Abdurrahman Dilipak: Şeytanın şapkasında hayırlı bir şey çıkacak değil tabi

Yılan kuyruğunu ısırdı mı?

Kehanetlere göre kuyruğunu ısıran yılan “dünyanın sonunu ve yeniden doğuşunu” sembolize eder. Hindu geleneğinde  “kuyruğunu ısıran yılan” “Tanrı'nın yıkımı ve büyük döngü/dönüşümü” ifade eder. Bu anlamda, Hind teolojisinde Tanrı Shiva’nın misyonu budur.. Hind teslisi (Trimurti) şeklinde tanımlanan Tanrının 3 yüzünden, Şiva Tanrı'nın 3. Yüzünü temsil eder.  Bu inanışa göre  Brahma yaratıcı, Vişnu koruyucu, Şiva ise yok edicidir. Bu üç yüz ayıca  Rahiblerin tanrısıİkram eden tanrı, Evrensel tanrıdır.  Hind mistikleri bu “yok edici” sıfatını “Kötülüğün Yok Edicisi” olarak yorumlar. Şiva aynı zamanda “Tarihin sonu”nu işaret eder. Bu anlamda o “Nihai gerçek”tir.

Bu konunun bugün için anlamı nedir? Biliyor olmalısınız G20’nin 18. Zirve toplantısı, 9-11 Eylül’de, yani 13 gün sonra Hindistan’da Yeni Delhi’de toplanıyor. Aslında hazırlık toplantıları Temmuz başında başladı. Dışişleri Bakanları Toplantısı, 01-03 Mart 2023 tarihleri arasında yapılmıştı. Zirve’nin sloganı: Dışişleri Bakanları Toplantısı, 01-03 Mart 2023 tarihleri arasında. Bu arada Hindistan'ın dönem başkanlığı 1 Aralık 2022'de başlamıştı 2023'ün dördüncü çeyreğine kadar sürecek.

Eylül zirvesinde G20 üyeleri GlobalReset, TransHumanizm, İklim, Karbon ayak izi, tek para sistemi konusunu müzakere edecekler. Resmi toplantıların dışında Global Rest’i, NeuraLink’i, 5G’yi, NeuraLink’i, Yapay zekâ ve yapay bilinci, NanoChip’i, Uzayı, Quantum bilgisayarı, Ukrayna’yı, yeni salgın ve aşılama konusunu filan da konuşacaklardır.  Modern zamane Tanrı kıralları rolüne aday birileri insanlığı Şeytan adına teslim almak, hatta yok etmek istiyor. Bakalım biri çıkıp “Dünya 20’den büyük” diyebilecek mi? Gerçekte ise, aslında bırakın dünyayı, o ülkelerin halkları, o politikacılardan da, onların üyesi olduğu partilerden de büyüktür.

G20 hazırlık toplantıları Tammuz’da başladı. Tammuz Sümer mitolojisinde evcil hayvanlar ve çobanların, kırsal hayatın, ekinlerin ve hasadın koruyucusu tanrısı olarak kabul edilir.. Tanrı Kıral Augustus, ilk batı Roma imparatorudur. (MÖ27-MS14) Augustus, Gaius Octavius Thurinus olarak doğmuş ve MÖ 44 yılında Jül Sezar tarafından evlatlık edinilmesinin ardından Gaius Julius Caesar Octavianus adını almıştır.  Zirvenin yapılacağı Eylül ayı ise, (Alul/Elul) Hristiyan ilahilerindeki “aleluya”yı hatırlatan “Elulu elulu” şeklindeki “sevinç çığlığı” anlamına gelen bir kelime. Eylül  İngilizce «September”, Latince “7” anlamına gelen “septem”den gelir. 7. ay demektir.. Aynı zamanda Roma imparatoru Septimius Severus’a göndermedir. İmparatora adanan ay olarak da bilinir. Ayrıca Eylül sonuna doğru “Sonbahar Ekinoksu” gece ve gündüzün eşitlenmesinin ardından  gecelerin uzamaya başlamasını ifade eder. Bu kesişme noktası  “Işığın ve Karanlığın Uyumu” anlamına da geliyor.

