Akbelen Ormanları'nda yürütülen ÇED muafiyeti davasında, davalı ve davacı tarafların ifadeleri alınırken, Muğla Barosu’nun davaya müdahil olma talebi duruşmada öne çıkan konulardan biri oldu.
"KAMU YARARI NEREDE?"
Davacı müdafi Avukat İpek Sarıca, duruşma sonrası yaptığı açıklamada, ÇED muafiyetine dayalı projede kamu yararının göz ardı edildiğini savundu. Sarıca, "Bugün görülen dava, Akbelen’deki ÇED muafiyetinin iptali içindi. Ancak bu muafiyetin neye dayanarak verildiği konusunda bilgi saklanıyor. 2023’teki yönetmelik hükümleri uygulanmış, ancak 2024'teki kriterler yok sayılmış. Bu durum hem hukuka hem de kamu yararına aykırıdır" dedi.
ÇEVRESEL ETKİLERİN BELİRSİZLİĞİ
Sarıca, kesim sonrası oluşan çevresel etkilerin ciddi sorunlar yarattığını belirtti:
- Depremsel Etkiler: Köylülerin Ağustos 2023’ten bu yana yüzey depremleri hissettiğini ifade eden Sarıca, bu durumun ÇED prosedürünün eksik uygulanmasının sonucu olduğunu söyledi.
- Hava Kalitesi Tartışması: Şirket tarafından yapılan hava emisyon ölçümlerinin yer ve yöntem açısından yanıltıcı olduğunu belirten Sarıca, "Şirket, santralin önünde ölçüm yaparak hava kalitesi standartlarına uyduğunu iddia ediyor. Ancak biz farklı bölgelerde yaptığımız ölçümlerde uyumsuzluk tespit ettik" dedi.
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NİN ROLÜ
Avukat Sarıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2005 tarihli "Okyay Kararı"na dikkat çekerek, bu kararın uygulanmadığını vurguladı. "Bu karar, ÇED prosedürlerinin uygulanması gerektiğini defalarca ortaya koydu. Ancak hala ÇED muafiyetiyle projeler yürütülüyor. Bu ihlallerin ağır sonuçları var ve AİHM önünde tartışılmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı.
AKBELEN'İN GELECEĞİ BELİRSİZ
Davada alınacak karar, Akbelen Ormanları’ndaki çevresel ve toplumsal etkiler açısından kritik önem taşıyor. Sarıca’nın açıklamaları, projeyle ilgili şeffaflık ve kamu yararına ilişkin tartışmaların devam edeceğini gösteriyor.