Bir yandan 15 Temmuz'un, bir yandan Srebrenitsa Soykırımının yıldönümü! Vilnius, öte yandan... Cumhuriyet'in ilk yüz yılının yarısında AB kapısında bekletilen Türkiye, 2. YY’a hazırlanırken, bir kez daha AB ye katılma iradesini beyan ediyor ve bu talebini İsveç’in NATO’ya girişi ile temellendirmeye çalışıyor.
Erdoğan “Anadolu'nun fetih destanı”nda dile getirilen Alparslan'ın Diyojene meydan okumasını anlatan mısralarla başlamıştı yolculuğuna;
Diyojen ne diyordu?
“YAKTIRAYIM KUR’ANI yıktırayım Kabeyi / Şarka gelen görmesin minareli kubbeyi”
Alparslan, Diyojene cevap olarak:
“Minareler süngü, Kubbeler miğfer / Camiler kışlamız, Mü’minler asker. Allahuekber!”
Bugün durum ne?
...
Aya-Sophia’ya ve Çamlıca Camiine tepeden bakan Siber-Sophia, Çamlıca tepesindeki kuleden dünyaya mesaj veriyor!
Yani, Turhan Sulçuk'un çizgilerinden yola çıkarsak; biz şimdi, bu politikamız ile Domuza Türban mı taktık, yoksa hala domuzcuklarını emziren anaç domuzun önünde Domuz sütü içmeyi bekleyen koyunmuyuz?
Bizden sonra çok dikkatli olalım, artık domuz görünümlü koyun, koyun görünümlü domuz çiftliği kurmak da mümkün. KlonoidKimerik canlılar artık her yerde. Sizin organik diye yediğiniz tavuklar, koyunlar, Kimerik canlılardan olmasın sakın. Hayvanların geni ile oynadılar, sıra insanların geni ile oynamada. ModRNAnun aracı olmasın sakın. Son biyolojik insan nesli dedikleri Biyolojik insanları mutasyona uğratmanın gayesi olmasın bu aşılar.
Neyse, Vilnuus’tan NATO toplantısından aldığım notlar şöyle:
ABD: Türkiye'nin AB üyeliği ARZUSUnu destekliyoruz.
NATO Gen Sek Stoltenberg: “Türkiye'nin AB’yeÜYE OLMA TUTKUSUNU destekliyoruz. Almanya Şansölyesi Scholz: Türkiye’nin AB birliğine alınması teklifinin İsveç'in NATO'ya katılmasıyla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.''
Sahi, AB’den NATO’ya ne, ABD’ye ne. NATO toplantısında AB şartı.
Ha! bu arada Türkiye’nin çok önemli bir kazanımını Biden açıkladı:
”İsveç NATO üyesi olmak için Kur’an-ı Kerim yakılmasını yasaklayacakmış”
Tabi Demokrasilerde çare tükenmez. Ceza dedikse, mesela 3 ay, o da paraya çevrilip ertelenebilir. Sahi Türkiye’de Şeriata küfretmenin cezası nedir?
Yahu, bu 15 Temmuz’da NATO’nun darbecilere desteği yok mu idi? 15 Temmuz neden, siyaset, iş, diplomasi, media ayağına doğru genişlemez. Sıradan kişiler içeri atılırken, tepedekilere kimse dokunmaz.
Bilen var mı?
Darbe olsaydı hangi il ve ilçelere atanacak vali, kaymakam, belediye başkanları, Savcılar, Emniyet müdürleri, Jandarma komutanları, Askeri erkan kimlerden oluşacaktı? Büyükelçiler kim olacaktı?
İlk Bakanlar, Milletvekilleri kimler olacaktı. İlk tutuklanacaklar kimler olacaktı?
Sonuç şu ki, 15 Temmuz bize anlatılandan ibaret değil. Polis de, savcılıkta bir iradenin kendilerine çizdiği alan dışına çıkmadan bu işi götürmeye çalışıyor.
Demem o ki, bize anlatılan 1071 Anadolu’nun fethi de, 1453 İstanbul’un fethi de, 1915 Çanakkale savaşı da, 1919 sonrası Kurtuluş savaşı da bize anlatılanlardan ibaret değil. 2016, 15 Temmuz da ötekilerden farklı değil. Bizde tarih övgü, sövgü ve algıdan ibaret büyük ölçüde. PKK olayı da, FETÖ de öyle. Her ikisi de uluslararası sistemin içimizdeki işbirlikçileri ile kotardığı, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine birilerinin kendilerine iktidar ve servet üretme arayışının bir sonucu bu işler. Bu işlerin peşine düşerseniz, 3adım sonra hiç alakası olmayacağını sandığınız, çok farklı isimlere, çevrelere ulaşabilirsiniz. Siyaset biraz da maskeli baloya benzer. Kimin eli, kimin cebindedir belli olmaz. Casus filimlerinde olduğu gibi hizmetçi evin efendisinin patronu olabilir.
