AİHM, 18 Ocak 2024 tarihinde yapılan bu başvuruyu 21 Mart 2024 tarihinde hükûmete ilettiğini ve hükûmetten 16 Temmuz 2024 tarihine dek savunmasını mahkemeye iletmesini istediğini duyurdu.
Yapılan açıklamada Kavala’nın derhal salıverilmesini gerektiren 2019 ve 2022 tarihindeki kararlar hatırlatılırken, "Türkiye hukuken bağlayıcı olan bu kararlara uymakla yükümlüdür" denildi.
Açıklamada, "Mahkemeye yapılan yeni başvuru, Bakanlar Komitesi’nin denetim süreci ve Türkiye’nin AİHM’in kararından doğan ve devam eden hukuki yükümlülükleri üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Yeni başvuru, AİHM’in 2019 senesinde verdiği ihlal kararından beri devam eden ve yeni hak ihlallerini dile getirmektedir" denildi.
AİHM’in 10 Aralık 2019 tarihindeki kararı Osman Kavala’nın tutukluluğunun keyfi olduğunu ve siyasi saiklere dayandığını tespit etmiş ve bu nedenle Osman Kavala’nın derhal salıverilmesi gerektiğine hükmetmişti. Osman Kavala’nın bu karar gereği serbest bırakılmaması sebebi ile Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye hakkında ‘ihlal prosedürü’ başlatmıştı. AİHM Büyük Daire 11 Temmuz 2022 tarihinde verdiği ‘ihlal prosedürü’ sonucunda, "[10 Aralık 2019 tarihli] Kavala sonucunda AİHS’in 18. maddesiyle bağlantılı olarak 5. maddesinin ihlal edildiğinin tespit edilmiş olmasının, Gezi Parkı vakaları ve darbe girişimiyle ilgili suç isnatlarına dayanan her türlü işlemi geçeriz kılacağına" karar vermişti. Ancak 2022 senesinde Osman Kavala, hükümeti devirmeye teşebbüs suçundan mahkum edilerek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Yeni başvuruda aşağıdaki şikâyetler öne sürüldü:
Osman Kavala’nın 10 Aralık 2019 tarihinden bugüne kadar süren tutukluluğu bir tüm olarak hukuka aykırıdır (AİHS’in 5. maddesi); Yerel mahkemeler Osman Kavala’nın tutukluluğunun hukukiliğini süratle denetlememişlerdir (AİHS’im 5(4). maddesi); Osman Kavala’nın adil yargılanma hakkı ağır bir şekilde ihlal edilmiştir (AİHS’in 6(1), 6(2) ve 6(3)(d) maddeleri); Osman Kavala’nın Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi (Hükümeti devirmeye teşebbüs etmek) uyarınca mahkûm edilmesi öngörülebilirlik şartına uygun değildir (AİHS’in 7. maddesi); Osman Kavala’nın tutuklanması, kovuşturulması ve hapis cezasına çarptırılması kendisinin bir insan hakları savunucusu olarak susturulması ve cezalandırılması amacını taşımaktadır ve ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü haklarını ağır bir biçimde sınırlandırmaktadır (AİHS’in 10. ve 11. maddeleri); Osman Kavala siyasi bir amaçla tutuklanmış, mahkûm edilmiş ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu siyasi amaç, onu susturmak vecezalandırmaktır (AİHS’in 18. Madde ile birlikte 5, 6, 7, 10, 11. maddeleri); Masum bir insanın aşırı derecede uzun, keyfi, siyasi saiklere dayalı ve hukuka aykırı bir şekilde tutuklanması ve hakkında verilen müebbet hapis cezasının gözden geçirilme imkanının bulunmaması AİHS’in 3. maddesini ihlal etmektedir.