Ali Ağaoğlu'nun 2009 yılında Referans Gazetesi'nden Ayten Güvenkaya'ya yaptığı açıklamalar. O röportajdan en dikkat çekici bölümler şu şekilde:
"1970'li yıllarda İstanbul'un Anadolu yakasında yapılan yapıların büyük bir kısmına inşaat malzemesini ben sattım." "Kumları Marmara Denizi'nden, demirleri hurdadan çektik. O zamanın şartlarında en iyi malzeme buydu. Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu. Deprem olursa İstanbul'a ordu bile giremez, ölen şanslıdır..." "En lüks semtlerdeki o süslü püslü binalar için konuşuyorum; çoğu sadece tuğla üstünde duruyor, içleri gitmiş. 1970'li yıllar, sana yağ ve benzinin karneyle alındığı zamanlardı." "İbrahim Tatlıses'in dediği gibi, Urfa'da Oxford vardı da okumadık mı? Yani o dönemde en iyi malzeme onlardı.
Teknoloji yoktu, betonlar kürekle karıştırıldı. Sağdan sola en az beş kere karıştırılması gerekirdi. Beton işleri de Doğulu ekiplerin elindeydi. İşçilere laf da anlatamazdık. Bir kere çevirip bırakırlardı." "Yani kısaca kum kötü, malzeme kötü, işçilik kötü. Tüm firmalar böyle çalışıyordu. Belki karamsar bir tablo çiziyorum ama ilkokuldan bu yana işin içindeyim."
YÜZDE 70'İ GÜVENLİ DEĞİL
"İşin mutfağında yetişen biri olarak söylüyorum ki; mevcut yapı stoğunun yüzde 70'i deprem açısından güvenli değil. Binalar resmen iman kuvveti ile ayakta duruyor. Binaların 17 Ağustos'ta nasıl karton gibi yıkıldığını unutmamak lazım."