Kuyruğunu ısıran yılan, Gamalı Haç, Nilüfer çiçeği, Boynuzları arasında dünyayı taşıyan boğa hepsi ayrı ve özel anlamlar taşıyor. Ve hepsinde bu güne yönelik mesajlar var.

Bakın eğer bu G20’deki GreatResetçi, TransHumanizm bayrağı açan İnsin Şeytanları, “Yeni Dünya Düzeni” için anlaşırlarsa, “Yeryüzünde bir cennet” vaadi ile gelip, yeryüzünü cehenneme çevirecekler.. Başınıza gelmeyen kalmayacak. Bunların peşine takılanları, yeryüzünü cehenneme çevirenleri, ahirette de çok çok daha büyük bir Cehennem bekliyor olacak.

İnsanlığı ipnoz mu ettiler? Kalabalıkların gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar. Kalpleri var hissetmiyorlar. Bakın gözlerini cep telefonlarından ayıramayan çocuklarınıza ekranda “canım anneciğim” şarkıları söylerken, arka planda subliminal mesajlarla “Anneni öldür” mesajı verebiliyorlar. Sesi güzel hafızlara Kur’an okuturken Subliminal yoldan “Kabeyi yık, Allah’la savaş, Şeytana bağlan” mesajı verebilirler. Dikkat edin, Şeytan sizi Allah'la aldatmasın! Çocuklarınız Domuza, Köpeğe, Maymuna, insin Şeytanına dönüştürülmesin. Fıtratımızı koruyalım. Gıdalarımıza dikkat edelim.

Dünyada olup bitenlerin farkında mısınız? Ya da ülkenizde olup bitenlerin. Unutmayın, hiç kimse dünyada olup-bitenleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir. KKTC’de neler oluyor haberiniz var mı? KKTC ilanından bu yana en büyük tehditle karşı karşıya. Fiili bir işgal altında, Gelenler Makarios’un, Grivas’ın, EOKA’nın çocukları değilŞABAT’ın çocukları. Hani şu 5Tepe’de ayin yapan Yahudi cemaatinin ithal çocukları. KKTC elden gidiyor haberiniz var mı? Bu durum adamın bütünüyle Yunan işgalinden daha vahim bir durum. Siz Malazgirt’te festival yapmaya devam. Ha! Biz Anadolu’ya 1071’de gelmedik, hep buradaydık!

Şiva Nilüfer çiçeğinin içinden çıkmış boğaya binmiş geliyor! O G20’nin logosuna bakın! Şiva “yok etmeye” geliyor. Hitler boşuna seçmedi gamalı haçı. Svastika / Hind Gamalı Haç’ı "İyi olmak, mutlu ve sağlıklı olmak" anlamlarına gelir. Şu kuyruğunu yiyen yılan (Ouroboros) var ya, bu aynı zamanda  Eski Mısır tanrısı Janus (Roma mitolojisinde başlangıç ve bitişlerin tanrısı) için bir sembol olarak kullanılır. Ecclesiastes (Eski Ahit'te Hz. Süleyman ile ilgili bölümde: 3:9-14) Maddi dünyanın limitli sınırlarının sonuna gelmeyi ifade eder. Haddi aşan bu dünya varlığının “kendini tüketerek yenileyen döngüsel doğası”na,“dünyasal varoluş”un yeni bir aşamasına atıf yapılır. 

