Gazeteci Abdurrahman Dilipak fetva kavramını irdelediği bugünkü yazısında “Bugün, dileyenin, dilediği konuda, bir yerlerden kendi aklına ve menfaatine uygun bir fetva bulmakta zorlanacağını sanmıyorum. Bu tür fetvaları birileri sadece kendilerini aklamak için değil, başkaları üzerine hüküm koymak, onlara kendi düşüncesini dayatmak için kullanabiliyorlar” dedi.
Fetvanın veren ve alan kişiyi bağladığını belirten Dilipak, bu konuda aykırı görüş de olabileceğini belirtti. Hanefi, Şafi mezhebinde “abdest” konusunu örnek veren Dilipak şöyle devam etti:
“Muhkem Nas ile sabit bir konuda içtihad olmaz”. İçtihadolmayan bir konuda mezhep ya da fetva da olmaz. Fetva müteşabih bir konuda, bir işin şeriata uygunluğu konusunda din ve işin mahiyeti hakkında ilim sahibi birinden alınan görüşü ifade eder.
Dilipak: "Biz zalimlerden olduk" Demek çok mu zor!
Bugün, dileyenin, dilediği konuda, bir yerlerden kendi aklına ve menfaatine uygun bir fetva bulmakta zorlanacağını sanmıyorum. Bu tür fetvaları birileri sadece kendilerini aklamak için değil, başkaları üzerine hüküm koymak, onlara kendi düşüncesini dayatmak için kullanabiliyorlar. Bu yola sapanlar Allah’a ve Resul’üne iftira ediyorlar ve insanları dini kullanarak kendi heva ve heveslerine uymaya zorlamış olurlar. 'Helal Cert' konusunda yaşananlar da bu çerçevede değerlendirilebilir. Dileyen her üretici, içeriden ya da dışarıdan bir şekilde, “uygun bir kuruluş”(!) üzerinden bu sertifikayı alabilmektedir. Sonunda bir şeyin Mübahlığı da bir fetva konusu bazı konularda ve ürünlerde..."