Enflasyon resmi olarak yüzde 61 iken Merkez Bankası’nın bankaları yüzde 14, ihracatçıyı ise yüzde 9 faiz oranıyla fonlaması ekonomistlere göre servet transferine dönüştü. Ucuz fonlamanın faturasının ise enflasyon ve kurlarda yaratacağı etki nedeniyle yurttaşa çıkacağı belirtiliyor.
Politika faizi yüzde 19’dan 14’e düşerken mart ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ise yüzde 61 oldu. Yani Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), bankalara yüzde 47 negatif faizle kaynak sağlıyor. Yurttaşın TL mevduat faizi de yüzde 17 seviyelerinde. Yine enflasyon oranıyla hesaplayınca bankalar, yurttaştan yüzde 44 negatif faizle para topluyor. Bankalar, bu oranlarla aldığı parayı yüzde 27 faizle kredi olarak dağıtıyor.
Cumhuriyet’ten Ali Can Polat’ın haberine göre, bankaların kredi hacimlerindeki artış, bu ucuz kredilerin piyasa tarafından çok sevildiğini gösteriyor. 2021’in ilk üç ayında 33 milyar lira olan ticari kredi hacmi, 2022’nin aynı döneminde 340 milyar liraya sıçradı. Merkez Bankası sayesinde ucuz para bulabildikleri bu dönemde bankaların kârlılıklarındaki artışlar da dikkat çekiyor. BDDK verilerine göre bankacılık sektörünün kârı 2022’nin ilk iki ayında önceki yıla göre yüzde 323 artarak 39 milyar TL’ye ulaştı. Piyasalarda 2022 ilk çeyreğinde bankacılık sektörü kârının yüzde 300’lük artışla 65 milyar TL olması bekleniyor. Yeni sistemin kazananları bankalar ve bu faizlerle kredi çekebilen şirketler oluyor. Ekonomistler bu durumu piyasaya ucuz kredi vererek seçime hazırlık yapmak olarak yorumluyor.
“PARADAN PARA KAZANIYORLAR”
Bu tabloyu yorumlayan eski Merkez Bankası başekonomist Prof. Dr. Hakan Kara, “Enflasyon tasarruf edenlerden borçlulara bir servet transferidir. Sistem sonunda daha yüksek risk primi ve daha yüksek enflasyona yol açacağından bir müddet sonra sürdürülemez hale gelecektir. Merkez Bankası faiz artırmayacak diye bütün makro finansal sistem tahrip ediliyor. Zamanında faiz 3-5 puan artırılsaydı bunca tahribatı yaşamazdık. Artık bundan sonra faiz artırarak da çözmek zor; kapsamlı ve inandırıcı bir program gerekiyor” diye konuştu.
Bankaların TL ile verdikleri kredilerin de Merkez Bankası’nda karşılıkları olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Duran Bülbül, “Finans sektörü yüzde 14 ile para toplayıp yüzde 27 ile satıyor, finans sektörünün müthiş kârı var. Kredi çekebilenler de çok güzel kâr ediyor. Çünkü resmi enflasyon yüzde 61, gerçek enflasyonun yüzde 150 olduğu bir ortamda yüzde 27 faizle para alabiliyorlar. Bunlar bir de gayrimenkul alıyor, ticaret için mal alıyor ve onlar da enflasyonla birlikte değerleniyor. Paradan para kazanılıyor. Yurttaş, TL mevduatta tuttuğu para ile zenginlere ucuz para satmış oluyor. İktidar da piyasayı ucuz krediye boğarak seçime hazırlık yapmış oluyor” dedi.
MENKUL SATIŞLARDA TL ZORUNLULUĞU
Resmi Gazete’de yayımlanan Hazine ve Maliye Bakanlığı tebliğine göre dövize endeksli olan menkul satış sözleşmelerine TL ile ödeme zorunluluğu getirildi. Bu zorunluluk taşıt satışlarını ve kamu kurumlarının taraf olduğu sözleşmeleri kapsamıyor.