Hür masonlukta Ouroboros özellikle 18. yüzyılda birçok yerde mimaride yazılı eserlerde kullanılır. 1658’de Sömürü sonrası sömürü mirasının derebeyler ve kilise arasında paylaşımı üzerine Westefelya’da imzalanan ve yeni ulus devletlerin doğuşu ve uluslararası düzenin şekillenmesinde bazı kavramlar uyduruldu. Kuyruğunu ısıran yılan, Browne'un “The garden of cyrus”unun sonuç bölümünde (1658) kilise ve devleti birliği (İnsanın ruh ve beden birliği gibi)  “sirküler doğa”nın sembolü olarak kullanılır. Browne şöyle der: [...] “Her şey bir düzen ile başladı, öylede bitecektir ve düzenleyicinin düzenine ve Cennet şehrinin gizemli matematiğine göre tekrar başlayacaktır”.  Hani şu sürdürülebilir kalkınma falan dedikleri şey var ya, onların hepsi, şu malum yeşil dolar, bize yeşil yeşil bakan “Ordo Ab Chao” yani “Kaostan Doğan Düzen” var ya işte o geliyor. Hani size “bulanmadan durulmaz” diyorsunuz ya. Hani gece gündüz, son başlangıç meselesi var ya. İşte o bu. Yıkıcı kaosa hazır olun! Tabi yeniden yapmak için Yapacakları “akıllı şehirler ve evler” NEOM örneğinde olduğu gibi Yeni İnsan / Human 2, yani TransHumana göre olacak!

Bizim üniversitelerde de “Doğa Ekonomisi ve Sirküler Ekonomi Yüksek Lisans Dersleri 'Üniversite - Sanayi İşbirliği' ile Başladı” bile!   “Gezegenin ekolojik sınırları (çevirmsel / döngüsel simit ekonomisi) içerisinde kalarak, sürdürülebilir üretim ve tüketim odaklı / paylaşım ekonomisi yeni bir ekonomik yapı ihtiyacı zorunluluğu, 'Sirküler Ekonomi' olarak ortaya çıkmıştır” diye anlatıyorlar çocuklarınıza.. Hoş geldin Neo Komunizm!

Bu “Ouroboros” her coğrafyada var. Aztec tanrısı Quetzalcoatl da bir yılandı. (Dün Kızılderililerin başına gelen bugün bizim için planlanmış olabilir mi?) İpi uzatırsanız Reptilyanlara kadar gider. İsterseniz Osmaniye’deki yılan kale ve Şehmaran ile de ilişkilendirip “Yerli  ve milli” bir Ouroboros da üretebilirsiniz. G20 logosuna bakın, Lotus/Nilüferin üstünde dünya var. Nilüferin en büyük yaprağının tepesi yer kürede Hindistanın sivri ucuna denk gelir. Hind mitolojisinde  sırtlarında dünyayı taşıyan sekiz fili destekleyen kaplumbağa Kurma'yı sarmalayan yılan Adisesha'dan bahsetmektedir. Yılan tek, çift, yatay her hali ile farklı bir anlam taşır. Şeytan ya da Tıbbın sembolü olur. (Tıp kelimesi “Teb (Thebai) şehri”nden gelir. Eski Mısır’da bu şehir en önemli sağlık merkezidir ve bu şehrin totemi yılandır).  Musa’nın elindeki asa, yılana dönüşür ve Mısırın Firavunun yılanını yutar. Bu D20’de bakalım, Şeytanın yılanının şapkasından ne çıkacak! Şeytanın şapkasında hayırlı bir şey çıkacak değil tabi ki.

Farkında mısınız, ABD başkan yardımcısı Kamala Harris aslında Hind kökenli biri. İngiliz Başbakanı da öyle, adı Rishi Sunak. Hindistan’ın BRICS’te G20 sonrası daha da aktif olmak istemesi, ilgili ülkeleri yeni uluslararası para düzenine entegre etmeye zorlamak için olmasın sakın.

Neyse bu günlükte bu kadar, satır aralarında çok önemli mesajlar vermeye çalıştım aslında. “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul-zurna az”! Ah! “Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım”. “Ya Rab Dilimin düğümünü çöz, cesaretimi artır, Hakkı söylet, gönlümü genişlet, anlayışımı artır ve sözümü etkili kıl, güç ve sabır ver. Bizleri koru ve rızanın tecellisinin vesilesi kıl. Şüphesiz ki, senin her şeye gücün yeter. Senin kolaylaştırdığında kolay, zorlaştırdığından zor bir iş yoktur. Bizim ellerimizle zalimleri cezalandır ve mazlumlara yardım et” (Amin) Selam ve dua ile.