Abdurrahman Dilipak: Hakikatin sesi duyulmaz oldu

Ayak sesleri.

Gelen ayak seslerini duyuyor musunuz?
Sanırım siyasetin gürültüsü bir gerçeği bastırdı. Hakikatin sesi duyulmaz oldu. Siyasetin projektörleri, sahnenin arkasındaki gerçekleri görmemizi engelledi. Media da bu ses, ışık ve bilgi kirliliğini her yere yaydı.
Dijital faşizme doğru her gün bir adım daha yaklaşıyoruz. Onlar bize doğru, biz onlara doğru gidiyoruz. Bu Şeytani plan her gün cehennemin kapısını biraz daha aralıyor.

Sokaktaki insanlar bir gün ansızın dışarıdan düşmanların sınırlarımızı aşıp geleceği endişesini taşıyor. İçimizdeki dini, etnik, ideolojik, politik, felsefi ve vicdani kanaat farklılıklarına sahip kişiler din, ahlak, gelenek ve biyolojik cinsiyetinden bağımsız BİREY’lere dönüştürüldü. Herkes birbirinden korkuyor.
Siyasiler, bu süreçte cehennemin ateşini harlandırdıkça harlandırdı sanki. Kimimiz kimimizi adeta Şeytanlaştırdı. Ve gözlerimiz nefsimize taht kurup oturan Şeytanı görmez oldu.

Aslında asıl düşmanlarımızın işgal yollarını kendi ellerimizle inşa ediyoruz. Tefrika! 
Akif ne diyordu: “Tefrika girmeden bir millete düşman giremez. / Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez!”
Öte yandan insansız, akıllı sistemler, 5G ve Starlink’lerle işgal ordularının yollarını döşüyoruz. Aslında işgal büyük ölçüde gerçekleşti. Starlink’ler burada önemli bir tehdit. Bütün akıllı sistemler her an bir silaha dönüştürülebilir. Dün mikrochiple üretilen insansız ve / veya yapay zekalı (Akıllı) sistemler Quantik sistemler tarafından her hangi bir yerde, herhangi bir zaman, herhangi bir şekilde ele geçirilebilir.

GlobalResetçiler yeni bir saldırı hazırlığındalar. Cenevre’de Çevre / İklim, Karbon ayak izi için son hazırlıklar gözden geçiriyor. Bir yandan 30 Mayıs’a kadar Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 200’e yakın ülkeyi ikna için Global çete DSÖ bayrağı altında toplandı. Siyasetin gürültüsü altında kimse bu konuyla ilgilenmedi. Bu konu gündeme gelmedi. Basın da, meslek odaları, akademi 3 maymunları oynadı. Zaten yasama, yürütme, yargı, bürokrasi her zaman olduğu gibi görmezden geldi. İktidarı da, muhalefeti de aynı hastalıkla malül çünkü. Bu kez İklim, sağlık, gıda birlikte ele alınıyor. 194 ülke imza atarsa bu bir küresel ihanettir!
Siyasetten ise tık yok.

Eğer bu engel aşılırsa, 2. Emrivaki dünya para sistemi içinde yaşanacak. FED’in kripto para kararı ve LIBOR ile Euro’nun desteği halinde, dünya ekonomisi artık tek elden yönetilecek. Kripto dolara geçilirse, zaten ABD dünyadaki dolarların çok büyük kısmını sahte para, uyuşturucu parası, terör ve mafya bağlantılı para, kayıt dışı para diye ödeme listesinden çıkartacak. 3. Adım Yapay zeka üzerinden devletlerin yetkilerinin uluslararası sisteme bağlanması. Sağlık, iktisadi faaliyetler, savunma, tabii afetler, nüfus kontrolü bu planın parçaları.

Bu senaryolar başarı ile uygulamaya konulursa, yeni bir turbo salgın, eve kapanma, NeuraLink uygulaması ile son noktaya koyacaklar, kendilerine göre. İtiraz edenler olursa, ülke, şirket, bölge, kişi topluluk, Starlinkler üzerinden WiFi ya da akıllı sistemler üzerinden siber savaş yöntemi ile etkisiz hale getirmeyi deneyecekler.

Eğer kendi aralarında bir uzlaşı olmazsa, muhtemelen o zaman savaş kaçınılmaz olacak. Bu nasıl bir savaş olacak, şiddeti, kapsamı, bölgesi hepsi konjonktüre bağlı. Kozmik trendler sebebi ile fazla zamanları kalmadı. 2023 çok zor bir yıl.

Eski CIA gorevlisi Joseph Spencer'ın dile getirdiği korkunç gerçek şu: "Yeni Dünya Düzeni Nüfusun Üzerine Salınacak Virüslerin Geliştirilmesi ile yapılıyor ve yapılacak.." Evet, bunlar insanlığın soyunu kurutmaya kararlı. Tarihin en büyük katliamına hazırlanıyorlar. Ve insanlığın hali pür melali ortada. Eğer uyumaya devam edeceksek, yeni bir turbo salgına, ev hapsine hazır olalım!

Biz gözümüze kibriti çok yaklaştırdığımız için arkasına yanan ormanı görmüyoruz. Kendi kendimizle uğraştığımız için düşmanlarımızla uğraşacak vaktimiz yok. Düşman olarak birbirimize yeteriz. Onun için aslında başka düşmana ihtiyaç da yok gibi sanki.

İdeolojilerin zombileştirdiği / ölmeye, öldürmeye hazır robotlara dönüştürülmüş kalabalıklar, din, ahlak ve hukuk bariyerlerini kırıp birbirine saldırmaya ramak kaldı gibi sanki. Sanki insanlar kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koştuklarının farkında değiller.

Bu ateşe odun taşıyanlar, bu ateşin kendilerini de yakacağını unutmasalar keşke. Zaten cehennemin yakıtını biz bu dünyadan sırtımızda taşımıyor muyuz?

Bu dünyada yaptıklarımız ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımız, söylediklerimiz ve söylememiz gerekirken söylemediklerimizle ya kendi cennetimize sırtımızda tuğla, ya da kendi cehennemimize sırtımızda odun taşırız.
Ya Rab, biz cahillerden ve zalimlerden olduk! Haydi, gelin tevbe edelim de, bu cehennem vadisinin eşiğinden geri dönelim, tevbe edenlerden olalım, aklımızı başımıza toplayalım,
Şeytanın peşinden koşmaktan vazgeçelim de kurtuluşa erenlerden olalım. Yoksa halimiz yaman!
Bu oyuna alet olmayıp, sadece seyredenlere gelince, Ötekileri yakacak ateş, sessiz kalanlara da dokunacak.

“İçimizdeki, ‘ıslah edici olduklarını söyleyen bozguncular” ve onlarla birlik olan beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım''(?)

Selam ve dua ile.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.