Abdurrahman Dilipak: Çevremizde neler oluyor?

''Halk arasında da bu konu zaman zaman istenmeyen tartışmalara ve şiddet olaylarına sebep oldu''

Önce Türkiye’den birtakım çevreler üzerinden Selefi ve Şiilere yönelik tehditkâr ifadeler yanında iç savaş uyarısı geldi. 

Zaten bir süredir, birtakım siyasiler; göçmenler üzerinden Araplar ve Afganlara yönelik kışkırtıcı mesajlar veriyordu. 

Kimileri de Mâtürîdî-Eş’ari konusunu kaşıyordu. 

Hem sol, hem de Tengrici gruplar bu tavırlarının şiddetini giderek artırırken, basın ve sosyal media da bu konuda kışkırtıcı yayınlar yaptı. 

Halk arasında da bu konu zaman zaman istenmeyen tartışmalara ve şiddet olaylarına sebep oldu. 

Bu tartışmaların gölgesinde gerçekleşti Tahran buluşması ve her şey bu görüşmeden hemen sonra olmaya başladı. Kuzey Irak’ın Dohuk vilayetinin Zaho bölgesinde, bir piknik alanında sivillerden oluşan 2’si çocuk 9 kişinin hayatını kaybettiği, çok sayıda kişinin yaralandığı saldırı sonrası Irak tarafından Türkiye’ye yönelik, suçlamalar ve eleştiriler yetmiyormuş gibi, Rusya tarafından da bir gün sonra İdlib bölgesinde bir saldırı gerçekleşti.

Ankara saldırının PKK tarafından yapıldığını, konuyu bütün yönleri ile incelemek için işbirliği çağrısı yaparken, Bağdat yönetimi, Türkiye’nin Irak’taki askeri varlığını sonlandırması talebi yanında misillemeden söz etti. Hatta Türklere, bayrağa yönelik saldırılar oldu. Dahası Arap Birliği de Türkiye’ye karşı Arap ülkelerindeki askeri varlığını geri çekmesi çağrısında bulundu.

Putin de Moskova dönüşünde, Türkiye’nin Suriye’deki askeri operasyonlarına son vermesi çağrısı yaptı. Bundan bir gün sonra da Türkiye’nin çabaları ile BM Genel sekreterinin katılımı ile Rusya ve Ukrayna’dan tahıl ihracı için bir koridor açılması yönünde, İstanbul’da bir mutabakat anlaşması imzalandı. Aslında bu  anlaşma tüm tarafların işine yarıyor. Burada en büyük ihracatı yapacak olan ülke Rusya. 2. planda Ukrayna var. Bu işten çok kazançlı çıkacak olan 3. ülke Türkiye. 

Türkiye’nin hem kendi ihtiyacı var buna, hem de Türkiye tarıma dayalı bir sanayisi olan bir ülke. 

Bunu makarna, bisküi olarak, yani unlu mamüller olarak ihraç eden bir ülke, öte yandan, hem Avrupa’nın ve hem de Afrika’nın hem ham olarak hem de nihai ürün olarak bu ürünlere ihtiyacı var. Burada sadece buğday da yok, yağ da var diğer bakliyat da.

Öte yandan, Global Resetçi İklimcilerin iddiasına göre dünyada bir kıtlık bekleniyor. 

İyi ya o kıtlıkta buradaki tahıllar çare olacak. Bu iş alayı vala ile tüm dünyaya ilan edildi. İş geldi imza atmaya. BM Genel Sekreteri ve taraf ülkelerin temsilcileri geldiler ve bir mutabakat belgesi imzaladılar. Fakat, daha belgenin imzasının mürekkebi kurumadan Rus donanmasına bağlı bir gemiden fırlatılan seyir füzeleri ile ihracatın gerçekleştirileceği limanlardan biri olan Odessa limanının vurularak kullanılamaz hale getirildiği haberi geldi. 

