İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Selahattin Demirtaş'ın ‘Devran’ isimli kitabının okuma tiyatrosuna katılan Selvi Kılıçdaroğlu, Dilek İmamoğlu’na gelen eleştirilere ilişkin, "Ben kadınların özne olduğu konularda konuşmamaya özen gösteriyorum. Gitmişler. Napalım? Ben davet edilseydim gitmezdim. Eşim de gitmezdi" açıklamasında bulundu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle öğle yemeğinde bir araya geldi.
Kılıçdaroğlu’ndan ‘Devran’ fotoğrafı yorumu
Akşener, Demirtaş'ın ‘Devran’ isimli kitabının okuma tiyatrosuna katılan Selvi Kılıçdaroğlu ve Dilek İmamoğlu’na gelen eleştiriler hakkında şöyle konuştu:
"KADINLARIN ÖZNE OLDUĞU KONULARDA KONUŞMAMAYA ÖZEN GÖSTERİYORUM"
"Siyasilerin eşleri tiyatroya gitmiş. Biz Magri magri'de hiç emine hanımdan bahsettim mi? CHP'nin kurumsal yapısı eğer bu tiyatroda ortaya çıkan fotoğrafla eş değerse başka bir şey. Ama benim sizin bildiğiniz en son Kılıçdaroğlu'nun bir beyanatı var. HDP ile herhangi bir iletişimin, bu kanalın açılabilmesi için HDP'nin PKK ile arasına mesafe koymasıdır demesi. Eşler üzerinden ne söyleyebiliriz ki!"
"(Parti sözünüzün sözüne katılıyor musunuz?) Görüşlerini sosyal medyada çok rahat ifade etme hakkına sahip. Ben arkadaşımızın sözüne saygı duyuyorum. Bu sözü niye söylemedin kardeşim demedim kendisine. Saygı duyuyorum fikrini söylüyor.
"Ben kadınların özne olduğu konularda konuşmamaya özen gösteriyorum. Gitmişler. Napalım? Tekrar söylüyorum. Hiç Emine Erdoğan'ın eylemler, tutumuyla ilgili 2002'den beri hiç ağzımdan yorum duydunuz mu? Hayır. Kadını tırmalamaktan, özne haline getirmekten vazgeçelim. Ben davet edilseydim gitmezdim. Eşim de gitmezdi."
Akşener'in açıklamalarından satır başları şöyle:
Bu parti çok zor şartlarda kuruldu. İl başkanlarını aradığımız süreçte birçok kişi 'Başımıza bir şey gelir mi?' dedi. Kemal Kılıçdaroğlu'na ve partinin kurulması için bize yardımcı olanlara ömrümün sonuna kadar teşekkür edeceğim.Partimizi kurarken Meclis’te 5 milletvekilimiz vardı. Teşkilatımıza yerel seçimlere nasıl girelim diye sordum. 31 Mart seçimlerine teşkilatlarımız oy birliğiyle seçimlere CHP ile ittifak halinde girme kararı aldı. Sonra ben bunu Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na ilettim ve süreç başladı.
Seçimlerden sonra araştırırsak bir şey gördük. Bütün partilere oy veren vatandaşlarda şehirli hukukun üstünlüğü ve adalet konusunda çok hassas şehirli diyebileceğim kirasını ve faturalarını zamanında ödeyen bir kesim var. Orta tabaka dediğimiz bu kesim sayıca çok.. Ortak notları saydığım hassasiyetler.. İktidardaki partiye oy veren seçmenin de zaman zaman gerekli gördüğü bir uyarıdır. Bu uyarının gerçekleşmesini bekleyen bir seçmen kitlesi vardı. Bu seçmen kitlesinin umudunun tekrar en yüksek noktaya çıktığı seçmenin gerekirse siyasetçinin kulağını çekebileceğini ve eskiden olduğu gibi seçmen velinimettir konusunda siyasetçilerin tutum almasını sağlayabileceklerini anladılar. 31 mart seçimlerinin en önemli noktası budur.
"SANDIĞA GİTMEYEN SEÇMEN MAZBATA İPTAL EDİLİNCE İMAMOĞLU'NU DESTEKLEDİ"
31 Mart'ta İstanbul'da, Kadıköy, Bakırköy, Şişli, Beşiktaş gibi CHP'nin her şartta seçim kazandığı ilçelerde 298 bin seçmen sandığa gitmedi. Buna karşılık Bağcılar'da, Esenler'de, Fatih'te genellikle dindar, güneydoğudan gelmiş ve yerel seçimlerde AK Parti'ye oy veren, oralarda da 300 binin üstünde seçmen sandığa gitmedi. Hem bizler hem de iktidar tarafından bunun araştırılması lazım. Sonra 6 mayısta mazbata iptal edilince bu insanlar gittiler sandığa, İmamoğlu'nu destekledi. Bu, bizim siyasi tarihimizde seçmenin verdiği mesajı anlamak açısından çok önemli bir sonuç. Biz buna iyi çalıştık. Biz İYİ Parti olarak bu umudun biz bazı şeyleri değiştirebiliriz inancının pekişmesinde çok önemli bir rolümüz olduğunu düşünüyorum ben.
"PARTİMİZDE DEMOKRASİYİ İÇSELLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ"
Biz otoriteye itiraz ederek yola çıktık, pek çok şeyler yaşadık. Şimdi partimizde demokrasiyi içselleştirmeyi çalışıyoruz. O kadar tek sesli ve tek seçmenli bir siyasi anlayış doğdu ki ülkemizde, hani patron bilir anlayışı işte biz bunu yıkmaya çalışıyoruz.
YENİ KURULACAK PARTİLERLE İTTİFAK OLUR MU?
Seçenek rekabeti arttırır. Siyasi alanın renklenmesini sağlamak demokrasiye hizmet eder. Var olan partileri de kendini düzeltmeye yöneltir. Biz partimiz olarak bu partilerin kurulmuş ve kurulacak partilerin oluşmasını faydalı olacağına inandık ama hep bunu da söyledik. Biz rakibiz. Hepimizin bir Türkiye tasarrufu var. Yarının ne göstereceği konusunda bugünden konuşmayı doğru bulmuyorum.Biz Cumhur İttifakı'nı MHP ve AK Parti olarak görüyorduk. Görüyoruz ki Vatan Partisi de varmış. Yani 3 siyasi grubun yer aldığı bir ittifak. Ama büyük ve küçük ortağın ilişkisine bakarsak kader birliği yapılmış. İki tarafın da seçmeninin itirazı olsa da liderlerin görmezden geldiği duygusal bir birliktelik bu.
Soylu, Demirtaş’ın ‘Devran’ını hedef aldı… Kadir İnanır’a yüklendi: Eksik yapmışsınız Kadir Efendi