Çanakkale Boğazı'nda, Ezine ilçesi Dalyan köyü yakınlarındaki 2.400 yıllık Alexandria Troas Antik Kenti'nde, 1.850 yıl önce inşa edilen polygonal yapı, devam eden restorasyon çalışmalarıyla orijinal formuna kavuşturuluyor.
Bu yılki kazı çalışmaları, 30 kişilik bir ekip tarafından yürütülüyor ve Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Öztepe'nin koordinasyonunda sürdürülüyor. Kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izni ve desteğiyle, Çanakkale Valiliği, Ankara Üniversitesi ve İÇDAŞ A.Ş.'nin katkılarıyla gerçekleştiriliyor. Bu yıl yapılan çalışmalar, antik kentin önemli yapılarından biri olan polygonal yapının restorasyonuna odaklanmış durumda.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Erhan Öztepe, polygonal yapının kentin en özel yapılarından biri olduğunu belirtti. Çeşitli yıllarda yapılan restorasyon çalışmalarının ardından, 2024 yılında bu yapı sanal ortamda artırılmış gerçeklik (AR) teknolojisiyle canlandırıldı ve 1.200 ziyaretçiyle paylaşıldı. Restorasyon süreci devam ederken, yapının sağlamlaştırılması ve eski formunun kazanılması için taş boşalmaları, derzler ve sıva dökülmeleri gibi onarım çalışmaları hız kazandı. Bu çalışmalar, insan kaynaklı veya hava etkisiyle oluşan deformasyonları düzeltmeye yönelik. İç mekanın onarım çalışmaları büyük ölçüde tamamlandı ve önümüzdeki süreçte, 12 köşeli yapının çevresindeki alanlarda da restorasyon devam edecek.
Prof. Dr. Öztepe, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan "Geleceğe Miras Projesi" ile kazı ve onarım çalışmalarının daha uzun süre devam edeceğini vurguladı. Bu proje, kazılara yönelik bütçelerin artırılmasını sağladı ve ekibin çalışma süresi uzatıldı. 2024 yılı sonuna kadar, iklim koşullarına bağlı olarak kazı ve restorasyon çalışmaları sürecek.
Polygonal yapı, Roma İmparatoru Hadrian döneminin ortasında, MS 2. yüzyılın ortasında inşa edildi. 4. yüzyıla kadar ilk fonksiyonuyla kullanılan bu yapı, Hıristiyanlığın yayılmaya başlamasıyla birlikte işlev değişikliğine uğramış olabilir. Geç dönemde, doğu ve batı girişlerinin kapatılarak kuzeyden tek bir girişle sınırlanan yapı, muhtemelen dini amaçlarla kullanılmaya başlanmıştı.