Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından düzenlenen "Türkçe Şurası-2" programında konuştu. Türkçenin zengin kelime hazinesi ve köklü geçmişiyle insanlık mirasına yaptığı katkıya dikkat çeken Bakan Tunç, dilin bir milletin kültür ve medeniyetinin temel taşı olduğunu ifade etti.
HUKUK DİLİNDE TÜRKÇE VURGUSU
Programın hukuk dili temasına odaklandığını belirten Tunç, mahkeme kararlarında Türkçenin doğru, açık ve anlaşılır bir şekilde kullanılması gerektiğinin altını çizdi. Tunç, "Kararların güzel bir Türkçeyle yazılmasını teşvik etmek, mevzuat ve uygulamadaki hukuk dilinin sorunlarına çözüm önerileri geliştirmek amacıyla bu şurayı gerçekleştiriyoruz" dedi.
"DİL, UZLAŞMANIN VE HUZURUN TEMELİDİR"
Dil ile bilgi ve kültür arasındaki bağa dikkat çeken Bakan Tunç, "Dil bir iletişim aracı olmanın ötesinde, uzlaşmayı, huzuru ve birliği mümkün kılar. Dil bir milletin zihinsel haritasıdır; kelimeler, bu haritanın kavramlarını ve sınırlarını belirler" şeklinde konuştu.
TÜRKÇE'NİN KÖKLÜ TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRASI
Türkçenin köklü bir geçmişe sahip olduğunu vurgulayan Tunç, şunları kaydetti:
"Türkçe, tarihin derinliklerinden gelen zengin bir kelime hazinesiyle, geniş bir coğrafyada yankılanmış bir dildir. Kültür ve medeniyetimizin taşıyıcısı olan Türkçemiz, yalnızca bir iletişim aracı değil; bilgi birikimimizi aktaran, düşünce dünyamızı şekillendiren ve kimliğimizi inşa eden kadim bir hazinedir."
"DİL MİLLETİN HAFIZASIDIR"
Dil ile milletin tarihi ve kimliği arasındaki ilişkiye değinen Bakan Tunç, "Dil, bir milletin aynası ve hafızasıdır. Kelimelerin içindeki tarih, onların zaman içerisindeki yolculuğuna şahitlik eden birer belge niteliğindedir. Kamusa uzanan el, milletin hafızasına uzanmıştır" dedi. Türkçeye yapılacak her müdahalenin büyük bir hassasiyetle ele alınması gerektiğini sözlerine ekledi.