Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya’da vatandaşlara sesleniyor. Kepez Turgut Özal Kapalı Spor Salonu önünde gerçekleştirilen organizasyona vatandaşlar yoğun ilgi gösteriyor.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla gerçekleştirilen Büyük Antalya Buluşması’na vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Kepez Turgut Özal Kapalı Spor Salonu önünde gerçekleştirilen organizasyon için, Antalyalılar sabah saatlerinde miting alanına gelmeye başladı.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Akşener’e tazminat davası açacağına yönelik sözlerine karşı, “Sen konuş abla, biz öderiz” yazılı pankartlar Antalya’da da yer aldı.
Büyük Antalya Buluşması için şehre gelen Akşener’i, İyi Partili milletvekilleri Tuba Vural Çokal ve Feridun Bahşi’nin yanı sıra, CHP Milletvekilleri ile İYİ Parti ve CHP'nin ortak Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Muhittin Böcek birlikte karşıladı.
Genel Başkanlar Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu sahneye alkışlar eşliğinde birlikte çıkarak miting alanını dolduran vatandaşları selamladılar. Konuşmacılar halka hitap etmeden önce, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile tüm şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşunun ardından, Kepez Turgut Özal Kapalı Spor Salonu yanındaki alanı dolduran on binlerce kişi hep bir ağızdan İstiklal Marşı’nı söyledi.
İlk olarak, konuşmasını yapmak üzere, Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Muhittin Böcek sahneye geldi.
MUHİTTİN BÖCEK: "BİZ VARKEN KİMSE YATAĞA AÇ GİRMEYECEK"Kendisini aday olarak gösteren tüm Antalyalılara teşekkür eden Muhittin Böcek, “Biz ittifakın adayıyız. Ancak Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerine çıkan bütün gönüllerin ittifakıyız. Antalya'ya gönül vermiş herkesle bir olmaya devam edeceğiz. Esnaf, çiftçi, tüketici, analarımız, babalarımız Antalya’da dertli. Kimseyi ötekileştirmeden, Antalya’yı geleceğe hazırlıyoruz. Bütün sorunları çözmeye geliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Yerelden kalkınacak bir Antalya yaratacaklarını ifade eden Böcek, “Mutfaktaki yangın sönecek, biz varken kimse yatağına aç girmeyecek. Ama en önemlisi Antalyalılar söz sahibi olacak. Şehrimizi beraber yönetip beraber kaldıracağız. ‘Muhittin Böcek gelirse sosyal yardımlar kesilecek’ diyorlar. Bizim yaptığımız yardımları sağ elimiz yapar, sol elimiz görmez. Biz yanlış projelerin, yapılan adrese teslim ihalelerin hesabını sormaya geliyoruz” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
'AKŞENER: "BİR DAHAKİNE 500 MİLYON LİRALIK DAVA AÇSIN'Böcek’ten sonra İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener vatandaşlara seslendi.
Akşener'in açıklamalarından satır başları şu şekilde:
"800 yıllık Türk yurdunun Antalya'nın yörük çadırlarının sahipleri. Hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Geçen hafta burada, Sayın Erdoğan beni 250 milyon liralık mahkemeye verdiğini söyledi. Valla biz bu parayı ödeyemeyiz. Beni zahir Mehmet Cengiz zannetti. Olsa dükkan senin ama yok. Emekli maaşıma haciz koydurursun olur biter. Antalya'nın teröristleri nasılsınız, iyi misiniz? Çiftçiye, 11 milyon oy almış CHP, 5 milyon oy almış İYİ Parti seçmenine terörist dedi mi demedi mi? Meral Akşener ayna tutunca karşılığı 250 milyon TL. Dolar olarak 50 milyon dolar. (Alışık ya, o nedenle) Battı balık yan gider. Bir dahakine 500 milyon versin"
'İL VE İLÇE BAŞKAN ADAYLARININ RAKİBİ RECEP TAYYİP ERDOĞAN'"İl ve ilçe başkan adaylarının rakibi Recep Tayyip Erdoğan. Sayın Erdoğan, peki neden yerel seçimleri bir savaş alanına çevirmek istiyor? Çünkü söyleyeceği söz bitti. Birbirinizle kavga ederseniz kutuplaşacaksınız, sonuç itibarı ile yanan mutfak, EYT’ler, işsiz gençler, narenciyenin öldürülmesi konuşulmayacak. Burayı şereflendirdiniz, arkaları göremiyorum. Hey maşallah. Arkadaşı yeniden sinirlendirdiniz."