15 Temmuz'u konuşurken şu kelimeleri ve cümleleri hatırlamakta fayda var: Yurtta Sulh Konseyi. Peki bu konseyin üyeleri kimlerdi? MİT’e gelen o ihbar neyin nesi idi. Darbeden 4 ay önce Kütahya’da Mustafa Maltaş’ın ele geçirip devlete verdiği belgelerde neler yazıyordu ve niçin dikkate alınmadı? Semih Terzi Karargaha niçin geliyordu?
Allah (Nebe 40’da) uyarmadı mı, "Biz insanın önceden yapıp ettiklerine bakacağı (gün’de), inkârcının da, ‘Keşke toprak olsaydım!’ diyerek dövüneceği gün gerçekleşecek olan yakın bir azaba karşı sizi uyardık''
Hiçbir şey, bildiklerimiz, yaşadıklarınız, yaşadıklarımız sizinle-bizimle gidip mezarda toprak olmayacak. Allah (cc) herşeyi gördü, duydu, kapalı kapılar ardında fısıldaşarak konuştuklarınızı ve şifreli haberleşmeleri, hepsini biliyor ve O hüküm sahibidir. Allah’a yemin ederim ki, yaklaşmakta olan o günün sonunda kuzular, kurtlardan hakkını alacak. Her kim olursa olsun, yoksul zengin, kral ya da köle yaptıklarının ve yapmaları gerekirken yapmadıklarının hesabını verecekleri, Allah'tan başka hiçbir yardımcı ve koruyucu bulamayacakları bir gün var.
7 Şubat 2012 MİT kumpası'nin üzerinden 10 yıl geçmiş. Şimdi o günlere dair kim, ne hatırlıyor. İşin aslı neydi?
17/24’de yolsuzluk iddialarının üzerine niçin gidilmedi, bir fikriniz var mı?
Hulusi Akar'ın boğazındaki izler neyin nesi idi?
Mehmet Dişli darbede kiminle birlikte hareket ediyordu?
Yeşilköy’de Havalimanı’na tanklarla gelen askerler kontrol kulesine girdi. Peki oradan onları kim, nasıl kurtardı? Bakın olanlardan ders almazsak, aklımızı kullanmazsak biri gider öteki gelir. Hep öyle olmadı mı. PKK gider PYD gelir.
Halk Çengelköy’de 17.30 cıvarında caddede meydana gelen olay üzerine toplanmaya başlamıştı. Nedense kimse o günkü olaylardan hiç sözetmez. Ardından, gün akşam olmadan siviller sokağa çıkmaya başladı. Öğle vakti darbe planı sızmıştı ve tedirgin bekleyiş başlamıştı.
Geç saatlerde 00.04: Cumhurbaşkanı ilk açıklamasını yaptı.
00.15: Darbeci askerler TRT binasını basarak, haber spikeri Tijen Karaş’aY urtta Sulh Konseyi adına korsan bildiri okuttu.
00.24: Erdoğan, CNN Türk’e Facetime ile bağlanarak Hande Fırat aracılığıyla yurttaşlara çağrıda bulundu.
01.40: Boğaziçi Köprüsü’nü geçmeye çalışan protestocuların üzerine ateş açıldı, camilerden sela okunarak halka darbe girişimine karşı sokaklara çıkma çağrısı yapıldı.
02.50 Meclis'e bomba atıldı ihbarı geldi.
06.19’da Külliye bahçesine hava saldırısı oldu. İBB hedef alındı, köprüde çatışmalar oldu. TRT binasına girildi. Marmaris’de olaylar oldu ve olaylar daha sonra bir çok ile yayıldı.
Saat 07:38 AFP’ye konuşan Gülen başarısız darbe girişimini kınadı ve “içlerinde bizi sevenler olabilir” olabilir dedi. Bu darbenin başarısızlıkla sonuçlandığının bir ifadesi idi... Ardından kaçanlar, yakalananlar, mallarına el konulanlar, devlet kadrolarında ki FETÖ’cülerintesbiti için FETÖMETRE tartışmaları, OHAL, FETÖ Borsası iddiaları, ByLOck tartışmaları derken bugünlere geldik. Gülen, başından beri devletin istibaratı, ardından CIA ile birlikte çalıştı. Onlar her yerde varlardı! Bu kirli oyunda herkesimden birileri vardı.
O gün Marmaris'e 20 km mesafede Köyceğiz’de, “Gülen ve Darbeler” konulu bir konferans veriyordum.
Çengelköy’de Kuleliye yakın bir bölgede oturuyordum.
Bütün darbeleri yaşadım. Bu kadar çok darbe yaşayıp, darbelerden gerekli ders al(a)mayan pek az topluluk vardır sanırım.
Ders almayınca tekerrür ediyor bu işler.
Ve bizim hala, bugün bile gereken dersi aldığımızdan emin değilim.
“Darbeciler kimler” derseniz, “Domuzların emzirdiği koyunlardır”