Manisa-Alaşehir Devlet Hastanesi çalışanları AKP'ye yakın HAK-İŞ Konfederasyonundan topluca istifa ettiler. İşçiler, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan'ı kendi çıkarını gözeterek, işçilerin haklarını görmezden gelip yok saymakla itham etti. Aykırı'dan Murat Türk'ün haberine göre; Hükümete yakınlığıyla bilinen HAK-İŞ sendikasında istifa depremi yaşanıyor. Manisa Devlet Hastanesi'nde çalışan HAK-İŞ'e bağlı işçiler haklarının verilmediğini belirterek zehir zemberek bir açıklama yayınladılar. İşçiler, haklarının verilmediğini ifade ederek, sendika genel başkanın kendi çıkarlarını gözettiğini ileri sürdüler. İşçiler tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;
"Bizler 2.4.2018 tarihinde sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 696 KHK ile taşerondan kadroya alınan sürekli işçileriz. Kadroya geçiş dönemimizde mali haklarımız Yüksek Hakem Kurulu kararıyla 31.10.2020 tarihine kadar kısıtlanmıştır. Toplu iş sözleşmesinden yararlanmamız gerekirken, Sağlık - 17. iş kolundan olmadığımız için kapsam dışı bırakılmaktayız. Sağlık iş koluna geçişlerimizin yapılarak toplu iş sözleşmesinden faydalanmak istiyoruz. Sendika başkanımız sayın Mahmut Arslan 5.8.2020 tarihinde yapmış olduğu basın toplantısında söylediği 6356 KHK geçici 7. maddesinin 3. fıkrasında asıl iş koluna geçmemizin kabul edilemez olduğunu, sendikamız bir çırpıda üyelerinin gideceğini düşünmektedir. Fakat kendi çıkarlarını gözeterek biz işçilerin haklarını görmezden gelip yok saymaktadır. Buna bağlı olarak üye olduğumuz Hak-İş Konfederasyonundan toplu olarak istifa etme kararı almış bulunmaktayız."
NE OLMUŞTU?
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, 6356 sayılı Kanunun Geçici 7. Maddesinin 3. Fıkrasının yürürlükten kaldırılması talebine ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer vermişti:
"HAK-İŞ Konfederasyonu üyesi sendikalarımız, 696 Sayılı KHK ile kamu kurum ve kuruluşlarının sürekli işçi kadrolarına geçirilen işçilerin toplu iş sözleşmesi süreçlerini başlatmak üzere, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına 01 Kasım 2020 tarihinde yetki tespit başvurusu yapacaktır. Kamu kurum ve kuruluşlarında, çalışanların işlerinin niteliğine, işyerlerine ve işkollarına özgü birçok sorunu bulunmaktadır. SGK kayıtlarında çalışanların tescil edildikleri işkolları, işyerinde örgütlenecek sendikaları belirlemektedir. Bu kapsamda, sendikalar 2014 yılından başlamak üzere işyerlerinde örgütlenmesini tamamlamıştır. İşçilerin örgütlendikleri ve kadro sürecinde birlikte mücadele verdikleri sendikaları dışında, başka bir sendikaya üye olmaya zorlanması, bireysel sendika özgürlüklerine aykırıdır. Bu durum, örgütlenme özgürlüğüne aşırı ve ölçüsüz bir müdahaledir. Kamu kurum ve kuruluşlarının sürekli işçi kadrolarında çalışan işçilerin tamamı kendi alanlarında asıl işte çalışmaktadır. İşkollarındaki farklılıklar nedeniyle, çalışanların özlük hakları farklı belirlenemez. HAK-İŞ olarak, 6356 sayılı Kanunun Geçici 7. Maddesinin 3. Fıkrasının yürürlükten kaldırılarak, işçilerin fiilen çalıştıkları ve halen örgütlenmiş oldukları işkollarında örgütlenmelerinin sürekli hale getirilmesini talep ediyoruz."