"Bana, Kemal Bey ve Temel Bey’e ‘PKK’lı’ dedi. Size ‘terörist’ dedi. Senin karşında Meral Akşener var. Ayıptır ayıp. Hendekleri kazdıran sensin. Valilere, emniyet müdürlerine, ‘kafanızı yana çevirin’ diyen sensin. O hendekleri 793 şehitle kapatan kim bu milletin aziz evlatları. 793 şehidin hesabını vereceksin."
'BİR CUMHURBAŞKANI, BİR BELEDİYE BAŞKAN ADAYINI AÇIK AÇIK TEHDİT EDEBİLİR Mİ?'"Meral Akşener, Recep Tayyip Erdoğan’ın görüntülerini izlettirdikten sonra: “Kimin yalancı kimin dürüst olduğuna Antalyalı şahittir. Bütün bunlar ekonominin konuşulmaması için ortaya koyulan iftiralardır.” Antalya turizminin, Antalya’ya gelen turistlerin üç ülkeye bağlı olması doğru mudur? Pazar çeşitlenmesi gerekmiyor mu? Neden yapmıyorlar? Çünkü vizyonları yok. Sayın Böcek, öncelikle turizm konusundaki vizyonu iyi bir şekilde ortaya koyacaksınız. Narenciyenin merkezi Antalya, 15 milyon dolarlık narenciye meyve suyu ithal eden bir Türkiye. Neden? Antalya’da bölgede böyle bir fabrika olmadığı için. Devlet böyle bir fabrika yapmıyorsa, Sayın Böcek siz yapacaksınız. Domates yetiştiricilerine ‘terörist’ denildi. Devletin görevi çiftçinin ürününü ucuza üretmesini sağlamaktır. Mazotu indireceksiniz. 6,5 liraya mazot kullanan bir çiftçinin ucuz üretim yapılması mümkün mü? Putin ile kavga ederse domatesler, mandalinalar geri geliyor. Üreten belediyecilik ile birlikte, inşallah çiftçinin yüzü gülecek. Mazottaki, ÖTV’yi onlar indirmez ise inşallah biz indireceğiz. 70 milyar dolarlık fabrika sattılar. Yerine koyulan hiçbir şey yok. Yeni fabrikalar açıp sanayiciyi, yüksek teknolojiyi teşvik edeceğiz. Muhtar olamaz, dediler başbakan, yetmedi Cumhurbaşkanı, yetmedi Başkan yaptınız. Hani 24 Haziran’dan sonra her şey uçacaktı. Hayatınızda ne değişti? Daha mı iyiye gittiniz, daha mı kötüye gittiniz? Antalyalılara bu vatandaş ihanet etti. Ne istediyse verdiniz karşılığında işsiz gençler, ölen tarın, yüzde 10 zam almış emekliler ve yüzde 26 kendisine zam yapan bir Cumhurbaşkanı. Milletin adamı dediniz size ihanet etti. Sonrasında sizin aranızdan çıktı gitti. Kibir abidesi oldu. 31 Mart’ta ‘Kibirlenme padişahım, senden büyük Allah var’ deyip kulağı çekeceksiniz. Mansur Yavaş’ı seçimi alıyor diye, bir Cumhurbaşkanı, bir belediye başkan adayını açık açık tehdit edebilir mi? Milli iradeye ihanet etti."
"31 Mart’ta o kulağı çekeceksiniz; ‘Damadımı, 5 müteahhidi mutlu etmek için işsiz gençlerimi unuttum. Gençlerimin umudunu çaldım. 4,5 yıl sonra ben buradan oy isteyeceğim, o nedenle onları düşünmem gerek’ diyecek. Esnaf bugün siftah yapamıyor siftah! Ceketimi assam seçilir anlayışından; seçmenin, milletin velinimet olduğu bir Türkiye ile karşı karşıya kalırız. Ama 31’inde her şey aynı şekilde devam ettiği takdirde, ertesi gün zam yağmuru ile karşılaşacaksınız. İşsizlerimiz artacak. Rahmetli Demirel, ‘tencere bütün iktidarları sallar’ demişti. Tencere bu iktidarı da sallamalı. Önceden hafif kızartın diyordum ama öyle bir çekin ki, bu kulak morarsın. Eğer kabus dolu bir Türkiye’ye uyanmak istemiyorsanız, 31’i akşamı o kulağı çekeceksiniz. Sayın Erdoğan son zamanlarda çok milliyetçi oldu çok. Ben buradan Erdoğan’ın çakma milliyetçiliğini sizin huzurunuza getirmek istiyorum. Daha önceden, ‘Bu ülkücüler Fatiha bilmez’ demişti. Fatiha bilmez, denilen ülkücüler, size, ‘kafatasçı, kandan beslenen’ diyenlerle beraber olacak mısınız? Erdoğan’a sorun bakalım, ‘Ne Mutlu Türküm’ diyebilecek mi? Allah izi, sizlerin karşısında yalan söyleyenlerden biri durumuna düşürmesin."
