Size çok vahşi geliyor değil mi?
Ne yani gerçekten 8 milyar nüfusu 500 milyona mı indirilecek?
Olamaz mı?
Bugünkü batının zenginliğinin, biliminin, sanatının, teknolojisinin ardında, dünyanın karasal büyüklüğünün üçte biri büyüklüğündeki Amerikan kıtasında yaşayan Kızılderililerin kanı, Kara derililerin gözyaşı ve sarı ırkın çalınan alınterleri var.
Amerika kıtası: Alan: 42.550.000 km² toprakta varolan 35 ülkenin nüfusu 1 Milyar 100 milyon.
Afrika Nüfus: 1.275.920.972. 54 ülke var ve yüzölçümü 30.370.000 km².
Asya: yüzölçümü 44.579.000 km2 nüfusu 4,561 milyar kişi. Sadece Çin ve Hindistan’da 3 milyara yakın insan yaşıyor. (Farkına varmış olmalısınız, Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı 2 ülkede yaşıyor ve bunların sahip oldukları toprak 170 Milyonluk Rusya’nın sahip olduğu toprak kadar değil. Çin Kanada kadar bile değil, Hindistan Avusturalya kadar bile değil. Avusturalya’nın nüfusu 2 İstanbul kadar bile değil)
Dünya’nın en büyük toprağa sahip ülkeleri şöyle:
Rusya 17.075.400 km2, Antartika 14 milyon km2, Kanada 9.330.970 km2,
ABD 9.8 milyon km2, Çin 9.326.410 km2, Brezilya 8.456.510 km2,
Avusturalya 7.617.930 km2, Hindistan 2.973.190 km2, Arjantin 2.736.690 km2,
Kazakistan 2.717.300 km2’, Cezayir 2.381.740 km2, Gronland (Danimarka’ya bağlı) 2.166.000 km² (Danimarka’nın nüfusu 6 milyon, yüzölçümü 42.951 km²)
Bakın, eğer Hindistan’da 1,5 milyar insan yaşıyorsa; dünyanın karasal büyüklüğü 148.940.000 km² olduğuna göre, Hindistan’la kıyaslarsak dünya 75 milyar, yani bugünkü nüfusun 10 katını karada barındırır. Denizleri de düşünürseniz. Yeraltı imkanları, buzulların altı ve üstünü düşünürseniz, 200 milyar da yaşar.
-100+200 de kendine, farklı bir gezegende barınma imkanı arayan akıl, neden bunu düşünmez, ya da öyle bir fantezi ile insanları kandırma gereği duyar.
Dünya'nın yüzölçümü 509.200.000 km²dir. Bunun %70'i 360.600.000 km² ile denizleri, %30'u 148.600.000 km² ile karaları oluşturur.
Ay'a, Mars'a, Merih’e gidip orada yeraltında şehir kurmayı düşünen akıl, sahip olduğu teknik imkanlarla yeryüzünde denizlerin altında ve üstünde şehir de kurabilir, hem suda yaşayan canlılar ve bitkilerle bir hayat ortamı oluşturamaz mı?
13 ülkede Komunizm devrimi uğruna ölen, öldürülen insan sayısı, başta Mao olmak üzere, ardından özellikle Sovyetlerde Stalin döneminde Çin ‘de 65 milyon, SSCB’de 20 milyon, Kamboçya’da 2 milyon, Kuzey Kore’de 2 milyon, Afrika’da 1,7 milyon, Afganistan’da 1,5 milyon, Doğu Bloğu'ndaki komünist devletlerde 1 milyon, Vietnam’da 1 milyon, Latin Amerika’da 150 bin.
Öyle sanıyorum ki, gerçek rakamlar daha yüksek. Meselâ, R. Conquest Sovyetler Birliği’ndeki ölü sayısının 40 milyon civarında olduğunu tahmin ediyor. Bazı cinayetlerin sorumluları da belli değil. Faili meçhullerin sayısı 12.5 milyon. Soğuk savaşta16 ülkede 11 milyon kişi.
(Kayıplar, ülkelerini terkedenler, yaralanıp daha sonra ölenler bu hesaba dahil değil)
(Vietnam (1959-75) 3.500.000, Kore (1950-53): 3.000.000, Afganistan (1979-92) 1.500.000,
Mozambik (1975-92) 800.000, Kamboçya (1970-75) 600.000, Angora (1975-94) 500.000,
Endonezya (1965-66) 400.000 ölü (Batının desteğinde ordu ülkedeki solcular operasyon yaparak bir çok kişiyi infaz etti),
Guatemala (1960-96) 200.000, Yunanistan (1943-49) 160.000, El Salvador (1979-92) 75.000,
Laos (1973’e kadar) 62.000, Güney Kore (1948-49) 60.000 ölü, Filipinler (1972 sonrası) 43.000,
Arjantin (1976-83) 30.000, Nikaragua (1972-79) 30.000 + (1982-90) 30.000 (Rakamlar takribidir)...
Batı, Kristof Colomb'tan 1492’den başlayan seyahatı sonrası, beyaz adam dünyadaki 4 büyük ırktan birini yoketti, birini köleleştirdi ve birini sömürgeleştirdi. Tek gücü elindeki silahı idi. 1500-1648 arası kendi aralarındaki bu sömürü mirasını paylaşamadıkları için 20-30-100 yıl savaşları yaşadılar ve 1648’de Westefalya'da ulus devletler sözleşmesini imzaladıklarında, arkalarında insanlık tarihinin en büyük enkazı vardı.
Ölenlerin/öldürülenlerin sayısı bilinmiyor. O zaman yaşayan insan sayısı 500 milyon tahmin ediliyordu. Derebeyler Kilise ile anlaştılar. İngiltere’de de Magna Carta dedikleri, Derebeylerin Kralla anlaşması idi. Yoksa o belgeler bir özgürlük, insan hakları belgesi filan değil, bize anlatıldığı gibi.
Bunlar sömürdükleri ülkeleri bütün zenginliği yanında; el aletlerini getirip, takıp takıştırıp sanayi devrimi dediler.
El yazması eserleri getirip Rönesans, Bilim, Felsefe diye pazarladılar. Üniversiteler böyle kuruldu.
Timbuktu, Endülüs, Hind ve Çini, İslam coğrafyasını, Mısır'ı yağmaladılar.
Yahudiler, mütercim ve Tüccar olarak Mısır'dan Paris'e, oradan İtalya'ya, Almanya'ya geçtiler.
Protestanlık bu dönemde ortaya çıktı.
1789 Fransız devrimi, ardından 1. Dünya savaşı, Sovyet devrimi, Faşizm, Komunizm, 2. Dünya savaşı, soğuk savaş derken bugün Tarihin sonunu getirecek yeni bir dünya savaşının eşiğine geldik.
Biz bu konuya yarın devam edelim ve bugüne gelelim.