Uluslararası Af Örgütü’nün yeni raporunda, Belçika'dan İsviçre'ye kadar Avrupa ülkelerinde polislerin küçüklere karşı orantısız güç kullandığı, gelişmiş gözetim teknolojileriyle protestocuların izlendiği ve bazı ülkelerde barışçıl protestoların kısıtlandığı vurgulandı. Raporda, bu uygulamaların uluslararası hukukla çeliştiği ve hak ihlallerine yol açtığı belirtildi.
Uluslararası Af Örgütü'nün raporunda, Belçika, Fransa, Finlandiya, Almanya, İtalya, Polonya, Sırbistan, Slovenya ve İsviçre'deki polislerin küçüklere karşı orantısız güç kullandığı belirtildi. Raporda, polislerin yasal süreçlerde genellikle korunduğu ve devletlerin protestocuları izlemek için gelişmiş gözetim teknolojileri kullandığı ifade edildi. Bu teknolojilerin kişileri takip etme, verileri saklama ve analiz etme kapasitesine sahip olduğu vurgulandı.
Raporda, bazı ülkelerin bu gözetim yöntemlerini yasayla genişlettiği, ancak verilerin kötüye kullanımını engelleyen önlemleri almadığına da dikkat çekildi. Ayrıca, yüz tanıma sistemlerinin yaygınlaşmasının kitlesel gözetimi artırdığı ve eylemcilerin suçlu, terörist veya ajan olarak etiketlenmesinin protesto hakkını kısıtladığı ifade edildi.
Raporda, barışçıl sivil itaatsizliğin ulusal güvenlik tehdidi olarak yaftalanması eleştirildi; İngiltere İçişleri Bakanı Suella Braverman'ın Filistin destek eylemlerini "nefret yürüyüşü" olarak nitelendirmesi buna örnek olarak gösterildi. Bazı ülkelerde Filistin eylemlerine izin verilmediği ve bazı sloganların polis zoruyla engellendiği hatırlatıldı. Ayrıca, bazı Avrupa ülkelerinde protesto öncesi kolluk kuvvetlerinden izin alma zorunluluğu bulunduğu belirtildi.
İklim eylemcilerinin "ekolojik terörist" olarak anılması ve protestolara karşı getirilen kısıtlamaların uluslararası hukukla çeliştiği vurgulandı. Örneğin, eylem yapılacak yer ve saatlerin kısıtlanmasının hukuka aykırı olduğu ifade edildi.
Raporda, bazı Avrupa ülkelerinde polisin eylemcilere kimliklerine göre ayrımcılık yaptığına ve ırkçılığa dayalı adaletsizliklerin protestoları da kapsadığına dikkat çekildi. Almanya'da 2022 ve 2023'te planlanan Filistin yürüyüşlerinin "şiddet eğilimli olabileceği" iddiasıyla yasaklandığı belirtildi.
Genel Sekreter Agnes Callamard, Avrupa'da yetkililerin barışçıl protestocuları engellediğini, cezalandırdığını ve baskıcı yasalarla bu protestoları hedef aldığını ifade etti. Callamard, protestoların birçok hakkın elde edilmesinde önemli rol oynadığını belirterek, Avrupa'da baskıcı yasalar ve kötüye kullanılabilir gözetim teknolojilerinin barışçıl protestocuları tehdit eden bir ortam yarattığını vurguladı.
Af Örgütü Avrupa Bölge Ofisi'nden Catrinel Motoc ise protesto hakkının Avrupa'da ciddi bir tehdit altında olduğunu ve sokaklara çıkan insanların kısıtlamalar, adli kovuşturmalar, şiddet, ayrımcılık ve gözetim uygulamaları gibi risklerle karşı karşıya kaldığını belirtti.