Akşener’in konuşmasının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sahneye geldi.
Kılıçdaroğlu, "Kısa ama çok net düşüncelerimi açıklayacağım. Sayın Akşener, Türkiye’nin temel sorunlarına değindi. Bu sorunları hepimiz biliyoruz. Evet, sorunlar var ama bu sorunlar çözülmeyecek sorunlar değildir. Hep birlikte bayrağımız ve vatanımız içim mücadele ettiysek şimdi de kimsenin önünde diz çökmeden beraber mücadele edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Herkes şunu bilsin: CHP, İYİ Parti ya da Saadet Partisi’nin Genel Başkanları kazanır ve Türkiye genelinde iyi bir çıtayı yakalayabilirsek, bütün dünya, “iktidarın baskılarına rağmen Türkiye’de halk demokrasiyi tercih etti” diyecektir. Bizim mücadelemiz Trump telefon açınca papazı serbest bırakmayacak bir mücadeledir. Kişisel çıkarların peşinde değiliz. Cennet gibi bir ülkeyi, neden cehenneme döndürdüler? Hangi gerekçe ile kavga ediyoruz? Hangi gerekçe ile bizlere iftira atılıyor. ‘Çiftçinin, esnafın, sanayicinin durumu iyi’ diyemiyorlar. Herkesi suçlamaya başladı. Oturduğun koltuk Cumhurbaşkanlığı koltuğu... Sen oradan temiz mesajlar vereceksin. Dünyadan haberi yok. Zannediyor ki, milleti kavga ettirirsem o koltukta ömür boyu oturacağım. Bugün buradayız yarın gideceğiz. Dinden imandan bahsediyorlar ama Mevlana’yı Yunus Emre’yi bilmiyorlar. İnsanları kavga ettiriyorlar. Damat, ‘seçimlerden sonra 2,5 milyon kişiye istihdam yaratacağız” diyor. Sen uzaydan mı geldin? İstahdam sağlayacaksan şimdi sağla. Hayırsever iş adamları bedavaya domates, soğan, salatalık gönderdi. Ama o bedavaya alınan sebzeleri bile parayla sattılar. Ayıptır, günahtır!"
'BENİM MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞIM TANK PALET FABRİKASININ SATILMASINI ANLAMAYA YETMİYOR'"Nerede yaşarsa yaşasın insanımıza saygılıyız. Kimsenin inancını, kimliğini siyasete alet etmeyiz. Geçmiş seçimlerde AKP’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum. 17 yıldır omuzlarınızda taşıdınız, ne istedilerse boğazınızdan kestiniz verdiniz. 17 yılın sonunda vergi istediler, ödediniz. 70 milyar dolar özelleştirme yaptılar o da gitti. Dışarıdan 500 milyar dolar borç aldılar. Sonra ne oldu, soğan, patates kuyruğuna girdiniz. O zaman ‘dur’ demen lazım. Milliyetçiliğin ne olduğunu bilirim. Milliyetçi olmak için; bayrağını, vatanını seveceksin. Milliyetçi olmak için; yatağa biri aç girdiğinde yardımcı olacaksın. Milliyetçi olmak için; Dumlupınar’ı unutmayacaksın. Milliyetçi olmak için; kendi ülkenin silah fabrikalarını yabancı bir orduya satmayacaksın. Dünyanın en önemli fabrikalarından Sakarya’daki Tank Palet’in değeri 20 milyar dolar. Nasıl oluyor ki, bu ülkenin silah fabrikası Katarlılara satılacak sen de bunu koruyacaksın? Benim milliyetçilik anlayışım, bunu anlamaya yetmiyor. Her şeyi sattınız, sıra silah fabrikalarına geldi. 31 Mart’ta sandığın başına gidip İYİ Parti’nin, CHP’nin, birliktelik sağlanan bir nokta ise Saadet Partisi’nin adayına demokrasi için oyunuzu vereceksiniz. EYT’liler için kanun teklifini verdik AKP ve MHP milletvekilleri, ret oyu verdi. Size düşen ne? Siz de sandıkta üzerinize düşeni yapacaksınız. Bunu yaptığımız zaman Türkiye’de demokrasi sağlanmış olur. Polis arkadaşların 3600 ek göstergesini her seferinde seslendirdin, öğretmenlerin 3600 ek göstergesini her seferinde seslendirdin. Kanun teklifi verdik onu da reddettiler. İşçinin, emeklinin, sanayicinin durumunu biliyorum. Asla umutsuzluğa kapılmayacağız. Sevgi ile sandığa gidip, şöyle bir kulaktan tutup gereğini yapacağız."