Ukrayna bu durumdan hemen Rusya’yı suçladı. Saldırı Rusya tarafındanmış gibi teyide muhtaç bir haber geldi. Güya Rusya  “o sözleşme henüz yürürlüğe girmedi” diye vurmuş! Adamlar ne yalan uydursa buna inanacak dünyada milyarlarca insan olduğunun farkında ve bunun rahatlığı ile her iddiayı ortaya atabiliyorlar. Media, siyaset, bürokrasi, akademi, sermaye kontrollerinde çünkü. Peki bu bombalamayı kim ya da kimler(!) yapmış olabilir? Gerçekten ikiz kulelerin vurulması örneğinde olduğu gibi, böyle bir saldırı olmamış olabilir mi? Milli Savunma Bakanı Akar: “Rusya ile yaptığımız temasta Ruslar kesinlikle Odessa limanı saldırısıyla alakalarının olmadığını bize belirttiler” diyor. 

Şimdi başa dönelim, bu durum Türkiye’nin Kuzey Irak’ın Dohuk vilayetinin Zaho bölgesinde, bir piknik alanında sivilleri vurması iddiasına benziyor. 

Peki bu durumda bu işten nasıl bir sonuç çıkacak? 

İlk fotoğraf şöyle: İklim krizi, kıtlık tüm dünyaya en üst seviyede duyuruldu. Türkiye bu operasyonda plato olarak kullanıldı. 

Hem NATO ülkesi, hem çatışmanın olduğu bölgede Ukrayna ve Rusya arasında arabuluculuk yapmaya çalışan bir ülke. 

Asya, Avrupa ve Afrika bölgesinde belli bir itibarı olan bir ülkeden söz ediyoruz. 

Sonuç ne? Anlaşma suya düştü. Kıtlık kapıda ve kaçınılmaz. Ve bunun sorumlusu da Rusya! 

Adamlar bir taşla birkaç kuş vuruyor. Hem kendi komplolarını dünyaya yayıp, sonra ona bir kılıf uyduruyorlar. Güya bu soruna çözüm bulmaya çalışıyorlar. Ama Rusya bir terör ülkesi, haydut bir ülke olarak(!) verdiği sözde durmuyor, kendine ve Ukrayna’ya zarar verme pahasına, tüm dünyayı kıtlığa mahkum ediyor. 

Eee, bu durumda cezalandırılmayı da hak ediyor. Sen misin, uluslararası sisteme karşı çıkan, pandemiye, Global Resete karşı çıkan, ABD ve Batıyı eleştiren.. 

Şimdi bunun hesabını Rusya’dan sormak isteyeceklerdir.

Balık hafızasına sahip olmayanlar, ya da Batıdan gelen uyarıları Nas gibi kabul eden maskecilerden olmayanlar hemen hatırlayacaklar, hani Rusya’nın 24 Şubat 2022’de başlattığı saldırı nedeniyle Ukrayna, Odessa limanına 420’ye yakın mayın döşemişti. Fırtına nedeniyle bu mayınlar kopmuş ve denize dağılmıştı. Kısa süre sonra Türkiye’de görülen 2 mayının ardından Romanya’da da bir mayın ortaya çıkmıştı. Ama daha sonra diğer mayınlardan bir haber gelmedi. Bu arada mayınlar temizlenmeden(!)   güvenli bir koridor açılarak Kırım bağlantılı Berdyansk ve Mariupol limanlarından tahıl sevkıyatı başlamıştı. 

O da unutuldu. Sahi o mayınlara ne oldu. O kadar kısa sürede boğaza nasıl gelmişti ve daha sonra neden hiç mayın gözükmedi! 

Yoksa o da bir oyun mu idi. Bu kafirlerde oyun bitmiyor ki! 

