Malatya’da 1957 yılında dünyaya gelen ve aslen Adıyamanlı olan Ahmet Kaya ilkokulu Malatya’da okudu. Müzikle altı yaşında babasının hediye ettiği bağlama ile başlayan Kaya, kaset satan bir dükkanda da çalışmaya başladı. Ailesinin geçim sıkıntısı çekmesi sebebiyle 1972’de İstanbul Kocamustafapaşa’ya göç etti ve okulu da bırakmak zorunda kaldı. On altı yaşında ise yasadışı afiş basmaktan hapse atıldı.
Birkaç arkadaşıyla birlikte Halk Birimleri Derneği’nin çalışmalarına katıldı. Bu çalışmaları sırasında çeşitli etkinliklerde bağlama çalmaya devam etti. Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan bir etkinlikte Ruhi Su ile tanışma fırsatı buldu ve Mahsus Mahal isimli Ruhi Su türküsünü söyledi. 1978 yılında Gelibolu’da askerlik yaptı, bu arada askeri orkestrada müzik çalışmalarına devam etti. Askerden döndükten sonra Emine adlı ilk eşiyle evlendi ve 1982 yılında kızları Çiğdem doğdu. Bu evliliği uzun sürmeyen Kaya, Yusuf Hayaloğlu’nun kız kardeşi Gülten Hayaloğlu ile evlendi. Bu evlilikten, 1987 yılında ikinci kızı Melis dünyaya geldi.
İLK ALBÜM
Ağlama Bebeğim albümünü 1984 yılında yayınladı. İstanbul Şan Tiyatrosu’nda küçük bir konser verdi. Yayımlandığı yıl albüm toplatıldı, lakin daha sonra sansürü kaldırıldı. 1985’te ikinci albümü Acılara Tutunmak için birinci albümde olduğu gibi Değişim Stüdyosu’yla anlaştı. Stüdyonun sahibi, o sıralarda Metris Askeri Cezaevi’nde olan Selda Bağcan’ın kardeşi Sezer Bağcan’dı. Cezaevinde tanıştığı 12 Eylül Darbesi mağduru Sezer Bağcan, Gülten Hayaloğlu ile Ahmet Kaya’nın tanışmasına aracılık etti. Albüm yayımlandıktan sonra evlendiler. Gülten Hayaloğlu hapishanede idam cezasına mahkûm olan Nevzat Çelik’in Şafak Türküsü şiirini Ahmet Kaya’ya iletti. Böylelikle geniş kitlelerce tanınması sağlanan albüm, 1985 yılında yapılıp 1986’da piyasaya çıkan Şafak Türküsü oldu. Bu albümde aranjör Oğuz Abadan’la çalıştı ve hemen hemen tüm besteleri kendisi yaptı. Aynı yıl An Gelir albümünü yayınladı.
10 Şubat 1999’da Magazin Gazetecileri Derneği’nin Princess Otel kongre salonunda düzenlenen ödül töreninde yılın en iyi sanatçısı ödülünü aldı ve ödül konuşmasında, “Ben bu ödül için İnsan Hakları Derneği’ne, Cumartesi Anneleri’ne, tüm basın emekçileri ve tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum. Bir de bir açıklamam var: Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayınlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayınlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını biliyorum.” ifadelerini kullandı. Bunun sözleri üzerine davetlilerin bir kısmı tepki gösterip, küfretmeye ve kendisine çeşitli eşyalar fırlatmaya başladılar. Kaya, MGD görevlileri tarafından kongre salonundan olağandışı koşullarda dışarıya çıkartıldı. Bu olay sonrası Ahmet Kaya Fransa’ya yerleşmiş ve sonrasında kısa sürede hayatını kaybetmişti.
MÜZİKAL TARZI
İlk dönem albümlerinde genel olarak bağlamaya ağırlık verdi. Ahmet Kaya’nın tarzı pop, Türk halk müziği ve arabesk kategorilerine tam olarak dahil edilemediği için özgün müzik denilmeye başlandı. Kendisi müzik tarzının devrimci arabesk veya protest olarak tanımlanmasına karşı çıktı. Sözlerini kendisinin yazdığı bestelerle beraber, Attilâ İlhan, Can Yücel, Nevzat Çelik, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Enver Gökçe, Ahmed Arif, Arkadaş Zekai Özger, Ahmet Erhan gibi tanınmış şairlerin şiirlerini de besteledi. Genellikle şarkılarında toplumsal meseleleri işledi. Toplam yirmi iki albümünde sadece bir Kürtçe şarkısı (Karwan) vardır ve bir tane de Kürtçe açılış bulunur.
Boğaziçi Üniversitesi’nde Ruhi Su ile tanışıp Mahsus Mahal isimli türküyü çaldığı zaman, Ruhi Su bağlamanın bu şekilde, at teper gibi çalınmayacağını söyler. Yıllar sonra Ahmet Kaya bir konserinde bağlama çalarken bu olaya nüktedan bir gönderme yaparak “Bağlama böyle de çalınır” der.
ÖLÜMÜ
16 Kasım 2000’de, Hoşçakalın Gözüm İsimli Albümünün Kayıtlarını Yaparken, Paris’in Porte de Versailles semtindeki evinde bir gece kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. 17 Kasım 2000’de 30.000’in üzerinde kişinin katıldığı törenle Paris’in Pere Lachaise Mezarlığı 71. bölüme defnedildi.