yaklaşık 2 milyar dolar tazminat ödemesine hükmettiği İran’ın, henüz terör mağduru ve yakınlarına para ödemediğini aksine Halkbank’ı kullanarak yaklaşık bir milyar dolarını Amerikan finans piyasalarına soktuğunu belirterek, Halkbank’ın terör mağdurlarının zararlarını tazmin etmesini talep etmişti.
Halkbank aleyhine açılan dava dilekçesinde bankanın yüzde 51’lik kısmının Türkiye Varlık Fonu’na ait olduğu belirtilerek müştekilerinin zararlarını telafi edecek finans gücüne sahip olduğu belirtilmiş, İran’ın altın karşılığı petrol, gıda karşılığı petrol hüllesiyle milyarlarca dolarının Halkbank’a aktarıldığı öne sürülmüştü.
Halkbank, New York’ta aleyhlerine açılan davayla ilgili bir açıklama yapmış, açıklamasında, New York Güney Bölge Mahkemesi nezdinde, bazı müştekiler tarafından sözde yaptırım ihlallerinden dolayı İran'dan alacaklarını tahsil edemedikleri gerekçesiyle banka aleyhine dava açıldığı belirtilerek buna benzer davaların geçmişte başka uluslararası bankalara karşı da açıldığı ve başarısızlıkla sonuçlandığı kaydedilmişti.