Akit yazarı: Cemaatlere özür borçlusunuz

''Tarkan, Şahan, Muharrem İnce, Özgür Özel ve en az onlar kadar cemaat hıncıyla dolu seküler çevrenin forvetleri cemaatlere özür borçlular''

Yeni Akit yazarı Ali Osman Aydın, "Bence azıcık dürüst olan, azıcık namuslu olan, azıcık insafa sahip olan biri, bu ülke insanına cansiperane hizmet eden cemaatlerin hayat kurtaran rolünü görür ve takdir eder. Biri gelip ananı, babanı, çocuğunu ya da seni enkaz altından çıkarıyorsa, sırtına bir kazak ayağına bir bot veriyorsa, günde üç öğün çoluk çocuğunu doyuruyorsa, karşılık beklemeden sana evini, barkını açıyorsa böyle bir kişiye ancak ve ancak teşekkür edersin. Bakın biz hem AHBAP’a, hem Gayri Müslim vakıflara, hem yabancı arama kurtarma ekiplerine teşekkür ettik. Ama sen teşekkür etmez, üstüne hakaret etmeye devam edersen, insan haysiyetiyle, insan onuruyla hiçbir bağının olmadığını ispat etmiş olursun! Bu yüzden Tarkan, Şahan, Muharrem İnce, Özgür Özel ve en az onlar kadar cemaat hıncıyla dolu seküler çevrenin forvetleri cemaatlere özür borçlular." görüşünü savundu. 

Aydın yazısında, "Türkiye’de cemaat düşmanı büyük bir kesim var. Bu kesim her fırsatta, bazen fırsata da gerek duymadan cemaatlere en ağır hakaretleri ediyor. Yetmiyor buldukları ilk fırsatta kapılarına kilit vuracaklarını söylüyorlar. Cemaatlerin kapatılabilen bir şey olmadığını hala anlayamadılar. Çünkü Türkiye gerçeğine yabancılar. Hatta düşmanlar. On yıllardır hakarete uğrayan, şeytanlaştırılan cemaatler deprem nedeniyle gerçek işlevleriyle sahneye çıktılar.Hem de ne çıkmak! Gotham şehrinde işler karıştığında Batman nasıl bir ihtişamla sahneye çıkıyorsa, aynen öyle…  Büyük olanlarını biliyorduk. Fakat adını bugüne kadar adını hiç duymadığımız dernek varmış meğer. Bu derneklerin hemen hepsi de sekülerlerin “cemaat” diye bahsettikleri sosyolojiden türeyen yapılar. Peki ne yaptı bu dernekler? Depremin ilk anında, daha hiç kimse sahaya inmemişken, devletten bile önce arama kurtarmaya başladılar. Çünkü onlara küfreden sekülerler barlarda kafa yaparken onlar dünyanın en iyi ekiplerinden arma kurtarma eğitimi alıyorlardı. Bir sürü adam yetiştirdiler. Yani hazırlıklıydılar. O yüzden depremin ilk anında bölgeye intikal ettiler. Hiç asparagas meselelere bulaşmadan bir dünya insanımızı çıkardılar enkaz altından. Sağ kalanlara günde üç öğün yemek verdiler. Çıplak olanları giydirdiler. Yaralıları tedavi ettiler. Çocukları sevindirdiler." ifadesini kullandı. 

Aydın şunları kaydetti:

"Gidenler görenler olmuştur, koli kutularından, ücretsiz mini marketler yaptılar yol üstlerinde. İhtiyacı olan çocuğunun mamasını, sütünü hatta çikolatasını, bisküvisini alıp gitti.

Sonra yurt binalarını açtılar depremzedelere. Kurslarını açtılar. Evlerini açtılar. Tesislerini açtılar.

Depremzedelere canı gönülden sahip çıkılması gerekiyordu, bunu da büyük bir başarıyla cemaat diyerek “kapatmakla” tehdit ettiğiniz dernekler yaptı!

Şimdi çıkıp BirGün gazetesi gibi PKK sempatizanı tetikçiler, Muharrem İnce gibi Kemalist gericiler, Barış Atay gibi militanlar ve benzerleri hala inanılmaz bir kinle cemaatlere saldırıyorlar.

Bence azıcık dürüst olan, azıcık namuslu olan, azıcık insafa sahip olan biri, bu ülke insanına cansiperane hizmet eden cemaatlerin hayat kurtaran rolünü görür ve takdir eder.

Biri gelip ananı, babanı, çocuğunu ya da seni enkaz altından çıkarıyorsa, sırtına bir kazak ayağına bir bot veriyorsa, günde üç öğün çoluk çocuğunu doyuruyorsa, karşılık beklemeden sana evini, barkını açıyorsa böyle bir kişiye ancak ve ancak teşekkür edersin.

Bakın biz hem AHBAP’a, hem Gayri Müslim vakıflara, hem yabancı arama kurtarma ekiplerine teşekkür ettik.

Ama sen teşekkür etmez, üstüne hakaret etmeye devam edersen, insan haysiyetiyle, insan onuruyla hiçbir bağının olmadığını ispat etmiş olursun!

Bu yüzden Tarkan, Şahan, Muharrem İnce, Özgür Özel ve en az onlar kadar cemaat hıncıyla dolu seküler çevrenin forvetleri cemaatlere özür borçlular.

Küfrederken kullandıkları sosyal medyadan, “ biz evhamlarımızın kurbanı olarak, sizin hayati öneminizi anlayamamış ve sizi karalamışız. Söylediklerimizden dolayı pişmanız, lütfen bizi bağışlayın” demeliler.

Ha, cemaatler o kadar küfür ve hakaretten sonra bu özrü kabul eder mi, orasını bilmiyorum!"

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Medya Haberleri

Gazetecilik skandalı
Emniyet’te kaset savaşlarının arkasında neler var?
Kavala dosyasında iki görüş çarpışıyor
Her siyasetçi bilmeli ki, mesele bazen kapıdan çevirebilmektir
AK Parti’den geçen belediyelerin borçlarını sürekli açıklamak aleyhe de dönebilir