Türk Devletleri Teşkilatı'nın Kırgızistan'da düzenlediği zirveye, yalnızca Türkiye tarafından uluslararası alanda tanınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) "gözlemci" olarak davet edilmesi, Avrupa Birliği'nde rahatsızlık yarattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Bişkek’te gerçekleştirilen Türk Devletleri Teşkilatı'nın (OTS) 11. zirvesine, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve "KKTC Cumhurbaşkanı" Ersin Tatar da gözlemci olarak katıldı. Avrupa Birliği (AB) üyesi Kıbrıs Rum Yönetimi, bu daveti sert bir şekilde protesto etti ve Brüksel de duruma kayıtsız kalmadı.
AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, yaptığı yazılı açıklamada, OTS'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni gözlemci statüsünde davet etmesini "Kıbrıslı Türk ayrılıkçı varlığını meşrulaştırma girişimi" olarak nitelendirerek reddetti. Borrell, bu tür girişimlerin "Birleşmiş Milletler'in Kıbrıs'ın toprak bütünlüğü ilkesine" aykırı olduğunu belirtti ve AB'nin yalnızca Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanıdığını vurguladı.
Daha önce Temmuz ayında Azerbaycan'da yapılan Türk Devletleri Liderleri Zirvesi'ne de Ersin Tatar gözlemci olarak davet edilmişti.
Kıbrıs Rum Yönetimi, Türkiye'nin OTS'yi Kuzey Kıbrıs'ı tanıtmak için bir araç olarak kullandığını savunarak, Ersin Tatar ve Viktor Orban’ın zirveye davet edilmesini "ciddi bir eksen kayması" olarak değerlendiriyor. Rum Yönetimi, AB'yi bu konuda gerekli adımları atmaya çağırdı.
Tatar, Rumların tepkisini eleştirerek, zirveye katılmaktan gurur duyduğunu ve Kıbrıs sorununa ilişkin Türk tezlerinin diğer liderlere anlatılması açısından bu davetin önemli olduğunu söyledi. Temmuz’daki zirve sonrası, "61 yıldır Kıbrıslı Türkleri baskı altına almaya çalışan Güney Kıbrıs, bizim nefes almamıza bile karşı çıkacak" şeklinde açıklamalarda bulunmuştu.
Ayrıca, AB yönetimi Viktor Orban'ın Türk liderlerinin zirvesine katılımını da eleştirdi. Brüksel, Orban'ın Macaristan ve AB dış politikaları arasında bir fark gözetmesi gerektiğini belirtti. Josep Borrell, Orban’ın Şuşa'daki OTS zirvesine katılmasının ardından, AB adına dış temsilcilik yetkisi bulunmadığını ve yalnızca Macaristan’ı temsilen katıldığını ifade etmişti.