CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere koronavirüs salgını döneminde CHP’li yerel yönetimlerin pek çok engelleme ve hukuksuzlukla karşılaştığını anımsatarak “Baktılar engellemelerle belediyelerimizin önünü kesemiyorlar, şimdi de yasal düzenlemelerle belediye başkanlıklarımızın yetkilerini azaltmak niyetindeler. Duyumlarımıza göre yine ‘yaptım oldu’ diyerek bir yasayı dayatacaklar” dedi. Yerel yönetimlerden sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP’li belediyelerin gerçekleştirdiği çalışmalar, belediyeler yasası ve Kanal İstanbul konusunda Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Sertaç Eş ve Mahmut Lıcalı'nın sorularını yanıtladı.
- Pandemi döneminde CHP’li belediyelerin gerçekleştirdiği hizmetleri iktidarın engelleme girişimlerine şahit olduk. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pandemide, iktidarın 5 maske dağıtamadığı süreçte, belediye başkanlarımız maskeden dezenfektana, hatta ekmeğine, gazetesine kadar halkın ihtiyaçlarını gidermeye çalıştı. Birçok engelleme ve hukuksuz işlemlerle karşı karşıya kaldık. Ama başkanlarımız bunları aşarak gerçekten tarih yazdılar. Mazeret üretmediler, çözüm ürettiler. - CHP’li belediyeler eğitime destek amaçlı çeşitli kampanyalar da gerçekleştiriyor... Genel Başkanımızın talimatıyla belediyelerimiz eğitime destek vermek için çalışmalara başladı. Ancak okulların dezenfekte edilmesinde, çocuklarımıza yönelik maske dağıtımında dahi engellemeler yaşadık. Şimdi tablet ve bilgisayar dağıtımı kampanyalarını da engellemeye çalışıyorlar. Belediyelerimiz her türlü çabayı gösteriyor; bu, takdir edilmesi gerekirken cezalandırılıyor. Aslında iktidar böyle yaparak halka zulmediyor, vatandaş da bunu görüyor.
- CHP’li belediyeleri engellemesindeki amaç ne olabilir?
Vatandaş, hangi sorunu olursa olsun gelir belediye başkanına başvurur. Belediye başkanı bunu yetkisi kapsamında çözmeye ya da kamuyu devreye sokarak takip etmeye başlar. İktidar var olan talebi yerine getiremiyor ya da eksikliği gideremeyince, belediyelerimizin yaptığı hizmetleri cezalandırmaya kalkıyor. Bunu anlamak mümkün değil. Belediye meclislerinde çoğunluğun var diye o şehrin menfaatine olan kararları bile almıyorsun. Ama ilçede ret veren ilçe belediye başkanı daha farklı davranıyor. Bu halka ihanet değil midir?
- Yasama yılının başlamasıyla birlikte Belediye Yasası konusunda TBMM’de bir süreç işletilebilir mi?
Gördüğümüz şudur: Baktılar engellemelerle belediyelerimizin önünü kesemiyorlar, şimdi de yasal düzenlemelerle belediye başkanlıklarımızın yetkilerini azaltmak niyetindeler. Belediyeler devletin vatandaşa en yakın olan elidir. Biz devletin vatandaşa en yakın olan elini güçlendirelim derken anlaşılan o ki onlar o eli kesmek istiyorlar. Duyumlarımıza göre yine ‘yaptım oldu’ diyerek bir yasayı dayatacaklar. Oradan da çözüm çıkmayacak. Sadece yetkileri tek elde toplayacak düzenlemeler çıkacak. Oldu olacak kaldırın bütün belediyeleri Ankara’dan siz yönetin o zaman. Ülkeyi genelde yönetemediniz ki yerelde nasıl yöneteceksiniz? Bizimle bütün iletişim kanallarını maalesef kapattılar. Halkın oylarıyla seçilmiş insanlara yetki gaspı yapacaklar.
İSTANBUL'UN KATİLİ OLMAYIN
- Kanal İstanbul projesinin pek çok yasadan muaf tutulması yönünde yasal bir düzenleme yapılacağı konuşuluyor. Böyle bir yasanın gündeme gelmesi durumunda CHP’nin tepkisi ne olur?
İstanbul Büyükşehir Belediyemizin 606 bin vatandaşın katılımıyla yaptığı ankete göre, vatandaşların yüzde 64.2’si ‘Kanal İstanbul’u istemiyorum’ diyor. Uzmanlar uyarıyor; ‘Felaket olur’ diyor. ‘İstanbul susuz kalır’ diyor. Ama Saray’daki zat, orta yerdeki deprem riskini de önemsemeyip, ‘Canım istedi İstanbul’a ada yapacağım, rantı da Katarlılara vereceğim’ diyor. Bunun adı hem vatandaşa hem İstanbul’un geleceğine ihanettir. Vatandaş bunun hesabını sorar. İstanbul’un katili olmayın. Eğer tüm bunları görmezden gelip bir yasal düzenleme getirme gafletine düşerlerse CHP olarak halkımızın geleceği için hukuk içinde sonuna kadar direniriz
- Kentlerdeki tarım alanlarının yapılaşmaya açılması bir risk oluşturuyor mu?
Kesinlikle. Bunların tek düşündüğü rant. Kanal İstanbul’u da rantı düşünerek yapıyorlar. Aynı şekilde tarım alanlarını imara açarak ranta kurban ediyorlar. Verimli alanları imara açmak, üretimi azaltmak bu ülkeye ihanettir.