Bu arada kimi 5, kimi 6, kimi 10 milyon ton Odessa limanında bekleyen tahıldan söz etmeye başladılar. İddiaya göre sadece Ukrayna’da 10 milyon ton buğday ve bu yılki hasattan beklenen artı bir 15 milyon ton da bu seneki hasattan bekleniyor. Bunlar biçilecek, toplanacak.. Depolanacak ve sonra da satılacaktı. Ama sanki hemen limanda bekliyor gibi anlatıldı hep. Gelinen noktada o evdeki hesapların hepsi suya düştü. 

Peki sonuç, dünyaya verilen mesaj kıtlık kapıda, çünkü buğday yok, bu da demek oluyor ki, fiyatlar çıldıracak. Şeytan fazla mesai yapıyor bölgemizde anlaşılan.

Mahir Kaynak öyle diyordu; bir olayla karşılaştığınızda, o iş kimin işine yarıyorsa, o işin arkasındaki fail odur. Bu iş Global çetenin işine yarıyor. 

Rusya hem suçlu ilan edildi ve hem de buğdayı elinde kaldı. 

Bu iş burada kalmayacaktır. Bundan sonra olacaklara bakmak gerek. Global çetenin okları (Bugün) Rusya’yı hedef alıyor. Çünkü ona istediğini vermediler, o da karşı çıkmaya başladı bu oyuna. 

Rusya’yı hedef alan okların sahipleri bizi de Rusya’ya karşı kullanmak istiyor. Bizi Rusya’ya karşı kullanmak isteyenler, Rusya’yı da bize karşı kullanmak isteyecektir. 

Bunu isteyenler, Rusya’yı Doğu Akdeniz’de ve Doğu Karadeniz’de köşeye sıkıştırmak istiyor. 

Onun için Gürcistan, Azerbaycan bölgesine dikkat. Zaten NATO ve AB Gürcistan ve Ermenistan konusundaki niyetlerini İsveç ve Finlandiya konusu gündeme geldiği ilk günlerde açıkça beyan etmişlerdi. 

Şimdi Türkiye ile İsveç arasında soğuk rüzgarlar eserken NATO’da yeni bir kriz kapıda gözüküyor. Bakalım Ankara İsveç’in üyeliğine verdiği şartlı desteği çektiğinde sonuç ne olacak. “Atı alan Üsküdarı geçmişse” ne olacak. Yunanistan Türk okullarının eğitimini askıya alarak ve Türkiye’nin sınır bölgesine askeri sevkıyatını sürdürmekle, Ege’deki Kardak benzeri onlarca kayalardan oluşan adacığı işgal edip bayrak dikerek ne mesaj vermeye çalışıyor aceba!!

Anlaşma oldu diye buğday fiyatları biraz düşmüştü, şimdi geri hemen arttı. Liman vurulduğu için zaten artık yükleme zor. Vurulan limandaki siloların isabet alıp almadığını bilmiyoruz. 

Sahi, füzelerin menzili belli, o bölgedeki savaş gemilerinin konumları da belli. Hangi gemiden ateş açıldı aceba. Sakın bir dost ülkeden yanlış bir ateşleme yapılmış olmasın, hani NATO tatbikatında bizim Muavenet gemisini vurup batırmışlardı ya, yanlışlıkla. 

Hani böyle şeyler de olabiliyor. Artık bir hacker grubu da böyle şeyler yapabilir. İkiz kulelerdeki 11 Eylül gibi de olabilir. Limandaki patlayıcıları birileri patlatmış olabilir mi? İnsanın aklına ne garip sorular geliyor? Uluslararası sistemle uygun adım politikası izleyenler hemen maskelerini taksınlar, aşılarını, olsunlar, evden çıkmasınlar. 

Dünya yaşanmaz oldu, Elon Musk amcaları gelip onları daha güvenli bir yere, Mars’a götürecek. 

O beyninizi kopyalayıp, gen kopyanızı alıp, orada sizi yeniden yaratacak. Hani o Tanrı olacak ya!! 

O şimdiden kendi beynini kopyalayıp, buluta yüklemiş bile. Selâm ve dua ile.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.